Kayıtlar

Mayıs, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HeybeliAda, Mario Levi ve Oz Büyücüsü

 Salı günü hoppp ada da aldık soluğumuzu. Yanımıza da simit-karper ikilisi,  birde olmazsa olmaz vapurda çay.... Ben, eşim ve arkadaşımız Demet   adaya gezmeye gittik. Yürüdük yol boyunca, evlere bakındık, sokaklara ve deniz manzarasına bakıp, ada da yaşasak ne güzel olurdu dedik. Birde "kim bilir kimler yaşamıştır bu evlerde, bu sokaklarda kimler gezmiştir" dedik.... Bir kez daha bir kez daha anladım ki ruhum ada gibi küçük kasaba tarzı yaşamları seviyor. Yürüdükçe, tepelere çıktıkça ağaç ve deniz manzarası beni benden aldı. Ruhum tüm adayı dolaştı. Ve daha çok adaya gitmeliyim diye düşündüm. Örneğn Kınalı Adaya bir kez gitmiştim o da çoooook oluyor hatırlamıyorum bile. Gerçi sıra da BurgazAda var. Sait Faik müzesi restorasyon sonrası açıldı. Tekrardan ziyaret etmek istiyorum... Hemen ada sahilinde bulunan( yandaki fotoğraf karesinde ki kilise) kiliseyi gezmek istedik ama kocaman bir çıktı ile " kilisemiz müze değil ibadet yeridir" yazıyordu. Fotoğraf çekip ay

Yoga, Hunter ve Şebnem Ferah Albümü...

 Herkese selam. Nasılsınız. Yine bir haftayı devirdik. Mayıs ayı nasıl geçti ve bitti hiçbir şey anlamayan ben Haziran ayına hızlı bir giriş yapacağım. 4 düğün var ve hepside yakın arkadaşlarım/ız.  Ki ben düğün sevmeyen biri olarak katılmak durumundayım :)))) Eee ne demişler her zaman sevdiğimiz şeyi yapacağız diye bir şey yok. Vee beni bu aralar en mutlu eden şey bugün beycağızımla Yoga'ya başladık. Ben çook istiyordum. Ruh-beden-zihin dengesi için. İlk gün olduğundan bugün biraz kaslarım acıyor ama şikayetçi değilim... Bakalım ilerleyen aylarda nasıl olacam. Yoga seanslarından sonra da meditasyon yapmak istiyorum. Aslında bu ön aşaması olacak benim için. Ruh ve beden arasında ki dengeyi öğrenmem açısından. Albümlerden bu ara Şebnem Ferah/ Od dinliyorum ve her bir şarkının sözlerine bayıldım. Yine yapmış yapacağını Şebnem Ferah... Seviyorsanız yorumunu hiç düşünmeden alın diyebilirim. Bilenler biliyordur ama yeniden hatırlatma yapayım bende; İmza: Karın çıktı ve gelir

Bol Fotolu yazımdan selamlar. :)))

 Herkese iyi akşamlar, iyi haftalar. Geçtiğimiz hafta nasıl bitti, bu hafta nasıl başladı anlamadım. Okulların resmi tatil olması sebebi ile eşim evdeydi. Ver elini Optimum yaptık. heheh :))) Fotoğraflar karışık eklendi idare edersiniz değil mi? Havalar malum sıcağa döndü. Bizde balkon sezonunu açtık. Kahvaltılarımızı, yemeğimizi kuş sesleri arasında yiyoruz. Dün Fenerbahçe Khalkedon'a gittik arkadaşlarla. Ama servis, hizmet sıfır. Kesinlikle tavsiye etmiyorum. Verdiğimiz sipariş sanki düğün yemeğindeymişsiniz gibi getiriyorlar. Çalışanlar deseniz saygısız, davranışları kötü... Siparişimizde ki tavuk pişmemiş geldiğinden gönderdik, aynı tabağı götürüp, aynı tavukları bu sefer yakıp getirmişler. Üstüne üstlük de " nesi var ki bunun yenir bu" diyen servis elemanına ne dersiniz..... Velhasıl manzara süper ama diğer hizmetler kötü Sadece çay-kahve içilebilecek bir yer. Benden söylemesi. Tabi aç olduğumuzdan bizim devamlı gittiğimiz( kadıköy şb.ne) Happy Moons'a gittik

Mim: Çocukluk Oyunlarımız....

Sevgili Goncam  beni mimlemiş. Konusu; çocukluk oyunlarımız. Düşünürken ne kadar eskiye gittim anlatamam. Mallemizdeki arkadaşlıklar ve yaşadıklarım çok güzeldi. Kız erkek hepberaber oynardık. Şimdi çocuklar mahellede oynayamıyorlar bile çünkü mahalle arkadaşlığı kavramı kalmadı. Biz en çok çivi oyunu oynardık. Çok da severdim/k. Islak toprağa çivilerimizi saplamaya çalışıp çizerdik.  Ortada sıçan oyununu da severdim. Yaz akşamları yemekten sonra toplaşıp oynardık. Birde seksek benimde vazgeçilmezimdir. Okulda teneffüslerde bilearkadaşlarla çizip oynardık. İp atlamaca, saklambaç... Ve erkeklerle kızlar gruplaşıp funtbol oynardık. Ortaokul yıllarımda, mahallemizde boş bir arsa vardı ve bizde orayı mesken tutmuştuk. :) Çekirge toplamışlığımız bile vardır. Şimdi düşününce ne akla hizmet toplamışsak.... Birde bu boş arsa da beyzbol oynardık. Allah'ım ne büyük keyifti bizim için.... Evciliği saymıyorum bile hala kız çocuklarının vazgeçilmez oyunu diye düşünüyorum..

Hani, Su Kasidesi ve Düşler Bahçesi

Resim
 Öncelikle daha iyi olduğumu yazmak istedim, teşekkür ederim desteğiniz için. Bu arada 3 kitap bitirdim.  Üçünün de sayfa sayıları azdı. 40-50 sayfalık kitaplar olunca bir iki günde 3 kitap bitiyor. :))) Oruç Aruoba'nın ilk kez kitabını okuyorum. Şiir kitabı ve içindeki cümleleri çook sevdim. Diğer kitaplarını da uygun zamanlarda almak üzere not ettim.  "Su Kasidesi" Fuzuli'nin Peygamber Efendimize yazdığı naatten yola çıkarak beyitleri açıklamasından oluşuyor. Naat: Peygamber Efendimize yazılan övgü dolu olan şiirler demekmiş. Zaten İskender Pala'nın anlatım dilini seviyorum. Bu kitap biraz ağır gitsede içindeki bilgiler anlamlıydı. Tezer Özlü 'nün de ilk kitabını okudum ve dilini çok sevdim. Her ne kadar hüzünlü bir yazım ve anlatım olsa da okuduklarınız derin bir anlam bırakıyor. Filmlerden de çevirisi Düşler Bahçesi olan filmi izledik. Matt Damon oynuyor. Orta yaşlarını sürsede bakışlarında ki anlamlı ifade hiç gitmemiş.

Kitap, film ve ben....

Bu aralar günlerim hareketli olsa da içim sessiz geçiyor... Canım sıkkın biraz... Çok fazla sıkıntımı anlatmayı da sevmediğimden konuyu yazamayacağım. Sadece çok üzgünüm.... Onun dışında hayat olduğu yerden akmaya devam ediyor. Cuma akşamı Alkım'a gittim kitap almaya. Öncelikle İmza:Karın kitabını aldım. Sonrasında indirimli kitaplardan bir kaç tane aldım. Ve sevdiğim yazarlardan biri olan İclal Aydın'ın da yeni kitabı çıkacaktı sordum soruşturdum gelmemiş daha dediler. Ben de ordan çıktım Nautilus D&R'a gittim. Can Yayınları kampanyasından almak istediğim bir kaç kitabı aldım. Derken satış elemanı kız biraz gergindi. Konuşmaya başladık sonra biraz kitaplardan sohbet ettik. Ödememi yaparken sohbet ettiğim bayan dedi ki; sizinle sohbet etmek öyle iyi geldi ki. İyi ki geldiniz. Arada uğrayın beklerim. Bende memnun olduğumu belirttim ve uğrarım deyip ayrıldım. O arada surat ifadesine baktığımda gerçekten de asık suratlı kişi gitmiş işine tekrar gülümseyerek dönen

Film, kitap, müze...

Resim
 Dün sabahtan HeybeliAda yollarındaydık. Anladım ki ben adalar da yaşamalıyım. O insanların şekerliği, hatırşinaslığı, manzara, deniz, yeşillik, evlerin güzelliği derken bu kanıya vardım işte... Ve daha sık adaya gitmeliyim diye kendime telkinlerde bulundum. Bu arada afişlerde okudum; 11 Mayıs 2013 saat:13:30'da Burgazada'da Sait Faik Abasıyanık Evi'nin açılışı var. Bu hafta gidemeyeceğim ama gidilecek yerler arasına ekliyorum. Geçtiğimiz senelerde taaa bekarken :)) gitmiştim ama tekrar restore edilmiş halinden sonra da gitmek istiyorum. Hatta blogdan gitmeyi düşünenler var ise toplanıp gidebiliriz. Haberleşiriz. Bu haftanın filmlerinden "In The Mood For Love / Aşk Zamanı" filmini izledim. Başrolde ki kadın oyuncu bir harikaydı. Hem rolü gereği hem kendi zarafeti başkaydı. Müzikler deseniz bir harika. Aşk Zamanı Film Müziği dinlemek için bir tıktıkla dinleyin derim. Filmin konusunea gelince; aldatılan çiftlerin bu durumu öğrenmesi ve onlar gibi yapmamak i

Piknik, filmler ve biz. :)

Resim
 Eşimin bugün dersi yoktu. Bizde dünden plan yaptık. Sabahtan çıkınlarımızı hazırlayı, çayımızı da termosa demleyip Yoğurtçu Parkına pikniğe gidelim dedik. Tabi sabahtan hava kapalıydı ama biz yılmadık ve hazırlıklarımızı yapıp düştük yollara. Yayıldık çimenlere ve kahvaltımızı yaptık. Arada kitabımızı okuduk. Buarada çoraplarım nasıl? karizma ama dimi, çok seviyorum bu tarz çorapları :)))))) Dün akşam ki filmim Bir Ayrılık/ İran filmi . Annem Mahsustan bloğunda Mart ayında bahsetmiş ve önermişti. Bende listeme eklemiştim. İzledim ve beğendim. Yalnız çeviri kötüydü. Altyazılısını da bulamadım. Yabancı filmleri türkçe dublajlı sevmiyorum. Kendi seslerinden izlemek, o duyguyu hissetmek daha başka bence. Bu sebeple tercihim altyazılı filmlerden yana. Konusu da isminen anlaşaşılacağı üzre ayrılan bir çift ve sonrasında gelişen sorunlar üzerine. Çocukların yaşadıkları insanın içini burkuyor......  Bugünün filmi ise Hansel&Gretel Cadı Avcıları filmi. İzle ve sil fantas

Kösem Sultan Oyunu, The Old Boy Filmi... vee ben.. :)

Resim
Hastalık bünyemde barınmaya devam ediyor ama beni yıldıramıyor. Kronik faranjitim olduğundan kuru öksrükle alerjim birleşince biraz rahatsızlık veriyor ama ayaktayım, yola devam :))))  Buarada kışlıkları kaldırırken örtüler arasında bulduğum peçvörk örtümü balkon masasına serdim ve yorgunluk kahvemi bu güzel masa örtüsü üzerinde içtim. :))   Cumartesi günki filmim uzun zamandır izlemek istediğim The Old Boy filmi idi. (Bu arada  My Name İs Khan filmini Kitap Cumhuriyeti blğunda görmüşüm notumda da yazıyordum) Film başta biraz karanlıktı ama ilerledikçe enteresanlaştı ve ilginçleşti. Konusu ve işleyişi güzeldi. Ama sonu çok üzücüydü. Hele bir baba için ne kötü bir itiraftı. Konusunu yazmıyorum izlemeyenler varsa diye... İzlemediyseniz izleyin derim. Bazen ağzımızdan çıkan, bizim için önemsiz olan kelimelerin, cümlelerin nelere mal olduğunu görüyorsunuz. Pazar günü de Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesinde yılın son oyunlarından biri olan Kösem Sultan oyununa gittik. Ak

Buluşma, günlük ve film...

Resim
Herkese iyi haftasonları. Güne hastalıklı olarak başlamak sıkıcı olsa da keyfim yerinde. :) Dün hafif nezle gibiydim ama akşama hafif ateş, burun akıntısı ve öksürük baş gösterdi. Sanırım bünyem ilaca susadı.... Bende ihtiyacını verip sabaha daha iyi uyandım. Perşembe günü Blogger Seda (burdan bloğuna ulaşabilirsiniz, bir tıkla) buluştuk. Enerjisi iyi biri bence. Uzunca sohbet edemedik ama kısa görüşmemiz bile iyi geldi. Çocuğuyla gelmişti ve erken kalkması gerekti. Allah nazarlardan saklasın çok tatlıydı kızı. Gelirken hediye olarak Atilla İlhan'ın kendi sesinden şiirler cdsi getirmişti. Ben çok severim şiir dinlemeyi; okumayı beceremediğimden. Burdan tekrar tekrar teşekkür ederim kendisine.  Bende hem kendisine hem kızına kitap ladım fakat Seda'ya aldığım kitabı okumuş kendisi, üzüldüm tabi ama bir sonraki buluşmamızda inşallah okumadığı bir kitap alıcam. :))) Bu arada geçen akşam gaza gelip kışlıkları kaldırıp yazlıkları çıkarttım ama tabi belimde ağrıdan koptu.

Unutma Bahçesi, ŞehiRomantiğinin Günlüğü ve Tepenin Ardı...

 Selamlar nasılsınız?  Yine haftayı bitirdik sayılır.  Bu haftaya ben 2 kitap bir film sığdırdım.  Unutma Bahçesi   kitabı harikaydı. Teşekkürler Lale Abla harika bir kitap hediyesiydi. Kelimeleri sever misiniz? Peki unutma enstitüsü kurulsa gitmek istermiydiniz. Yaşadığınız o anları hafızanızdan silmek ister misiniz? Daha fazla detay vermeyeceğim kitapla ilgili.  Güzel ve iyi yazılmış bir kitap okuyun derim.  Diğer kitabım sahaftan aldığım; Şehir Romantiğinin Günlüğü . Gezi anılarından oluşan kitabı da sevdim. Zaten yazarın kalemi kuvvetli bence. Filmimde Tepenin Ardı.  Lale Abla tavsiye etmişti. Bir gece de izledim ve düşündüm. Bu filmi de izleyin derim. Yeni kitaba başladım bile. :) Ana sayfa da hangi kitabı okuduğum var.  İyi geceler.