Kayıtlar

Haziran, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İz/ Cana Tan

Kuzenimin verdiği ve " okumalısın Gülşah Abla" dediği için aldığım ve bir kalemde biten bir kitap. Canan Tan'ın " Yüreğim Seni Çok Sevdi " kitabını çook beğenmiştim. Anlatım dili ve aşkı güzel anlatıyordu. Bu kitabın da konusu güzel. Bir baba-kız, inatlaşma, aile içi sorunlar ve bakış açılarını anlatırken seçtiği kelimeler, cümleler çok iyi. Ama o kadar. Fazla karakter ve isim olmadığından konu ve olaylar daha bir akılda kalıyor. Ama sonunu sanki biran önce bitirmek için gibi yazmış ve tamamen hüsranla bitti benim için. Böyle bir son beklemiyordum. Bir okumalık kitap bana göre... Arka Kapak Canan Tan ALTIN KİTAPLAR Yakın çevremizde benzerlerini görebileceğimiz gerçeklikte bir baba-kız öyküsü... Babasına hayran Verda, hatta âşık. Biricik kahramanım diyor onun için. Ne var ki, yıllar önce annesiyle babasının boşanmasından sonra ayrı düşmüşler birbirlerine. Çatışmışlar, çelişmişler ama sevgileri içten içe hep sürm

Kazançlı birgündü.. :))))

Resim
İyi akşamlar. Bu haftam da yoğun geçecek anlaşıldı. Yarın kardeşime gidicez kuzenle. Oyy tatlı mı tatlı yeğenimin mis gibi kokusunu çekicem içime. Ayrıca Sevdamız da tatlıdır. Kardeşim gibi. :)  Perşembe günü evlilik yıldönümümüz. 3.yılımıza giriyoruz evliliğimizde. Daha nice yıllarımız olsun inşallah. :))) Ben eşime cüzdan aldım, istediği tarzda...Vee evren sesimi duydu, olumlamalarımdan cevap geldi ve eşcağızım bana Ajda Çantacısından 2 adet çanta aldı, sahibi de bir tane portföy hediye etti. :))))))) Epey bir sohbet ettik sahibi Coşkun Bey ile. Biraz egosu yüksek biri ama bazı şeylere doymuş biri olduğu çok belli.  Eee kadınların çanta düşkünlüğü oluyor vallahi. Bende de tutku gibi bir şey, törpilemeye çalışıyorum ama Ajda Çantasının modelleri ve renk, tasarımlarını çook beğeniyorum. Coşkun Bey'in demesi ile orada bulunan her bir çanta bir tane ve mümkünü yok 2.sini bulamazsınız diyor. Çünkü tek üretiyorlarmış.  Benim için daha çok tasarım kısmı ilgilendiriyor. Yoksa bir

Düğünlü-dernekli bir haftayı geride bırakırken...

Resim
Selamlar, nasılsınız? Bu hafta da yoğundu bizim için. 2 düğün bir gösteri ve başka detaylarla haftayı kapattık. Ama bende kapandım sanırım bugün itibari ile. Cuma akşamı Kocaeli Belediyesinin düzenlediği 7.Geleneksel Bahar Ayı Şiir Dinletisi vardı. Gebze'deki okulların müzik öğretmenlerinden oluşturulan bir grupla, koro, estrüman çalan öğretmenlerden bir grup ve sola şiir ve şarkı gösterisi vardı. Eşimde bu gösteride Vals, Zeybek ve Sema gösterisi sundu.  Aslında sizinle bir tanesinin videosunu paylaşmaktı niyetim ama videolar diğer bilgisayarda.  Huy olarak pek düğünleri sevmem, hele mecbur değilsem gitmeme hakkım kullanırım ama bu seferkiler ekebileceğim düğünler değildi. Eşime dedim "valla bu ayk kontejanımı doldurdum, bir süre gitmem düğüne". :))) oda güldü bana çünkü temmuz ayında da var düğün.... off.... Bu arada bu yoğunluktan bir kaç gündür kitap okuyamadım, bu yazıdan sonra okuyacağım. Kuzenimden aldığım kitapları btirmek adına hızlanmam lazım. İz/Canan Tan

Tahran'ın Damları / Mahbod Serajı

  Öncelikle şunu söyleyebilirim ki kitap Uçurtma Avcısı kitabı tadında. Bazı yerlerinde okurken bir baktım gözümden yaş damlıyor. OrtaDoğu Ülkelerinin kaderine lanet ettim resmen.  Ne zormuş oralarda yaşamak. Ama arkadaşlık, dostluk ve aşk öyle güzel anlatılmış ki yazarın anlatım diline hayran kaldım. Tek sıkıntı çeviri ve kelime, imla hatalarıydı. O kadar gözüme battı ki yer yer gıcık oldum..... Ama isyan, iç duygular, yapılanlar, aile kavramları.... hepsini tadında alıyorsunuz bu kitapta. Özellikle isyan duygusu ve inanç sorgulamaları da güzel anlatılmış.  Yalnız şunu söyleyebilirim yazın okunacak bir kitap değil. Yani tabiki kitabın yazlık-kışlık diye okuma ayrımı olmaz ama eğer tatildeyseniz okumayın, içiniz burkuluyor çünkü. Ama mutlaka okuyun derim....   Kitap Açıklaması (düzenle) İranın başkenti Tahranda, on yedi yaşındaki Paşa 1973 yazını en iyi arkadaşı Ahmedle birlikte evinin damında geçirir. Gelecekleri üzerinde konuşur, hay

Günaydınnnnnn :))))

Resim
Günaydınnnnnn :))) Gününüz güzel, keyifli geçsin. Akıllı ben havalar ısındı, alerji hapıma bir iki gün ara vereyim dedim. Sen misin diyen burnum 2 gündür şırıl şırıl şelale misali. Mendilsiz dolaşamıyorum. Selpak firması ile anlaşma yapacağım en sonunda, sponsor olsun bana. :))) Dün gece ilacımı içtim ama anca yarına toparlan kendini burnum hanfendi. :)) Bu arada Kadıköy Rıhtıma Kabalcı Kitapevi açıldı, eşim ve ben çok sevindik . Çünkü Beşiktaş'a geçtiğimizde bakıyorduk buraya.... Birde rıhtımda minibüslere doğru giderken Metro Kitapevi açılmıştı geçtiğimiz aylarda. Kitaplar devamlı indirimde. Ve gece 23.00 e kadar açık nerdeyse. Her geçişimde uğruyorum ve hep birileri var, mutlu oluyorum kitap alanları grünce. :) Bende 1 TL, 2TL olan kitaplardan aldım. Birde Kabalcı'nın ünlüler serisinden yaptığı kitap ayraçları var, herbirinden aldım. :)) Okuyacaklar listesi çoğaldı. Dün gece Tahran'ın Damlarını bitirdim. Aman Allah'ım nasıl güzel bir kitaptı. Canan Tan- İz kit

Iberia

Resim
 Dansın kamera ve ışıklarla aktarımı, görsellik bir harika. Hem kulağa hem gze hitap eden müzikal. Film olarak çekilmiş ama söz, konuşma, diyolog yok bu çekimde. Yalnız acı, öfke, hırs dans ve müzik ile öyle güzel aktarılmış ki. Her başka bir müzik ve dans gösterisine geçtiklerinde alkışlayasım geldi. Flamenko kadar güze bri dans var mı? :) Film aynı zamanda ödüller de almış. Haketmiş. Eğer danslı gösteri seviyorsanız izleyin derim... Konu Carlos Saura’nın İberya’sı tam bir güç birliği. Flamenko, klasik dans, bale ve modern dansın nefes kesen disiplinini, tüm yeteneği ve tutkulu yüreği ile bir araya getirmiş. Yaşayan en ünlü İspanyol yetenekleriyle çalışarak ve onları daha önce yapılmadık bir şekilde bir araya getirmiş. Onlardan sadece en iyi sonucu almakla kalmayıp onları daha da yükseklere çıkarmış. İspanyol besteci İsaac Albeniz’den (1860-1909) esinlenen İberya, dans ve müzik ile eşsiz bir şekilde bütünleşmiş bir müzikal film. Saura’nın kamerası, bir dansçı kiml
Resim
Selam, nasılsınız? Yoğun bir haftanın ardından biraz dinlenmeyi hak ettim sanırım. :)) Paşamız daha iyi, atlattı sancılı günlerini. Tatlı kuzum ilk gün narkoz geçince biraz huzursuz oldu ama daha çok küçük olduğundan atlatması daha kolay. Çınarcık gezimiz güzeldi, kızlar denize girdi ama ben henüz sezonu açmadım. Denizi çok temiz değildi. Bizim gittiğimiz hafta dalgalıydı da. Ama bol güneşli, keyifli 2 gün geçirdik. Pazar sabahı erkenden yola düştüm ben, Thyke toplantımız için. Sonrası eve bir geldim, pestil gibi yattım. :)) Bu aralar OrtaDoğu kitapları veriyor arkadaşlarım, kuzenim. " Tanrı'nın Ağladığı Yer"   kitabından sonra bu kitap. Güzel bir kitap ama içim acıyor böyle kitaplar okuyunca, empati yapıyorum ve çok üzülüyorum.  Sıcaklarda bastırdı. Henüz denize gidemedik ama güneşlenmeyi çook özledim, şöyle güneş altında yatmak... Bu arada bunları yazdım ama twitterdan takip ettiğim kadarı ile 6 şehitimiz var. Allah kalanlarına sabır versin. Bu acılarım

Suskunlar / İhsan Oktay Anar

  Bu ayki Thyke grubumuzun toplantı kitabı Suskunlar / İhsan Oktay Anar'dı. Kitap sahibi benim. Yazarı sevdiğimden ve  kitabı da okumak istediğimden  bunu belirledim.  Genel olarak kitabı beğendik. Özellikle olayları anlatım dili, hem tarihi hem günümüzü kullanarak romanlaştırmasını beğendik. Benim gibi diğer arkadaşlarımızı da rahatsız eden şey ise Eflatun karakterinin duyduğu sesi araması olayının çook detaylandırılması. Sıkıldım okurken biran önce geçsede diğer bölüme geçsem diye düşündüm/müşüz. :) Yazar genel olarak kitaplarında evrenselliği konu alıyor. Ve cahillik, iyilik-kötülük, şeytan, insanın davranışları işleniyor. Bu kitapta da iyi-kötü var. Ve en önemlisi insanların din adına sormadan, okumadan sırf hoca dedi diye " Allahu Ekber" nidaları arasında adam cezalandırma olayı var. Mevlevilik, musiki, bir cücenin köle olarak geldiği topraklarda ki yaşaı gözlemleyip, dini kitapları hatmetmesi, fıkıh hadislere hakim olması ve sonrası bir grubu kandırması

Vee yeni ilaçlarla tedaviye devam...

Resim
Bugün doktor randevum vardı. Alerjim için... Doktorum az buçuk çatlak, neşeliydi ama iyi biriydi. :)) Alerjinin kesin bir tedavisi olmadığını bir kez daha bir doktor ağzından duymuş oldum. Daha etkili ve ağır bir antibiyotik ve alerji hapı yazdı. Bakalım ne olacak.... Aslında bana Dr. House gibi biri lazım...Adam her hastalığı çözüyor... Havalardan sanırım sabahları erkenden uyanıyorum, bu seferde akşama doğru uyku bastırıyor. Gerçi erken kalkmayı seviyorum ama evlendiğimden beri kalkamıyorum istediğim saatte.... Yarın kuzucum yeğenim sünnet olacak... Sabahtan ordayım. Suskunlar kitabımın bitmesine çook az kaldı. Pazar günü Thyke toplantısında kitabı konuştuktan sonra sizinle paylaşmak istiyorum. Bu arada Cuma akşamından yolculuk var, kızlarla Çınarcık'a gidiyoruz. Haftasonunu orada geçiricez. Haftaya da yine doktor kontrollerim var, eşimin yılsonu okul gösterisi var. Koro kurulmuş, şiir dinletisi, sema gösterisi ve vals gösterisi var. Sema gösterisini ve vals

Dalgaların Sesi / Yukio Mişima

Aslında yazarın kitaplarını merak ediyordum. Öğretmen bir bayan taşınınca Sevda'ya bir koli kitap vermiş. ( sevda gelinimiz :))) ) Kitapları sevdiğimden hemen benimle de paylaştı ve bende 2 kitap aldım okumak için. Biri bu kitap. Çok eski basımdı elimizdeki.  Çook beğendim yazarın anlatım dilini, aşkı anlatışını ve insan profilini aktarışını. Ödül almayı haketmiş bir yazar. Konu ufak bir kasaba da geçiyor. Bİrbirine aşık olan çiftin yaşadıkları, hayat mücadeleleri ve yılmayışları anlatılıyor.... ARKA KAPAK: Bu bir roman değil, insan ilişkileri denen hazineleri bize bağışlayan yüce bir yapıt. Peri masallarını andıran modern bir aşk öyküsü... Dalga seslerine karışan ilk aşkın umutsuz çırpınışları... Çağımızın Daphnis ve Chloe'si... Basit bir konu, basit bir aşk ve mükemmel bir roman... Duyarlılık dünyasının gelmiş geçmiş en büyük ustaları Japonların en ünlü yazarının en sevilen, en beğenilen, en sıcak kitabı... Shinji, basit bir balıkçı köyünde Hatsue gibi bir

Haftanın ilk günü... :)

Resim
 Selamlar, hepimize iyi haftalar. :))) Dün Fethiye ve Ege'de deprem olmuş, hisseden herkese geçmiş olsun. Annemlerde Ortaca'da ikamet ediyorlar ve bayağı bir hissetmişler... Ayrı olunca içim cız etti, Allah'tan ordaki evler gökdelenler gibi olmadığından ve deprem bölgesi olduğundan daha sağlam yapıyorlar evleri... Gerçi daha büyüğünden Allah esirgesin. En azından artçılar olsun ki fay hattı kırılsın.... Yaklaşık 3 sene önce çağrı merkezinde çalışmamdan dolayı kronik faranjit olmuştum. Faranjitte tek gelmedi yanında alerjisinide getirdi. Her sene mevsim geçişlerinde mahvoluyorum. Bu sene geçen senelere göre daha fena geçiyor... Burnum tıkalı, ne nefes alabiliyorum, ne koku ne tat... Üstüne birde kuru öksürük, boğaz kaşıntısı.... Ne o mevsime ayak uyduramıyorum, pöf.... Bakalım Çarşamba günü KBB doktoruna gidicem inşallah çözüm bulunur. Yoksa o kadar etkiliyor bir çok şeyi. Geçen gece sabah 05.30 da bir uyandım öksürkle, bir daha yatamadım, keza dün gecede öyle...... A

Tanrı'nın Ağladığı Yer / Siba Shakib

ARKA KAPAK: Belgesel yapımcısı Siba Shakib, Afganistan'daki bir mülteci kampında tanıştı Şirin-Gül ile hayatını anlatan bu kadının yaşama gücü ve direnciyle büyülendi. Şirin-Gül, bütün Afganlı kadınların trajik yaşamlarının ete kemiğe bürünmüş bir örneğiydi ve tam karşısında duruyordu. Şirin-Gül, yalnızca açlıktan, yoksulluktan, hak ve hukuksuzluktan değil, Kızılordu'dan da, Mücahidin'den de, Taliban'dan da kaçmak zorunda kalmıştı yaşamı boyunca. Hem de uğradığı baskılara, işkencelre, tecavüzlere karşı. "Tanrı'nın Ağladığı Yer", ibretle okunması gereken bir kitap. Okurken sinirlendim, içim acıdı, hırslandım. Nasıl dedim ya nasıl oluyor böyle.... Nedense hep müslüman ülkelerde bu tarz olaylar daha fazla oluyor diye düşündüm. Bir kadının mücadelesi ama sonucu sıfır olan, savaşla içiçe yaşam, tecavüze uğradığı adamın çocuğunu doğurmaları ve üstüne üstlük o çocuklara kadınların kendileri bakmaları. Konu ne kadar tanıdık değil mi? Şu son zamanlarda

Hz.Adem/ CemalNur Sargut

CemalNur Sargut hanımefendiye hayranım. Anlatım diline, olaylara bakış açısına, yorumlayışına... O kadar güzel anlatıyor ki Mesnevi'yi, Şemsi, Mevlanayı, Peygamber Efendimizi.... Sıkmadan, yargılamadan hatta yargılayanlara kızaraktan.. Bu kitapta da Hz.Adem'in nasıl kovulduğundan çok hikmetini, sırrını anlatıor. Yaradan'ın bütün isimlerinin birey vücudunda nasıl vuku bulduğunu, Hz.Adem'den son Peygamber Efendimizde de bulunan isimleri, nefsimizi anlatıyor. Eğer bu tarz kitaplar okumayı seviyorsanız düşünmeden alın derim.... ARKA KAPAK: Cemalnur Sargut NEFES YAYINLARI Hz. Âdem'in yaratılışı ve dünyaya gönderilişi, her dönemde insan ların ilgisini çeken ve öğrenmek istedikleri bir konu olmuştur. Cemâlnur Sargut, bu çetrefilli ve idrak edilmesi zor konuyu verdiği örnekler ve açıklamalarla özellikle halkın anlayacağı seviyeye getirmektedir. Cemâlnur Sargut, ancak bu konunun lâyıkıyla anlaşılması için belli bir tasavvuf eği

İçimdeki Ses Mimi....

Deeptone mimlemiş beni. Konusu; İçimdeki ses... Hayatımı farkında, bilinçli ve bilerek yaşadığımdan içimdeki sese de kulak veririm. Çünk hiç yanıltmadı beni. Hislerim çook kuvvetlidir. Bazen es geçtiğim oluyor, o zamanda hep şu yorumu yapıyorum" aklıma gelen başıma geldi" ::))) Aslında içimizde ki sesin ben Yaradanın sesi olduğunu düşünüyorum. Herkesle konuşuyor yaradan ama sadece duyanlar bunun farkında... bu benim düşüncem. Tanrı İle Dostluk diye bir kitap vardır. Çok güzel anlatılmıştır orada içimizdeki ses. Hatta filmide vardır. Bir bakın derim. :) İşte böyle, bu yazıyı okuyan ve bu konuda yazmak isteyen herkes mimlenmiştir. :)) İyi geceler...

Yoğun bir hafta geçiriyorum.. :))

Bu haftaya yoğun başladık. :)) Pazartesi genel ev temizliği, yorgan çarşaf yıkamsası, derken ütüler dağ gibi oldu beni bekliyor... Ama ben sabah karşı komşumla kahvede, öğleden sonra üst komşu ile kahvede derken akşamı ediyorummm. Bu arada 3 kitap bitirdim, paylaşacağım sizinle de. Özellikle "Tanrı'nın Ağladığı Yer" kitabı çok etkiledi beni. Dün kuzenim ve eşi Natiulus'a sinemaya davet ettiler; Pamuk Prenses Ve Avcı filmine gittik. Fena değildi ama öyle aman aman birşey beklemeyin. İrem'de gideceğinden fazla detay vermek istemiyorum. :) Çıkışta bir de yemek yedik, ohhh tam bir keyifti bizimkisi. Bu arada Soner Olgun'un son albümü "Sevda Diye Bir Kuş" bir harika, eğer seviyorsanız kendisini dinleyin derim. Zaten kişilik ve duruş olarak da beğeniyordum kendisini uzun bir aradan sonra albümü bir harika.... Yarın Şark Dişçisi / Açık Hava Sahnesi Harbiye'deyiz. Olumlamalarım devam, yağmur yağmasın diye, oyun bittikten sonra yada gündüz yağsın ama

Haftasonunun ardından....

Resim
 Selam. nasılsınız? Biz iyiyiz. Annemin sonuçları iyi çıkınca keyfimiz daha bir yerine gelmişti. Perşembe günü babam da geldi. Bu sabah da yola çıktılar evlerine doğru. :))) Eee tahmin edersiniz annem sevinçliydi evine gittiğinden. Bir gün önce Sevdam'ın annesindeydik. Dünürler bir ara da. Babamla annemin keyfi fotoğrafa yansımıştır. Gerçi bu keyifte torunlarının payı çoook yüksek. :))))   Bizde pazar sabahı erkenden uyandık. Kahvaltı sonrası film izlemeyi seviyoruz. John Carter'ı izledik. Bir izlenimlik fantastik bir filmdi. Yalnız görsellik, renkler bir harikaydı. Keyifle izledik. Sonrası Kadıköy yapalım dedik.... Çook seviyorum yaşadığım şehri... Biraz alışveriş yaptık. Gezmekten açıktık. :)))  Hadi dedik Express İnegöl Köftecisi'ne gidelim dedik. Yolunuz düşerse, yada bu taraflardaysanız muhakkak gidin derim. Atmosferi, köftesi bir harika.  Eeee Kadıköy'e inince kitapçıya uğramamak asla olmaz. :)) Penguen kitap evinin hemen girişinde

Hayalet Tugay- The Ghost Brigades / John Scalzi

Hemen hemen bir kaç hafta da bir yeni kitap alsamda hemen başlamamam. İçim gider, elim dokunur ama daha önce aldığım kitapları okumaya çalışırım. Nadirdir öncelik verdiğim kitaplar. Bu kitabında 1.kitabını okumuş çok beğenmiştim. Eşim 2.kitabı da alınca sıcağı sıcağına okuyayım dedim. Aslında arada sıraya uymamak iyi oluyormuş yahu. 1.kitabın sonuna doğru Hayalet Tugay'dan bahsediliyordu. Ve bu kitapta da epey bir geniş bahsediliyor. Ama kitabı akıcı, sürükleyici kılan bence fantastik-bilim kurgu olmasından çok içeriği. Gerçi yazar bir çok kişiden etkilendiğini "teşekkür" kısmında belirtiyor. Ama öyle kurgular var ki. Örneğin; Koloni Savunma Birliğinde beyin dostu ile iletişim kuruyorlar, birde önceden doğanlar yani insanlar ile yeniden doğanlar var. Aralarında ki fark; yaşanmışlıklar, tecrübeler, hissiyat. FAzla detaylara girmeyeyim diyorum çünkü okuyacak olanlar vardır.... İlgiyle okudum... ARKA KAPAK Hayalet Tugay, Koloni Savunma Güçlerinin Özel Ku

Keyifli Cuma gününden selamlar... :)

Resim
Bereketli, keyifli Cumalar... Benden haber bekleyen arkadaşlarım olduğunu biliyorum, dün yazamadım; sizi merakta bıraktım. Sorduğunuz için, dularınız için, iyi dilekleriniz için teşekkürler. Malum öğleden sonra annemin sonuç gösterme günüydü. Veeee sonuçlar temiz çıktı. 3 aylık periodik kontrole döndü annem. Zaten halimizi görseydiniz, doktorun yanına girene kadar mide kırampları, bir önceki gün uyuyamama, hızlı kalp atışları... Sabahtan annem aradı ve ağlıyordu, çok heyecanlıyım diyordu. Çok şükür ki şuan için iyi metastaz yapmıyor rahatsızlığı. 2.yılımızdayız. İnşallah yapmazda. Allah tüm hastalara şifa versin. Gerçi önemli olan sonraki 3 aylık kontrollerde de iyi çıkması... Doktorumuz Denizli'den gelmiş, bizde o tarafa dosyayı taşımayı düşünüyorduk. Aydın veya Antalya'ya. Doktorumuz, Denizli Onkoloji hastanesinin iyi olduğunu belirtti, hem annemlere de  1 saatlik mesafede. Orada alırsa, dönüşte evine gitmiş olur, moralide bozulmaz. Çünkü aralarda ağlıyordu evimi özledim,