Kayıtlar

Ağustos, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gunluk Haller, "Albert Camus/ Düşüş"

Resim
  Sabah kahvaltısını Kalamış Sahil'de yaptık. Aldık sandalyelerimizi, çıkınımızı ver elini sahil. :)) Havalar soğuyana kadar gidelim diyoruz. Hafta içi tenhada oluyor. Umay'ın da hoşuna gidiyor. Koşuyor,  taşlara çıkıp yürüyoruz,  paten kaymaya çalışıyor 😁 derken bi bakmışız saat 4 olmuş. Öyle iyi geliyor ki içime. Bi ben bi Babasile takılıyor. Babası ile takılırken bende kitabımı okuyorum, efil efil denize karşı. Bu ara bir kaç kitabı bir arada okuyorum. "Yükselen Güneşin Ülkesinde",  " Ben Robot" ve "İklimler" İki tanesini grup ile okuyoruz. Diğerini kendim. Elimde yine kitaplar çoğaldı. Kafamı anca verebiliyorum. Zaman nasıl akıp gidiyor anlamıyorum. Aslında bu sene heyecanımız dorukta idi. İlkokul 1.sınıf Umay. Gel gör ki...hiç bir alış verişini yapmadık. İçimden gelmiyor. Daha ne olacak belli değil. Tabiki sağlık onemli ve önceliğimiz... Ama duygularımız da dağınık 🤔 Bu aralar Umay'da duygularda epey bir büyüdüğü hissediliyor. İfade edis

Karanlıkta Bir Nehir Kuzey Kore’den Bir Kaçış Öyküsü Masaji Ishikawa

Resim
  Bir kutu kitap ile gelen kitaplardandı "KARANLIKTA BİR NEHİR - MASAJİ İSHİKAWA"   Konusu üzücü idi... Kitabında arka  kapağında  bahsettiği gibi; bir kaçış öyküsü.. Üzen kısmı ise "aidiyet"duygusunun yoksunluğu.... Bir yere, bir topluma ait hissetmek kişi ve ailesi için önemli oluyor. Sonuçta yaşadığımız coğrafyanın kültür, geleneği göreneği ile harmanlanıyor kişiliğimiz....bakış açımız... Yazarımızın babası Kuzey Kore'li annesi Japon'dur. Ve Ülkeler aeası anlaşma gereği Kuzey Kore'liler yeni kurulacak olan bölgeye ne vaatler ile götürülürler. Ondan sonra başlıyor olaylar. Tabi öncesi kadının çektiği çile...sonra çocuklarının.... derken kitap bitiyor. Daha fazla anlatmak istemiyorum çünkü bu kitabı okumak isteyenler için tüm detayları bilmek hoş olmuyor.... Arka kapağı şöyledir; Karanlıkta Bir Nehir, dünyanın en acımasız totaliter rejimlerinden Kuzey Kore’yi ve ondan kaçmaya çalışan bir adamın gerçek hikâyesini ilk ağızdan anlatıyor.   Yarı Koreli

Tatil Günlüğüm...

Resim
 Gitsek mi? Gitmesek mi? Nasıl olur ki bu pandemi döneminde derken, hop temmuz 11'de düştük yollara.....iyiki de gitmişiz... Tabi rahatlığımızın sebebi Fethiye'de eve gitmemiz. Babam 12 yıldır orada yaşıyor,  kardesimgiller de mart ayında yerleşti. Bi biz kaldık İstanbul yaban ellerde 😏😒 Bir gün deniz bir gün gezmece olarak geçirdik günlerimizi. Artık yoruluyorum her gün denize gidince. Bide bizim rahatlığımız, bizim gittigimiz tarihte  Ortaca dutluktu derler ya...aynen öyleydi. Yerli yabancı turist yoktu. Bizde rahatca takıldık. Bayram öncesi ve sonrası bir kalabaliklastı anlatamam. Bizde evde geçirdik günlerimizi.  Denize tekne ile gittik. İztuzu'nun arka tarafına yanaşıyor babam, kimsede pek olmuyor...oh misss....birde denize hep "Sarsala Koyu" na gittik. Hem dalgası yok hem kumsalı kum. Çocuklar olunca öncelik onların rahatı. Tek sıkıntı yolu.... Dağların arasında kalmış bir koy ve araba ile giderken bir tarafınız uçurum... Dikkatli ve yavaş kullanmak gerek