Kayıtlar

Mart, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ev hali, Ninoçka/ Svetlana Boyn

Resim
Perşembe günü babam geldi. Bir kardeşimde bir bizde kaldı. Tabi içim biraz buruk oluyor ama alışıyorum sanırım daha doğrusu kabulleniyorum..... hayat böyle işte deyip önüme bakmaya çalışıyorum... Cumartesi günü Toprak Cem'le bize geldiler, evde bayram havası tabi. Kahvaltı sofrasında yok yoktu haniii 😁😁😁 Polly Pocket'siz bir kahvaltı düşünemiyorum/z yani o kadar, gerisini siz düşünün. :) Geçen hafta böyle keyifle, güzelce bitti. Kitaplardan ise; Svetlana Boym Ninoçka Özgün adı: Ninochka Çeviri: Yiğit Yavuz Yayına Hazırlayan: Özde Duygu Gürkan Kapak Resmi: Leon Bakst Kapak Tasarımı: Emine Bora Kitabın Baskıları: 1. Basım: Eylül 2012 Geçen sene indirimden almış ve arka kapak yazısı ve internette yapılan yorumlar üzerine de almıştım. Yalnız yazarın anlatım dili hiç akıcı değildi. Sanki hep aynı sayfada kalmışım gibi geldi okurken. Daha çok Fransızca'da şöyle, Rusya'da böyle cümleler ile tekrara çok düşülmüş... Yıl: 1939 Yer:

Shylock Operasyonu / Philip Roth

Resim
Bir ara "İnsan Lekesi" itabını çok görmüş ve okumak istemiştim. Meğersem aynı yazarmış.:) Shylock Operasyonu anlatım dili olarak akıcı. Sadece yer yer tekrarlar olması biraz yavaşlatıyor biz okuyucuyu. Onun dışında konusu itibari ile bile sürükleyici. Özellikle siyasi tarafından bakmayan biri olarak daha çok okurken sırf Yahudi oldukları için sürülen, işkence gören ve gaz odalarına kapatılan insanlara içim çok cız etti/diyor. Hala aklım almıyor nasıl yapabiliyorlar böyle şeyleri... fazla da anlamak istemiyorum doğrusu... Kitap yazarın bir ön sözüyle açılıyor. İlk cümle şöyle: “Yasal nedenlerle bu kitaptaki bazı gerçekleri değiştirmek zorunda kaldım.” Konusuna gelince; Kitabın baş kahramanı yazar Philip Roth’un kendisi. Philip Roth, Amerikalı bir Yahudi, dünya çapında şöhretli, başarılı bir yazardır. Bir zaman önce sağlık sorunları yaşamış bunu takiben fiziksel ağrılarını azaltmak için kullandığı sakinleştirici ilaç  psikojenik bağımlılık ile birlikte yazar

Kirpinin Zarafeti / Muriel Barbery

Resim
 Küçük Paloma, Renee'yi şöyle anlatıyor bizlere;      ''Bayan Michel'de kirpinin zarafeti var: Dışarıdan dikenlerle zırhlı, tam bir kale ama bence içinde kirpiler kadar doğrudan bir rafinelik var. Onlar haksız yere duyarsız, uyuşuk görülen, şiddetle yalnız ve korkunç bir şekilde zarif hayvanlar.'' Çoook uzun zaman önce hem lale Ablanın paylaşımında hemde Macera kitabım bloğu yazarı özlem'in paylaşımında görmüş ve aklımın bir köşesine bu kitabı not etmiştim. Geçtiğimiz ay da KırmızıKedi yayınları indirimli kitaplar arasına koymuştu bu kitabı. Aslında uzun zamandır kitap almıyorum. Kendime inanmıyorum ama almıyorum. Elim de yaklaşık on  kitap kaldı. Onları bitireyim bu sefer karışık değil sevdiğim yazarların okumadığım kitaplarını almak var listemde. Kitabın filmi de beğenilenler arasında uygun bir zamanda izleyeyim diyorum. Fark ettim ki artık çok fazla okuduğum kitapların filmlerini izlemek sarmıyor beni. Tersine sıkıyor. Sanırım bazı detayla

Günlük haller....

Resim
Geçen hafta instagram'da epey bir döndü "kereviz cipsi" tarifi. Kereviz sever olarak denemesem olmazdı. Sonuç ise çok lezzetli idi. Kerevizleri ister yuvarlak ister kızartmalık patates gibi ince doğrayın. Ayrı bir kapta sıvı yağ, toz tatlı kırmızı biber, kekik, karabiber ve tuzu ( isteğe bağlı damak tadınıza göre baharat ekleyip çıkartabilirsiniz) karıştırıp tepside kerevizlerle harmanlayın. Tarifler de 180 derece fırın ayarı diyor ama az geliyor, 200 derece de yarım saat kızartın hatta son on dakika turbo ayarı varsa fırınınızın açın ve çıtır çıtır olsun kerevizler. Müthiş lezzetli geldi bize, hatta Merter mantara benzetti tadını.. Çok tuttum bu tarifi ve sizinle de paylaşmak istedim. :) fotoğraf alıntıdır.  Pazartesi günü okul dönüşü mahallemizde ki banka oturup dinlendik ana kız. Bizim kızın uğrak yerlerinden biri köşedeki banka oturmak. :) Sonra mis gibi kuş seslerini işittik, ağaçlara bakınırken bu güzel kuşları gördük. Yeşil renkleri, gagaları da kırmı

Ev halleri, Haldun Taner Müzesi Açıldı...

Resim
Bu aralar devamlı evde oyun halindeyiz. Bizim kız yalnız oynamayı sevmediğinden sabahtan bir başlıyoruz okul saatine kadar aralıklarla oynuyoruz. Elbet arada oturuyoruz ama onda da ya karnı açıkmış oluyo ya da yorulmuş oluyor. Sonra okul saati derken bir bakmışız akşam olmuş. Bende de pil bitmiş oluyor haliyle... Bazı şeylerin gerçekten de yaşı var bence... çocuk sahibi olmak ve büyütmek de bunlardan biri. Elbet geç anne olanları yada şartları öyle gerektiği için geç anne olanları kast etmiyorum... Hani diyorlar ya " kanı genç" diye valla öyle yahu... 😊 En azından benim için öyle... bazen çabuk yoruluyorum yada enerjim yetmiyor gibi hissediyorum. Ve kızımın çocuk zamanından çalmak istemediğimden daha fazla verici oluyorum. Şikayetçi miyim? Asla, sadece bazı zamanlar çabuk pilim bitiyor... şöyle hiçbir şey yapmadan oturmak istiyorum. Sonra da diyorum ki kendime; Gülşah bugünler de geçecek ve ben çok arayacağım... tadını çıkart.. o zaman da hemen toparlanıp hop oyuna 

Biten Kitaplar Ve Günce....

Resim
Bahar yorgunluğu geldi çattı beni de buldu 😳 Elim kolum kalmıyor.... Nasıl bir tembellik var üstümde anlatamam. Ama gelsin bahar, açsın çiçekler, cıvıldasın kuşlar. :) ( sabah sabah şiir gibi oldu yahu) Bu aralar pek sıkılganım, keyfim de yok o yüzden direk okuyup bitirdiğim kitapları anlatayım size. Belki okuyanınız vardır yada okumayanınız...  Gece sinema kanallarında gezinirken Hemingway Ve Gellhorn filmine denk geldim ve izledim. Gerçekten de yazar çok zor bir karaktermiş aslında....Bir kadın olarak en zoru da çapkınlığı ve içki alışkanlığıdır diye düşündüm....  HEZEYAN/ LAURA RESTREPO  Hezeyan kitabı biraz yorucu oldu benim için. Konusuna gelince işsiz bir Profesörün iki günlüğüne çocukları ile tatile gitmesi ve dönüşte de telefonunda bir mesaj ile karşılaşması....   Eşi yine bir kriz geçiriyordu ve otel odasındaydı. Gelip onu almasını istiyordu telefonda ki ses... Sonrası olaylar başlıyor. Kadın yine bir hezeyan atağı geçiriyordu ve ağzını bıçak a

Güne dair/ Dorian Gray'in Portresi

Resim
Geçen gün Umay şakacıktan telefonda konuşuyor numarası ile oyun oynuyor. Sonra telefonu kapatırken hiç bir şey demedi. Bende hemen; ----- Umay'cım telefon görüşmemiz bitince "görüşürüz" diyoruz dedim. Kızçem de; ----- Ama anne telefonda ki kişiyi tanımıyorum o yüzden "görüşürüz" demedim. dedi... Tabi ben hak verip susup düşündüm. Ne kadar masum ve olması gereken bir düşünce değil mi? Tanımıyor ve demiyor....biz olsak... Bazen oyun oynarken onu izliyorum yada beni yönlendirmelerine bakıyorum o kadar saf, temiz ki... Neyse o...... Ve ne kadar netler .. Acaba dedim " biz ne zaman içimizdeki çocuğu unutuyoruz?" En ufak şeyden mutlu olmayı ne zaman yitirdik? vs... uzar tabi bu soru listesi. Çok seviyorum çocukları izlemeyi, verdikleri tepkiler.... Çok şükür iki gündür çok iyi ve okula gitti bugün. Enerjisi tavandı tabi. Aaa bak unutmadan anneler size de sorayım; bu çocukların uykusu bile olsa bu enerjiyi nereden buluyorlar yahu? 😕 Gözünü a

Günlük, Ernest Hemingway Kitapları.... hafta biterken...

Resim
Cumartesi Umay'ın 4 yaş doğum günü idi. Pazar günü de sınıf arkadaşları ile kutlama yapacaktık. Tam ben iyileşir gibi olmuşken, perşembe günü Umay ateşlendi ve grip oldu. İki gün ateşini kendimiz düşürdük ve doğal bitki çayları ile takviyeler yaptık. İlk defa grip oluyordu, atlatır dedim ama olmadı. Üç gecedir sabahlıyoruz, en son gece karnım ağrıyor, boğazım da acıyor deyince doktora gittik; grip enfeksiyonu var ama antibiyotiklik değil deyince rahatladık. Bugün daha iyi ateş olmadı, gece de uyudu. Tabi tüm programlar iptal ettik, daha sonra kutlamak üzere... Aklıma " hayat , sen planlar yaparken başına gelenlerdir" sözü geldi. Yeni yaşın kutlu olsun kızım, keyifli, bol oyunlu geçsin dedim....tabi yanında da bir sürü dilek, temmeni, şükür... içimden geçen dualar bir sürü, bir sürü oldu. O kadar çok şey değişti bu dört yıl da.... Vazgeçtiğim çok şey oldu, bazen daraldım, bazen " ben ne zaman ha deyince çıkıcammmm" deyişlerim oldu.... vs.... uzar bu anlam

Şevval Sam - Gül Güzeli - Fatih Erkoç'la Yankılar 25 08 2003

Resim
 Bugünün parçası bu olsun, puslu, yağmurlu hava da iyi gider... İyi pazarlar.

Bir Film Bir Kitap Ve Günce...

Resim
Çok şükür bugün daha iyiyim. Hafta sonuna kadar iyicene düzelmiş olurum. İyi dilekleriniz için teşekkür ederim.🙏 Sabah bir açtım camı; kandırdıkçı kar yağmış. Bu sene az da olsa gösterdi bize yüzünü.⛄☃☃☃   Son Nefes Havaya Karışmadan kitabı beni çok etkiledi. 36 yaşında ki Beyin Cerrahı doktorun son evre Akciğer Kanseri olması ve sonrası beyne sıçraması... tedavi süreci...kemoterapi seansları... Resmen annemle yaşadığımız şeyleri okudum ve çok ağladım okurken.... Tabi kitap aslında umutsuzluğun değil resmen yaşamın değerli olduğunu anlatan bir kitap. Belki biz bu süreci yaşamasaydık.. bu kadar duygusal bakmayacaktım olaya. Bir doktorun verdiği mücadele. . Ve en çok kendine sorduğu ölüm ve öncesi yaşamı anlamlı kılan ne sorusu... Kusursuzluğa ne kadar yaklaşırsanız yaklaşın asla ulaşamazsınız, ama yaklaşmak için hiç durmadan çabalayacağınız sonsuz bir hedefe pekâlâ inanabilirsiniz. Çünkü ölüm bir anlıktır, ölümcül bir hastalıkla yaşamak ise her anlık!