Kayıtlar

Mart, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Günlük.... Satır Arası....

Resim
Aslında yazacak gücüm yok inanın..... Haberler de izlediklerim, Twitter'da okuduklarım... böyle zamanlar da nedense kelimler düğümleniyor...  Hele hele şu en son çocuklara tecavüz, taciz olayları mahvetti beynimi diyebilirim. Ki inanıyorum ki bu yazıyı okuyanlarınız da "katılıyorum bizim de senden farkımız yok" diyordur.... Hele hele bir bakanın çıkıpta yaptığı açıklamalara ne demeli dilim varmıyor....... Ne olursa olsun, ister bir taciz ister bin taciz olsun.... önemli olan o çocuğun yaşadıkları, korkuları ve bundan sonra ki hayatı... Bunun hesabını kim verecek....................... ............................. .............................................. Uzun zamandır gündemden dolayı yazamıyorum ama baktım yine ara veriyorum, en azından dedim yazayım da içimde ki daralma biraz azalsın... İnanın korkudan çocukla bir yere çıkamıyoruz, hep yakın mesafe gidiyoruz gideceğimiz yere.. Bende evde fırsat buldukça kitaplara sarılıyorum, çok iyi gel

Erendiz Atasü üzerine....

Resim
 Geçen yıl Üsküdar Sahaf Festivalinden almıştım "Dağın Öteki Yüzü/ Erendiz Atasü" kitabını. Tamamen tesadüf eseri, kitabın arka kapak yazısını okumuş ve almıştım. Oysa ki okuyana kadar hiç bir yerde kitabını görmemiştim. Çevremden de ismini diyen olmadı. Oysa ki nasıl müthiş bir yaşanmışlık, birikim ve anlatımla dolu bir kadınmış... Ödülü bolcana hak etmiş kitapları  (naçizane) bence.... Ailesi özellikle annesi Ulu Önder Atatürk ile tanışmış, konuşmuş bir kişiymiş. Aynı zamanda o zamanlar Atatürk'ün öncülüğü ile yurtdışında okumuş gençlerimizden biriymiş. Nasıl güzel ve önemli bir anı değil mi? Ne çok isterdim Atatürk ile tanışmayı yada uzaktan da olsa görmeyi... Bu kitabı mutlaka ama mutlaka okuyun.... Kitabın başlangıcın da yazarımız sunuş bölümü hazırlamış ve orada bu kitabın nasıl ortaya çıktığının detayını anlatmış. Annesinin mektuplarından yola çıkarak, isimleri değiştirerek bir dönem kitabı yazmış. Kitapta, üç kuşak kadının yaşamından kesitlerle Cumhuriyet Ta

Ankara, Günlerden karanlık bir gün.....

Resim
Artık nasıl da mutluluklarımızı an'lık yaşar olduk...... Gülmek, sohbet etmek... Görüşürüz deyipte teröre kurban gitmek.... Dün yoğun bir gündü bizim için. Umay için alışverişe Brandium'a gittik, hadi dedik gitmişken biraz da dolaşalım. Derken akşamı buldu dönüşümüz... Sonra benim kafamda okuduğum enfes kitabın yorumunu bu sayfalara ayzmak vardı... Mutfaktaydım eşim " Ankara'da patlama olmuş" dediğinde... içim cız etti yine........ Şimdi hangi evin ocağının can'ı yandı acaba dedim? Ve birgün bizim başımıza da gelmeyeceği ne malum... Evet ölüm hak, hepimizin başına gelecek. Annem " gelin girmeyen ev olurmuş da ölüm girmeyen ev olmazmış" derdi... Ama böylesine haince bir ölüm çok acı...... Birde üstüne yayın yasağı olunca insan daha bir sinir oluyor.....  İkidir Ankara'da oluyor patlamalar, yarın öbürgün burda olmayacağı ne malum... Birde Doğu var içimizi yakan.... sanki iç savaştayız gibi görüntüler var hergün televizyonlar

Julie&Julia Filmi, Erendiz Atasü ye dair....

Resim
 Dün gece Umay uyuyunca önce kitap okuyayım dedim, sonra film bakayım derken... Sinema kanallarını gezdim. Aaaa birde baktım ki Merly Streep'in filmi var. Hem yeni de başlamış... Kaçırmak olmazdı bu güzel filmi. Gece gece nasıl iyi geldi anlatamam. Film Özeti İki gerçek hikayeden yola çıkan film, farklı zaman dilimlerinde yaşayan ve kendi zaman dilimlerinde benzer mücadeler vermiş olan iki kadının hikayesini merkez alıyor. Zaman ve mekan olarak ayrı olsalarda hayatları iç içe geçen bu iki kadın, bizlere tutku ve cesaretle herşeyin başarılabileceğini gösteriyor. Başrollerinde sinemanın yaşayan efsanelerinden Meryl Streep ve başarılı oyuncu Amy Adams'ın yer aldığı filmde komedi, dram, romantizm gibi farklı türler bir arada kullanılmış... Oyunculuğu harika bir kadın.... Bazı insanlar özeldir ya işte bu kadında o özel insanlardan. :) Filmin konusuna gelince; diplomat bir eşin karısıdır Julia. Ve birçok uğraş denedikten sonra kendini Fransız Mutfğı yemeklerine

Mim Cevaplama :)

Selam, Sevdoş ki bloğunu takip etmeyeniniz varsa linki için burdan bir tıktık http://sevdatoptas.blogspot.com.tr/  Mim soruları hazırlamış ve beni de Mim'lemiş. Ee cevaplamamak olmaz.... :)     1. En son okuyup etkilendiğiniz kitap Bir Şehri Yok Etmek/ Emine Uşaklıgil. Aslında romanlardan da var ama bu kitap ve bakış açısı, belgelerle yorumları beni çok etkiledi. Yaşadığımız şehri nasıl tek tek cadde, sokak, mahalle olarak yok ettiğimiz anlatan  harika bir inceleme kitabı...   2. En son izleyip keyif aldiginiz film Dün gece izlediğim ve çoook sevdiğim bir film oldu; julia and julie filmi. :)   3. En sevdiginiz blog  Çok var hangisini yazsam ki... En iyisi takip ettiklerimden anlarsınız ;)   4. Yapmaktan nefret ettiginiz ilk sey Toz almak.....   5. "Keske" dediginiz bir an  Bu tarz duygularımı yazmaktan pek hoşlanmıyorum o yüzden bana kalsın...     6. "Yapacagim" dediginiz idealiniz ( yada basardiginiz)  Çok var ideali

Nedim Gürsel, Doğum Günü ve yeni bir hafta....

Resim
Veee kızım artık 2 yaşında. Bir çocuğun, evladının büyüdüğüne tanık olmak o kadar muhteşem bir duyguymuş ki anlatamam. Ki evladı olanlar ve büyütenler daha iyi anlar beni sanırım ;) Bu sene küçük, çekirdek ailemle kutladık yaş gününü. Annneanne, babaanne, dede, amca, dayı, yenge, kuzenlerle pasta kestik. Sonrasında ufak tefek hazırlık yapmıştım, masayı da açtık, sohbet eşliğinde çay içtik. Çocuklar da ay ve hafta o kadar fark ediyor ki gelişimlerinde.... Örneğin bundan bir iki hafta öncesine göre Umay daha bir durağan. Bazı şeleri daha iyi anlıyor ve tepkisini ona göre veriyor. Yine dışarı çıkınca ipi koparılmış gibi koştıruyor ama kapalı ortamlar da daha bir fark ediyor hareketleri. Aslında ben bir ara da bebeğim ilgili yazı yazayım.  Bu ayın ilk kitabı da bitti. Yüzbaşının Oğlu/Nedim Gürsel  Arka kapak yazısına bakıp da aldanmayın sakın, çünkü yazar arakdaşının annesi ile yaşasığı aşkı ve cinselliği o kadar güzel aktarmış ki. Ki kitap daha çok yaşlı bir gaze

Mart Ayı, Selim İLeri, Nedim Gürsel, Satır Arası Günlük

Resim
 Hoşgeldin Mart.... Zamannın nasıl hızla ilerlediğinin bir kanıtı gibi, sankim baharmış gibi göz kırparak geldin bugün; yine de Hoşgeldin... Bu ay aynı zamanda kızımın doğduğu, bize merhaba dediği ay. O yüzden başımın üstünde yerin var Mart kıskanma hemen. ;) Espirisi bir tarafa bahara giriş yaptık bugün itibari ile. Evet her ne kadar " Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" diyerek doğruyu da söylemiş olsalar büyüklerimiz, eee mevsim yapacak yapacağını ama dimi.... Gerçi artık mevsimler de doğanın katledilişiyle beraber yapması gerekeni yapamıyorlar. ... Sonumuz hayr olsun demekten öteye gidemiyorum, ki bir de doğayı korumak için elimden ne geliyorsa yapmaya çalışıyorum. Bu sene kızımın doğum günün ufak, çekirdek ailemizle yapmaya karar verdik. Ananler, babaneler, amca dayı ve biz olarak. Nedense ruhen de gücüm yok bu sene.... Artık seneye de kısmet olursa, kreşe giderse orada arkadaşları ile kutlarız. :) Sanırım bu ufak geçirdiğim rahatsızlık, elimi kolum