Kayıtlar

Nisan, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Oyun Dürttüsü Juli Zeh

Resim
Daha önce yazarın iki kitabını okumuştum. Anlatım dilini sevmiştim. Her ne kadar Kartallar Ve Melekler kitabı beni sıksa da cümleleri iyiydi yazarın Blog arkadaşım Eren' de bana bu kitabını yolladı. Burdan bir kez daha teşekkür ederim Eren'cim. Yer yer uzatmış olsa da yazar konu olarak iyiydi. İçinde felsefi cümleler olması aynı zamanda dikkat çekiciydi. Bonnda bir özel okulda birbiriyle karşılaşan iki sıradışı öğrencinin, fikirlerin, ideo-lojilerin, dinlerin, barışa inancın, insan haklarının ve demokrasinin yerine pragmatizmi koymuş olan Ada ile Alevin öyküsünü anlatıyor. Babasından, insanların kararlarının aslında mükemmel prova edilmiş bir oyun olduğunu öğrenmiş olan ve oyunun, kendisine kalan son varoluş şekli olduğunu düşünen yarı Mısırlı Alev ile kendi kendini yaratmanın o yalancı, çekici, kolaycı yolu olan nitelik edinmeyi gereksiz bulan, aptallığa duyduğu nefreti zehir gibi sözlerle dile getiren Adanın öyküsünü... Kendilerini nihilistlerin torunların

Ev Hali/ Biten Kitap...

Resim
Çocuklu ev demek hep bir evi derle, toplamacaymış... öğrendim öğrendim hemde uzun zaman önce :) Allah'ım devamlı ev toparlıyorum. Dağıt, oyna ve topla. Bura da toplama kısmı bana kalıyor. Kızım ya hiç toplamıyor yada azcık yardım ediyor. Ama diyorum içimden " sen durrr sıra bana da gelicek, öğretecem ben sana kendi eşyalarını toplamayı" desem de kazanan hep Umay oluyor.😬 Eşimin baştan beri dediği bir laf vardır; bir çocukla savaşa girme. Kazanan hep çocuk olur. Hadi canım desem de; düşününce öyle oluyormuş.😒 Muhakkak çorba içecek gün içinde Umay'cık. Ya sabahtan yada akşamdan çorbayı pişiriyorum. Yoksa çok istiyor. Aslında iyi bir şey elbet çorba içmesi.😍😋  Bi kahve yapayım şöyle sıcak sıcak içeyim dedim nerdeeeee, "anne hadi gel oyun oynıycaz daha" nidası ile hoppp ışınlandım. Evet belki biraz sesimi yükseltsem, kızsam tek başına oynayacak... benim içinse bu zamanlar bir daha  hiç gelmeyecek, derdim ondan. O yüzden çoğunluk oyun modundayız.

Biten Kitaplar...İmkansızın Şarkısı, Kavgam Serisi Ve Vejetaryen

Resim
Geçtiğimiz haftalar da elimde ki kitapları da okuyup bitirdim. Geceleri daha çok okudum. malum havalar güzelleşince parklar bizi bekliyor ve uzun saatler de kalıyoruz dışarıda/parkta. Dün kızımızın ilk 23Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı gösterisi vardı. Okulda kutlandı ve çok güzeldi. İçim/iz pırpır idi. Kendi okul zamanlarım geldi. Kreşe gitmemiştim ama ilkokul ve orta okulda gösterilere katılır ve statlar da yapılırdı kutlamalar. Okuldan topluca çıkar, sıra halinde, önde bando ile giderdik stada. :) Artık kutlanmasa da statlar da kalbimiz de hep olacak bu coşku, sevinç. Asla ve asla Atam'ızı n ve ona inanan halkın, şehitlerimizin bizim için verdiği mücadeleyi...hep minnetle, saygıyla hatırlayıp kutlayacağız. 🎊🎈🎉🎊🎈🎉🎊🎈🎉🎊🎈🎉🎊🎈🎉🎊🎈🎉🎊🎈🎉🎊🎈🎉  Bu kitabını çok sevdim Haruki Murakami'nin. 37 yaşındaki ana kahraman Toru Hamburg’a yaptığı uçak yolculuğu sırasında Beatles’in “Norwegian Wood” -Türkçe isme de ilham kaynağı olan- şarkısını dinl

Şekersiz 21 Gün Diyeti....iiiiiiiii......

Resim
Şu İnstagram'da epeydir dolanan bir akım var; "Şekersiz 21 Gün Diyeti" . Yazarı bir diyetisyen. Bu diyeti yapan birkaç kişinin paylaşımlarını okudum, internetten de biraz bakındım ve başlamaya karar verdim. Sonuçta tatlısız bir yaşam düşünemiyorum modunda biriyim ve her şeyin başı bu yapay şekerler. Bayadır kafamda evirip çevirip duruyordum. "Gülşah artık dur demelisin yoksa işin sonu kötü olacak" diye. Sonuçta her yıl kilo alımım da artıyor... Evet kendimi gerçekten de olduğum kilo ile seviyor ve beğeniyorum ama ilerisi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bu sebeple artık yediğime-içtiğime dikkat etmem gerek. Netice de sağlıklı yaş almak istiyorum/z karı koca. İleriye dönük hayaller çok. :) internetten alıntıdır görsel Bir haftam doldu bile. İlk bir kaç gün değil de 6. gün fena tatlı isteğim geldi, onu da kahve içerek bastırdım. İlk defa iyi gidiyorum diyebilirim. Tabi 21 gün bittikten sonası önemli, artık bunu yaşam biçimi haline getirmem gerek. Şua

İki Kitap Bir günlük :)

Resim
Yeni bir haftaya başladık. Havalar dengesiz olsa da bahar geldi artık. :) Park sezonu açıldı bizim evde. Dün akşama kadar parktaydık, bir de oyuncak götürdük. Allahhhhhh bütün çocuklar toplaşıp oynadılar. :))))  Bu aralar sinemalar da güzel film de yok, evde de izleyemedik. Dizi izliyoruz. "Young Sheldon" a bayıldım. O ufaklığın hal ve tavırları ve annenin oyunu çok iyi. Hemen peşinden de Bing Bang Teori izliyoruz. İyi geliyor. Kısa kısa ve yormadan.  Geçen sene DR kampanyasından almıştım. Yazarın daha önce hiç bir kitabını okumamıştım. Sonrası bir araştırdım ki başka kitapları da var ve iyi bir yazar. Yazım dili sıradan gibi ama okurken sizi o kadar etkiliyor ki... Seviyorum böyle kitapları. Bu kitapta öyle.... Yaşlı bir adamın hayatı gibi başlıyor lakin "anılar, yaşanmışlıklar, acılar, meraklar, okuma isteği, öngörüler, savaşlar" sizi yormadan hafızanıza kazılıyor... Yüz yaşındaki münzevi bir Bulgar hayata ve dünyaya nasıl bakar? Hint asıllı B

9.Alaçatı Ot Festivali'nden Kareler/Anılar.

Resim
Haftaya yorgun ama keyifli ve enerjik başladım diyebilirim. Her ne kadar hala uyku halleri bastırsa da iyiyim. Burdan alerji hapıma çok teşekkür ediyorum bir kez daha :) Geçtiğimiz cuma akşamı ben, Sevdoş ve kuzenim 9.Alaçatı Ot Festivali'ne  gittik tur ile.  Çocukları da eşim ve kardeşime bıraktık. Kız kıza kısa bir mola oldu bizim için. Sabah erken vardık Alaçatı'ya. 700 turun katıldığını söyledi rehber. Çok kalabalıktı. Yine de güzeldi. Şansımıza hava da parçalı bulutlu idi. Çok zor gezsek de stantlarda ki el emeği yemekler, börekler, enginarlar, sarmalar, kurabiyeler mis gibi kokuyordu. Sokak aralarını gezindik daha çok. O eski Rum Evlerinin mimari yapısına, görüntüsüne tek kelime ile hayran kaldım. Tabi bir kez daha bu sefer kendimizce gelip gezmek gerek buraları, zaman kısıtlı olunca hızlı hızlı bakınıp geçtik. Bol bol fotoğraf çektik. Ordan da Çeşme'ye geçtik. Çeşme Kalesini gezdik. Nasıl muhteşem bir kale idi. Eskiye dair izleri olan geziler

Mim'in konusu; seni sen yapan sevdiğin şeyler!

Taaa geçtiğimiz haftalardan birinde Sevgili Şebnem beni de eklediği bir Mim'i cevaplamıştı. Benim de ne zamandır ha şimdi yazayım ha sonra derken bugüne kadar kaldı.... Mim'in konusu; seni sen yapan sevdiğin şeyler! Düşünüyorum da o kadar çok var ki... Çünkü hayattan keyif almayı kendime düstur edinmiş biriyimdir. Hayat kısa kuşlar uçuyor demiş şair...🐤 🍭 Kesinlikle gülümsemeyi çoook seviyorum ve tebessüm etmenin karşındakine de iyi geldiğine inanıyorum. 🍭Kitaplarıma bakmayı, dokunmayı ve okumayı çok ama çok seviyorum. Ailemden sonra vazgeçmeyeceğim tek şey diyebilirim. 🍭Geyik muhabbeti yapmamayı seviyorum. 🍭Salyangozları çok seviyorum.🐌🐌🐌 🍭Yemek yemeği hele de yavaş ve keyifle yemeği seviyorum. Acele yemeği sevmiyorum. Hele makarnanın her çeşidini severim. :) hımmmmm 🍭Keyfime düşkün olmamı seviyorum. 🍭Türk kahvesi/Filtre kahveyi seviyorum. 🍭Balkon keyfini seviyorum. 🍭Günlük tutmayı seviyorum. 🍭 Kızımın kokusunu seviyorum. 🍭Blog yazmayı ve okum

Günce/ Bir Ruh Macerası Ayşe Şasa....

Resim
Hoş geldin Nisan , hoş geldin alerji... Çarşamba günü hava miss açmışız camı pencereyi... kızım dedi ki anne hadi gel balkonda oynayalım. Tabi ben hemen " ne güzel olur ( balkon sever bir annenin evladının da balkonu sevmesi önemli 😀)" dedim. İnanın çıktık balkona o güneş nasıl geliyor içeri... ve bende bir göz kaşıntısı, batma ve kızarıklık oldu. Her şey beş dakka içinde oldu ve hemen içeri kaçıp uzun bir süre gözlerim kapalı uzandım. Çünkü açtıkça batıyordu gözler. Sabahları hapşırık ve burun akıntısını idare ediyorum ama gözler olunca çok zor oluyor. Kızı okula bırakıp hemen eczaneye gidip ilacımı aldım. Sonrası gece de hapa başladım ve ertesi gün bugün paso uyudum, kafamı kaldıramıyorum birkaç gün. Artık ilacın nasıl yan etkisi varsa 😓 Kızın kahvaltısını ettirip ben koltuğa oda ayak ucuma geçiyor, biraz kendi oynuyor biraz tablete bakıyor bende o arada yatıyorum. Arada bir kafa mı kaldırıp kontrol ediyorum ama o gözleri nasıl zor açıyorum... Neyse geçecek elbe

Günlük, Biten Kitaplar....

Resim
Sabahları uyandığım da havanın aydınlık olmasını seviyorum, bir de pencereyi açınca içeri dolan kuş cıvıltıları yok mu :) Kendim de tek şikayetim "enerjimin düşük olması" uzun zamandır hep bir halsizlik hali var üzerimde. Şöyle sabahları enerjik uyanıp hop güne başlamayı çok özledim. "Neyin telaşı var" derseniz, inanın bende bilmiyorum. Bir bilsem! fotoğraflar netten alıntıdır. Bu aralar yine evin içine takmış durumdayım. İlk önce mutfaktan başladım. Konsol ve mutfakta ki dolapların içinde ki tüm  gereçleri çıkarttım; salonun ortasına masaya yerlere yığdım ama her şeyi... bardaklardan, çatal bıçaklara kadar her şeyi... sonra da kullanmadığım ne varsa hepsini ihtiyaç sahiplerine gönderilmek üzere poşetledim. Ve kriterim de "iki yıldır kullanmadığım her şey".... o kadar yer açıldı ki mutfak da anlatamam. Bir ara hatta böyle bir kitap vardı hatırlarsanız. "Derle, topla" gibi bir şeydi Japon bir yazarın kitabı idi. Şuan dolaplarım da