Kayıtlar

Ekim, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Biten kitaplarım...

Resim
Arkadaşım Ayla önermişti,  "Seni İçime Gömdüm/  Andrew Jolly"  kitabını. İncecik ama o kader içe dokunan satırlar vardı ki..... İşte dedim okurken; bide böyle sevmek var .... Bir adam bir de kızılderili karısı.... Kadın ölür ve adam karısını düzgün bir şekilde gömmek ister...sonrası mahalle baskısı, dini ayrımlar, ırkçılık... Derken değişen bir şey yokmuş hissi.... Yazar biraz gizemli biri sanırım. Fazla bir bilgi yok, hatta giriş yazısında Tomris Hn. bunu anlatıyor. İki kitabı varmış.... Tanıtım yazısı şöyledir; Seni İçime Gömdüm, büyük bir aşkın yanı sıra Meksika insanın kimlik arayışının öyküsüdür temelde. Ama zaman ve mekânı bir yana bırakıp içinde yalnızlığın çağrısını duyan her insanın öyküsü olarak da okunabilir gibi geliyor bana. Yazar ününün, kitap basım sayısının en önemli ölçütler olduğu koşullanmasına girmemişseniz, Tomris Uyar'ın ustaca çevirisiyle Seni İçime Gömdüm'ü okumak, hele Bozkurt Güvenç'in özen dolu çevirisiyle Yalnızlık Dolambacı&

Günce....

Resim
Günaydın iyi haftalar 🍀 Geçen hafta hava mis gibiydi. Genelde sokaklardaydık kızçe ile. Cumartesi bale sonrası Kadıköy'e indik. Bando gösterileri var bu hafta. Geçen sene de izlemiştik; coşkulu ve güzel oluyor. Marşları söylerken hissettiğim gururu anlatamam... İyi ki,  iyi ki diyorum bu topraklar da doğmuş ve yaşıyorum. Sonra kardeşim Sevdoş geldi Topak abimizle 😍 Biraz turladık. Kadıköy'de "Cadıköy" diye bir cafe var. Hep önünden geçerdik ama hiç oturmadık. Sevdoş'da Toprak'a söylemiş,  girelim dedik. Çoook hoş bir cafe idi. Alt katını biraz daha karanlık yapmışlar ve konsepte uygun eşyalar vardı. 😁 Özellikle sunumları ve ıslak keki muhteşemdi... O günü öyle bitirdik. Dünde Kalamış parkında Belediyenin düzenlediği çocuk etkinliğine katıldık. Çocuklar için ufak bir etkinlik vardı, parkurlar, yüz boyama,  eşleştirme kartlar derken sonrası birazda parka gidip eve döndük. Kadıköy Belediyesi gerçekten de iyi çalışıyor. Hele yeni başkan hep sokak

İclal Aydın...son kitabı...

Resim
Selam. #yarın20yaşındaolacağım kitabı hüzünlü,  duygusal ve dokunaklı idi. Okurken "Şeker Portakalı ve Çavdar Tarlasında Çocuklar" karışımı bir anlatımı vardı. Sizi ağır kelimelerle değil ama satır araları ile etkileyen, hâlâ devam eden sorunlarını bir çocuk gözüyle anlatan bir kitaptı. Büyükler suskun kalmak zorundaken çocukların nasılda hayatına devam ettiğini düşündüm. Tanıtım yazısı çok güzel özetlemiş... Michel on yaşında. 1970'lerde Kongo'da yaşıyor. Annesi pazarda fıstık satıyor, babası Victory Palace Otel'de çalışıyor. Michel can dostu Lounès'la gökyüzünde süzülen uçakların rotasındaki uzak ülkeler hakkında konuşuyor. Kız arkadaşı Caroline'i, futbol takımının gözdesi Mabélé'den uzak tutmaya çalışıyor. Babasıyla radyoda dinlediği dünya bülteninden tanıdığı devrilen İran Şahı için endişeleniyor. René dayısı yüzünden kafası çok karışık. Kapitalist ve Marksistleri ayırt etmek bazen neden bu kadar zor oluyor? Tüm bunlar yetmezmiş gibi annesin

Marcel Proust Kayıp Zamanın İzinde Swann'ların Tarafı ...

Resim
Ve" Marcel Proust Kayıp Zamanın izinde " serisinin birinci kitabını 3 arkadaş okuduk. Aslında tek kelime ile söyleyebileceğim "edebi bir şölendi" kitap.... ve bundan sonra ki kitap seçimleri hep bir üst seviye olması gerekecek..... Kitap bitti ama Swann ve anlatıcının yaşamı, hayata bakışı hala beynimin içinde. Nette çok fazla detaylandırmışlar. Ben kendi yazımda daha çok hissettiklerimi, bende bıraktığı izleri paylaşmak istiyorum açıkçası. Aslında uzun zamandır okumak istediğim bir seri idi kitap. Sırada "Dante/İlahi Komedya, Tutunamayanlar, Niteliksiz Adam, Faust" var.... ve artık çok bekletmek istemiyorum. Arkadaşım bu seriye başlayacağını paylaşınca "bende okumayı çok istiyorum aslında" deyince, "beraber okuyalım" dedi. Bende hemen "oluuurrr" dedim.  :) Okuması, okunması geçekten de zor bir kitap. Aslında yazar çok fazla yabancı kelime kullanmamış lakin öyle uzun cümleleri ve anlatımı var ki aklım hayran ka

Düne dair....

Resim
Selam.🤗 Geçtiğimiz salı günü Gergedan Kitapevi'nde "Defne Suman" söyleşisi vardı. Yazarın bir tek "Kahvaltı Sofrası" kitabını okumuştum. Hatta Gamze diğer kitabının da güzel olduğunu söylemişti, listemde lakin henüz sırası gelmedi...... Aslında ben daha çok kendisini, ses tonunu ve anlatımını merak ediyordum. Sebebi ise kitabını beğenmiş ve bloğuna baktığımda o kadar iyi enerji geçmişti ki okurken... Merak etmemek elde değildi benim için :) Ve evet beklediğim enerjiyi hissettim ve iyi ki gittim edim. Arkadaşım Ayla ile gittik, o da kitabı okumuştu. Bitirdiğim kitaplardan biri de "Yalnız Hatta Yapayalnız Sait Faik Abasıyanık/ Özlem Esmergül" kitabı idi. Okumadığım çok az kitabı kalmıştır Sevgili  S. F. Abasıyanık'ın. Ki hep söylerim çok nadir öykü, hikâye kitabı okurum lakin kendisinin öykülerini çok severim.  Yazar bu kitapta bize SFA'nın günlük yaşamını romanlaştırmış. Aşklarını,  yaşama bakışını,  ailesini,  nasıl geçindi