Biten Kitaplarım...

Heyoooooooo 💃🏻💃🏻💃🏻💃🏻💃🏻
Nabersiniz? Bizde ve halleri üç aşağı beş yukarı aynı 😎
Balkon ve odalar arası tura katıldık. Henüz iyiyiz...  
Arada evin anası olarak boşluklarda ve geceleri kitaplarıma kaçıyorum. Eğer gündüz okumadıysam, muhakkak gece biraz daha geç yatıp, okuyorum 🙈
Geçtiğimiz hafta biten bir kitap #sinekazabı 
📌Daha önce hiç #eliascanetti okumadım. Başlangıç kitabım deneme türü olan bu kitap oldu.


Daha çok yazarın aforizmaları ve kendi beğendiği,  altını çizdiği cümlelerden, bakış açılarından oluşuyor kitap. Şöyle yapın çay, kahve ister sıralı ister rastgele bir bölümden başlayayın okumaya.....   Tabi genel itibari ile gerçekçi bir bakış açısı varmış anladığım kadarı ile. 
Aslında ben "KÖRLEŞME" kitabını okumak istiyorum. İndirimde idi bu kitabı, hadi başlangıç olsun alayım dedim. :)
Nette biraz bakınınca yazar için şöyle diyor;



Elias Canetti, modernist romancı, oyun yazarı, anı ve kurgusal olmayan düzyazı yazarı. Eserlerini Almanca yazan Canetti, "geniş bir bakış açısı, fikir zenginliği ve sanatsal güç ile işaretlenmiş yazıları için" 1981 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı.



Alıntılarımdan bazı cümleler....
📌📌📌📌
İnsan, elinden gelenin en iyisini boşu boşuna yapmış olduğunu hissettiği zaman nefret ettiği kadar bir daha asla nefret etmez kendisinden. İşte o zaman, sadece o zaman gerçekten ölmek ister.
📌📌📌📌📌
"İstediği şey hep oluyor,  ama dört ya da beş yıl sonra,  artık başka bir şey istiyor olduğunda..."


Diğer kitabım ise; ÖFKE / PHİLİP ROTH

Bir yerden başlamak istiyordum yazarın kitaplarına. YKY'ye inip kitap aldığımız dönemler de, orada görevli arkadaş bu kitabı önerdi. Bende bununla başladım. Anlatım dilini çok sevdim. Biraz hayatında da kesitler bulunuyormuş bu kitabında. Sanırım her dönem Yahudi olmak sıkıntılı ....
Okul döneminde sessiz, sakin, hani derler ya "ne etliye ne sütlüye karışır" cinsinden biri Marcus....
Bu durum aslında kendisi için pekde iyi olmuyor. Okul müdürünün dikkatini çekiyor ve asosyal olmakla ilgili görüşleri oluyor. Oysaki çocukcağız...ailesinden, yaşadığı çevreden idmanlı....ama her yerde böyle sanırım.... Biraz mahalle baskısı, aile baskısı, arkadaşlar arası zorbalık derken...birde savaş dönemi..  1951 Kore Savaşının ikinci yılı...
Her ne kadar çalışkan, itaatkâr biri olsada kimseye  yaranamıyor.. .En önemlisi düzenin özellikle gençleri nasılda acımasızca eleştirip, yönlendirdiğini, bazı gruplara mecbur katılması gerektiğini anlatan kitaplardan. Sırada diğer kitapları var.....

📌📌📌📌📌📌📌📌📌📌📌📌📌

Bir diğer kitabımda;

"İNSANCIKLAR / DOSTOYEVSKİ"
Canım akadaşım Aylam önerdi. Bende listeme almıştım. Kitap dostluklarını çok seviyorum 😍
Nasılda gözümden kaçmış,  kısa ama dolu olan bu kitap.
Yazarın ilk kitaplarından. Gogol'un "Palto" sundan etkilendiği yazıyor sunuş özetinde. 
Bemzerlikler tabi. Lakin Dostoyevski'nin o insan analizleri ve duygularını aktarımı müthiş....
Acıklı bir hikaye; İnsancıklar....... Özellikle bir babanın dramı çok etkiledi beni, bir de  sırf yoksul oldukları için utanmaları, bir çok hareketi karşı tarafın yoksul insanlara yakıştımamaları...
Gerçekten de öyle değil midir? Parası biraz fazla olan karşısındakinden...davranışları nasılda karşı tarafı küçük düşrücü olabiliyor ya da kendini daha üstün görebiliyor bazı insanlar... Tabi bunda istisnalar meclis dışarı.

Özellikle Makar'ın Varvara'ya olan aşkı... kızın tembelliği ve hep bir şeylere bahane bulması biraz sinir etti beni.....

Arka kapak yazısı şöyle...

Yıl 1846’dır. Genç Dostoyevski, ilk romanı İnsancıklar’ı tamam­lar tamamlamaz ev arkadaşı yazar Grigoroviç’e okutur. Grigoro­viç o kadar heyecanlanır ki birkaç kez kalkıp Fyodor’un boy­nuna sarılmak ister; fakat arkadaşının aşırı duygu gösterilerinden hoşlanmadığını bildiği için yapmaz. Grigoroviç ertesi gün romanı yazar ve yayımcı Nekrasov’a götürür; kitaptan çok etkilenen Nekrasov da eleştirmen Belinski’ye... “Yeni Gogol doğdu!” der, Nekrasov daha kapı ağzında. Aynı günün akşamı, Belinski’ye tekrar uğradığında onu heyecan içinde bulur: “Nerede kaldınız? Nerede bu Dostoyevski’niz? Genç mi? Kaç yaşında? Hemen getirin bana onu!” 

Belinski’nin evine getirilen yirmi üç yaşındaki genç yazar, daha sonra orada olanları şöyle anlatacaktır: “Ve işte... beni onun yanına götürdüler. Belinski’yi birkaç yıl önce heyecanla okumuştum ama bana ürkütücü ve sert gelmişti ve benim İnsancıklar’ımla alay edecek, diye düşünüyordum. Beni çok saygılı ve ağırbaşlı bir şekilde karşıladı; ama daha bir dakika bile geçmeden her şey bambaşka oldu... Ateşli ateşli, alevli gözlerle konuşuyordu. ‘Siz kendiniz anlıyor musunuz?’ diyordu bana tekrar tekrar, alışkanlığı olduğu üzere bağırarak, ‘Ne yazmış olduğunuzu anlıyor musunuz?.. Bütün bu korkunç gerçeği, bizlere göstermiş olduğunuz bu gerçeği siz mi düşündünüz? Olamaz, sizin gibi yirmi yaşında birinin bütün bunları anlamış olmasına imkân yok... Gerçeği keşfetmiş ve bir sanatçı olarak ilan etmişsiniz, size bir yetenek verilmiş, yeteneğinizin değerini bilin ve emin olun, siz büyük bir yazar olacaksınız.’”

 









Yorumlar

  1. Philip Roth'u bende bir ara okuyayım diye düşünmüştüm ama sonra Amerikalı diye vazgeçtim. Gerçi Roth eski döneme ait, biraz daha iyi olabilir ama genç Amerikalı yazarları hiç sevmiyorum. Keyifli okumalar, sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben daha önce bir kitabını daha okumuştum. Daha ge Amerika yazarları itici olsada bu yazara bir şans verin derim :) hem gençde değil :) daha çok 50'li dönemleri anlatıyor anladığım kadarı ile.
      Selamlar, sevgiler 🌻

      Sil
  2. Çocuklar küçükken o kitap molaları ilaç gibi geliyor sahiden de :) Keyifli okumalar Gülşah. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  3. roth hoş yazarlardan diyom ben, keyifli yanii :) insancıklar dosto iyi tabii, ama ben tolstoycuyum :) körleşme şaşırtıcı derecede iyi, çarpıcı. İşallah en sevdiğin romanlar arasına girer :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya Roth okumak çok keyifli idi Deep. :)
      Ben iki yazarıda ayrı seviyorum. İkisinin yaşadıkları döneme farklı bir bakış açıları var.
      Körleşme kitabını öyle çok merak ediyorum ki anlatamam. Henüz almadım. Anca seneye alırım. Liste uzun....
      Selamlar canım.

      Sil
  4. İnsacıklar'ı biliyorum sadece. Diğer ikisine bakmalı. Bu ara kütüphaneler kapalı loduğundan zorlanıyorum biraz. İyi alışmıştım kütüphaneden okumaya.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah o güzelim kütüphaneler. Bu süreçte ne çok şeye hasret kaldık Adadenizi.
      Umarım kütüphanede de vardır diğer kitaplar.
      Selamlar,sevgiler. ::)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasya Gezisinden Kalanlar....

Nerde Kalmıştık?

Günlük, Sergi Gezisi