Marc Auge Kitapları....



"Marc Auge" bilir misiniz?

Etnoloji uzerine çalışan bir Fransız Akademisyen-Antropolog....

İlk "Unutma Biçimleri" isminde incecik ama dopdolu kitabı ile tanıdım.. Ve hayran kaldım anlatımına, bakış açısına. Tabi bunda mesleğinin etkisi büyük diye düşünüyorum,  kendi adıma. :)

Yazarı sevmemin bir sebebide; bende kelimeleri çok seviyorum. Onlar üzerine düşünmeyi, hor kullanmamayı, anlamlarını.... bugüne kadar çok azdır "keşke duygularımı bu kadar açık ifade etmeseydim"demem. Severim hissettiklerimi anlatmayı, ve hiç utanmam, ayıp olur mu diye düşünmeme neredeyse... öyle hissettiysem öyledir diye düşünürüm...

Ve yazarda öyle bana göre, tane tane anlatıyor, düşünme biçimlerinin hissettirdiklerini cümlelere döküyor ve öyle uzun uzun da anlatmıyor...

Ve arka kapak yazısı şöyle diyor;


“Biri Sizi Bulmaya Çalışıyor”

Zaman, filmleri hatıraya dönüştürüyor, ama başka türlü hatıralara.

Eski Amerikan filmleri tutkunu emekli edebiyat öğretmeni Julien, Claire adında genç bir kadın psikologla karşılaşır. Bir süre sonra Claire’in isteğini kırmayarak çalışmasına yardımcı olmaya karar verir ve geçmişini anlatmaya başlar. Julien anlattıkça Kurtuluş günleri, Cezayir savaşı, Mayıs 68 ve eski arkadaşlarının anıları yeniden su yüzüne çıkar, oysa Claire’in farklı bir amacı vardır.

Antropolog Marc Augé’den hatırlama, unutma ve kimlikler üzerine roman formunda bir değini.

                                💭💭💭💭💭💭💭💭💭💭💭💭💭💭🚗🚗🚗🚗

Etnolog yazar Marc Augé’den etnik-kurmaca olarak nitelendirdiği samimi bir anlatı:

 “Evsiz Bir Adamın Güncesi”.

Emekli olduktan sonra evini boşaltıp eşyalarını satarak arabasında yaşamaya başlayan bir adamın yerleşik düzenden, kök salmaktan ve bir yere bağlanmaktan uzak durmaya çalışmasının hikâyesi. Arka planda Paris sokakları, ucuz oteller, kalabalığın uğultusu ve her şeye rağmen yerleşik duygular.

‘Her zaman kaçmayı düşledim. Bu düş, gecelerimin sürekli tekrar eden bir sahnesi oldu. Senaryo hiçbir zaman tam olarak aynı olmasa da her defasında kendimi mucizevi bir şekilde varlığımın farkına varmamış düşmanlarca çevrelenmiş bir halde buluyordum. Bu rüyalar, iki farklı sonla kendini tekrar edip duruyordu: Ya ben kendimi gizleme gayretiyle seyirterek oradan ayrılıyordum ya da paçalarım tutuşarak tam bir panik halinde, son hızla kaçıyordum. Aynı rüyada birinden ötekine geçtiğim de oluyordu. Öyle ki, tam sessizce kaçacakken biri beni fark edip eliyle işaret ediyor, ben de çılgın kalabalığa karışıp gözden kayboluyordum.’

 

Yorumlar

  1. Yazarı duydum ama okumadım. Listeme ekleyeceğim öyleyse:) Sevgiler Gülşah...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuyun, okuyun okuyun isterim Sezer, oyle naif anlatıyor ki. 🙏🏻
      Selamlar, sevgiler 🌺

      Sil
  2. Antropolog, arkeolog, psikolog ve tarihçiler, mesleklerinde yetkinlerse, iyi anlatıcılar da oluyorlar genelde diye düşünmüşümdür ben de.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşüncenize katılmamak mümkün değil Narda. 👌🏼
      Selamlar.

      Sil
  3. YKY'ye gittiğim zamanlarda (şu pandemi bitse artık) görmüştüm ama hiç okumadım. Her ikisi de güzel görünüyor not aldım, bakacağım. Elinize sağlık, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pandemi bitse, doyasıya dolaşsak Kadikoy sokaklarında, kitapevlerinde 😬
      Bazı kitapları gözüm kapalı tavsiye ediyorum ve bu yazar da öyle Gül Hn.
      Selamlar, sevgiler 🌺

      Sil
  4. Seveceğiniz bi tarz bence İlkay. ,👌🏼

    YanıtlaSil
  5. duymamıştım saool keşfetmeliii :)

    YanıtlaSil
  6. anlatım biçimi önemli, merak ettim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gözüm kapalı tercih edeceğim yazarlardan 😍

      Sil
  7. Yazarı ilk kez duydum Gülşah. Sayende yeni bir yazar tanımış oldum. Teşekkürler :-)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasya Gezisinden Kalanlar....

Nerde Kalmıştık?

Günlük, Sergi Gezisi