Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yeni bir yıla girerken listem, hesaplaşmalarım...

Resim
Bir yıl daha biterken aklımda yeni listeler dönüp duruyor. Bu yıl biraz durağan geçti benim/izim için. Her şeyden öte annemin olmayışının birinci yılı idi.. hala aklımda, gönlümde bir sürü düşünce. kabullendim evet ama bazen inanın bazen olmuyor kabullenmem.... İçimde ki fırtına henüz dinmedi... hep bir damla gözyaşı bekliyor akmayı. Hala eski mahallemize, eski komşularımıza gidemiyorum. Telefonda bile konuşurken zor tutuyorum kendimi ve sonrası hep gözyaşı oluyor.... Şuan bunları yazarken bile.... Şöyle bir bu yılı düşünürsek; kızım kreşe başladı. Okul hayatı başladı bizim içinde . 📍Kendi bu yıl okuma hedefi 80 koymuştum ama 90'a yaklaştım neredeyse. Bunda Umay'ın akşamları erken yatması ve öğleden sonrası bana kalan zamanın olması etkili oldu. Daha çok okuyabiliyorum. Bir de bu sene okuma listeme baktığım da çok dağınık bir şekilde okumuşum. Özellikle beğendiğim kitapları aldım elbet ama D&R'a her girdiğim de bir iki tane alıp çıkmıştım. Yeni sene de

Müzik Uğruna Kitabı. Kitap kulübümüz Toplantısı...

Resim
Yeni yıla sayılı günler kala bu hafta pazartesi buluştuk Kitap Kulübümüz ile. Hem yılbaşı partisi gibi oldu hemde kitaptan konuştuk. Tabi kitaptan az buçuk konuşabildik, hediye çekilişi yaptık, kime ne çıkmış hediyelerimize baktık. Hazırladığımız sofrada hem yedik, hem güldük hem konuştuk. Yeni kitaplar, ne okusak vs derken ayrılma saati geldi. 3. sezona başlıyoruz kitap kulübü olarak. Çok keyifli geçiyor her bir toplantı.  Genel anlamda kitabı çok iyi bulduk. Okumadıysanız 2018 okuma listenize ekleyin, pişman olmazsanız. Hele kitap içinde geçen müzikleri de açık okurken, oh gel keyfim gel... Konusu da kendini piyona çalmaya adayan bir grup gencin yaşantısı, yaşadıkları, verdikleri mücadele, aile hayatları... Sizi sıkmadan öyle güzel yazmış ki yazar. Yazar aynı zaman da kendisi de piyano sanatçısı. Ayrıca Norveçli yazarlar iyi kitaplar yazıyor bence.  Uğur sağ olsun bir de yeni yıl pastası almış buluşma akşamına. Nasıl da güzel ama dimi? Tadıda çok güzeldi, lezzetli ve taze

Gölgesizler Hasan Ali Toptaş

Resim
İnanır mısınız bitmesin diye uyku öncesi ve yavaş yavaş okudum romanı. Yazarın tüm kitaplarını çok büyük bir ilgi ile okuyorum. Türkçe'ye ve Anadolu şivesine, halkına o kadar yatkın ve bilgili ki okurken bunu sizde romandan hissediyorsunuz. İlk "Uykuların Doğusu" ile tanıdım yazarı ve başda anlamadım kitabı. Kitap bitti ve roman sanki beynimde yaşıyordu... Sonra diğer kitapları geldi, okumadığım bir kaç kitabı kaldı. Heba kitabı da onlardan biri.... 1994 Yunus Nadi Roman Ödülü'nü almış bu kitap ve aynı isim ile sinemaya da uyarlanmış. Henüz filmini izlemedim izler miyim bilmiyorum... Öyle hemen kitap sonrası filmini izleyenlerden değilimdir.  Bu kitap ile var oluşu sorgulamış biraz da Hasan Ali Toptaş. Bir berber var ana tema da ve bir gün ruhu daralır çıkar, kendini yola vurur. Bir geçmiş de bir şimdi de geçer konular, o yüzden yer yer zorlasa da ana konu hep birbirine bağlıdır. Aynalar ve aynaya yansıyan yüzlerimiz ile ilgili tespitler çok iyiydi. Siz

Seni Tanıyabilir Miyim Mim'i?

Resim
Handan Ablanın dün ki blog  ( linke tıklayınız ) yazısı "Mim Cevaplama" idi. Bende uzun zamandır mim yapmıyordum, bahanem olsun yapayım dedim. 1-Kaç yaşındasın, mesleğin nedir? 37 Yaşındayım. Halkla İlişkiler mezunuyum. Uzun zaman önce çalışmayı bıraktım ve  genel bir deyimle ev hanımıyım :) 2-Nerede yaşıyorsun, en sevdiğin yerin fotoğrafını paylaşır mısın? Kadıköy'de oturuyoruz.   Bu fotoğraf Eylül ayıydı sanırım Uçurtma Festivali vardı Moda Sahil'de. Her ne kadar ertelenmiş ve haber verilmemiş olsa da bizde günü kendimiz sahilde, sıcacık bir hava da değerlendirmiş olduk. Kadıköy'ü genel olarak çok seviyorum. 3-Günlük hayatta seni mutlu eden şey nedir? Kişilik olarak mutlu biriyimdir zati. O yüzden sebepler aramam. Bir kuş sesi, o an dışarıdan gelen bir kahkaha, güne uyanmış olmak vs.. bunlar beni mutlu eden şeyler. Gün için de en büyük keyfim Türk Kahvesi ve filtre kahve içmektir. Hiç içmediysem geve muhakkak bir Türk Kahvesi içerim uyku

Fındık Kabuğu ve Güneş Bazen Mavi Doğar Kitabı...

Resim
Yazarın daha önce "çocuk Yasası " kitabını okumuş ve çok beğenmiştim. Özellikle kişi analizleri ve yorumları etkilemişti beni. Bu kitabı da o beklentiyle aldım... Ve yorumları okuduğumda yine yere göğe sığdıramıyorlardı. Şunu belirtmeliyim ki; başyapıt bir kitap değil ama kötü de değil. Polisiye ve kara kitapları seviyorsanız bunu da seversiniz. Filozaf bir fetüsün algısından yola çıkarak cinayeti işlemiş yazar. Kaynıyla ilişki yaşayan hamile bir kadının kocasını öldürme planı işliyor. Ara da Hamlet'e de göndermeler var... Okudum ve bitti benim için. 📖📖📖📖📖📖📖🔖🔖🔖🔖🔖🔖🔖 131 sayfa kitap ama o kadar dolu ki siz ihtiyacınız olan cümleleri bir bir alıyorsunuz ve içinizde hissediyorsunuz. Rengin Sakaoğlu röportajını Ayşe Arman yazısın da okumuş ve etkilenmiştim. (Bakınız tıktık )    Hep derim artık sizde ezberlemişsinizdir bu cümleyi benden duymaktan; ruhumuzu da beslemek gerekir. Evren bir enerji ve denge önemli.  Kitap da bir çok öğretiyi

Ev Hali...

Resim
Çok şükür ki bu haftaya iyi başladık.🙏 Hafta sonu Bulut'u veterinere götürdü eşim ve doktor gayet iyiye gittiğini söylemiş. İçimiz rahatladı. Öyle geldiği gibi işemiyor en azından. Ara da kaçırıyor ama devamlı takipteyiz. Evde yıkadığım çamaşırın haddi hesabı yok. Artık daral geldi falan oldum bir ara siz düşünün.😵 İyi ki balkonumuz var ve kapalı. Bu hastalık sürecinde balkonda kaldı ve orayı temizlemek daha kolaydı. Artık burnumda devamlı bir çamaşır suyu kokusu ile dolaşıyorum birde idrar arama kokusu ile..... Gerçekten de çok zormuş evde başka bir canlı beslemek. Ara ara sinirlerim yıpransa da, şöyle bir yüzümüze bakınca "ayyy Bulut ne kadar tatlısın" deyip sevmeye başlıyoruz, gerisini unutuyorum ondan sonra da.... Cumartesi Star Wars filmine gittik. Artık duymayan kalmamıştır sanırım eşim fanatik hayranı. Artık her sene ritüel gibi tüm seriyi izleye izleye bende fanatiği oldum diycem ama yok öyle değil. İçinde ki mantık ve farkındalığı kavrayınca hayran

Frida Kahlo ve Neruda'nın Postacısı Kitapları Hk...

Resim
Aslında hep bildiğimiz bir hikaye gibi ama daha fazlası var Frida Kahlo'da. Acısına, imkansızlığına ve geçirdiği operasyonlara rağmen "güçlü kadın, özgür kadın ve ne istediğini bilen kadın; Frida" Aşkını korkusuzca, hayatı tüm çıplaklığı ile yaşayan kadın Frida. Bu kitapta da yazar tüm yaşam hikayesini yazmış, araya da günlüğünden eklentiler yaparak. Son sayfasına da fotoğraflar eklemiş. Daha önce Penolepe Cruz'un oynadığı filmini izlemiştim ve netten okumuştum hayat hikayesini. Bu kitap ile tümünü okumuş oldum. Tabi Diego gerçeği de var değil mi? Yer yer sinir olsam da eğer kadın bunu kabul etmişse yapacak bir şey yok. Tek zaafı aşkıymış Frida'nın düşününce. Burdan bakınca kötü bir ilişki gibi gözükse de onların yaşadığı bir aşktı... Tabi o şartlar da bir sürü tedavi süreci, hayatta kalma mücadelesi.. vs.. ne kadar zormuş. Yine de Frida'nın hayata tutunması, yaşamı sevmesi ve güçlü, dik duruşu takdir edilecek bir şey. Herkese

Ev Hali....

Resim
Bu hafta sonu dinlenelim dışarı çıkmayalım diye düşünürken, sabah Bulut'ta bir gariplik fark ettik. Özellikle arka ayaklarını zor yürütüyor ve nerde kaldıysa orada kaskatı duruyordu. Sanki içini doldurmuşsun gibiydi. Yalnız gözleri hareket ediyordu. Yemek yemiyor, su içmiyordu. Sonra tuvaletini de yapmamıştı. Merter devamlı gittiğimiz veterinere götürdü. Meğersek idrar kesesi kristalleşmiş ve neredeyse çatlama noktasına gelmiş. Fark etmeseydiniz patlardı demiş. Tabi şöyle bir şey de var; Bulut çok az hareket ettiği için ve bizim de ilk kedi bakma deneyimimiz olduğu için fark etmeyebilirdik de...🐈🙀 Genelde yanlış beslenmeden dolayı olurmuş ve zamanla belli olurmuş. Bizden önce başlamış. Ordan ultrason ve benzeri tedavileri uygulayan Kızıltoprak'da başka bir veterinere götürdük. Ultrasonla baktılar ve iyi huylu bir kedi olduğundan anestezi yapmadan sonda takıp iğne ile 3-4 tüp kanlı idrarını boşaltmışlar. Bide iğne vurmuşlar. Antibiyotiğe başladık. Yalnız şöyle bir

Fazıl Say Akılla Bir Konuşmam Oldu...

Resim
            Oldum olası çok severim klasik müziği, hatta evde annem " sen acaba kime çektin derdi?" bunu demesinde ki sebepte; müzik anlayışım, yerde yemek yemeği sevmeyişim, illa sofra düzeni olsun isteyişim. Neyse konuyu dağıtmayayım. Fazıl Say ve Kerem Görsev'i de besteleri ve bestelerine verdikleri isimler sebebi ile çok seviyorum. Hayatta duruşu belli kişiler... Bu kitabında da Fazıl Say daha çok yaşam felsefesini, gençlere yaşadığı tecrübeleri ve kelimler üzerinden dünya görüşünü yazmış. “Akılla bir konuşmam oldu”dan bir bölüm:  İnsan iyi hissederse iyi yaşar. “İyi” ile sarmalandığında iyi şeyler üretir. İyi hissetmeyi, iyiye inanırsa bulur. “İyi”yi kimi insan Tanrı’da bulur, kimisi meleklerde. Kimisi çiçeklerde, kimisi ağaçlarda. Kimisi aşkta, kimisi sevgilide, kimisi çocuklarda, kimisi müzikte, kimisi fizikte. İyiden aldığımız güç ile ğyaşarız. İyinin dokunduğu yerden filizleniriz. İyiden aldığımız güç ile yaptıklarımız “umut” olu

Hüsnü Arkan ve Günce...

Resim
 Pazar günü hava mis gibiydi mis... Bizde değerlendirelim ve parka gidelim dedik. Uzun zamandır da Yoğurtçu Parkına gitmemiştik. Böyle parklar çok keyifli oluyor hem çocuklar iin hemde bizler için. Bizim favorimiz ya Özgürlük Parkı ya da Göztepe Parkı. Ama iyi ki o gün gitmişiz Yoğurtçu Parkına. Umay için de çok iyi oluyor.  Scotır'ını da aldık. Koştu, oynadı, sallandı, yürüdü derken vakit nasıl geçti bilmiyorum. Pazar günü keyifliydi ve pazartesi gününe iyi bir başlangıç oldu bizim için. :)  Ağaçların bize sunduğu manzara ise şahane idi tek kelime ile. Her renk yaprak, yerde ağaçta... ve gözümüzde.... Dün akşam başladım ve bitti... Hüsnü Arkan/ Gülhisarlı Terziler kitabı. Bir kasaba hikayesi kitap. Baş kahramanımızın Ayhan Demirin etrafında geçiyor zaman. Ama en çok sizi etkileyende terzi ustası oluyor çünkü bu terzi ustası okuma aşığı ve çırağına da aşılıyor. Biraz mutsuz hayatlar kitapta anlatılanlar. Ama sizi de mutsuz etmiyor. “İnsanlar acılarını gülümseyer

Sahilde Kafka Haruki Murakami

Resim
Yazar ile bundan bi 6 sene evvel Yaban Koyununun İzinde kitabı ile tanışmıştım. Kitap kulübümüz vardı ve her ay birimizin seçtiği bir kitabı okuyorduk. Başta anlayamadım kitabı; nasıl yani , ne oldu, neden böyle bitti... falan demiştim kitap için. Sonraki günler de ise inanın hemen hemen birçok şeyi anlıyor ve yerine oturuyordu roman kafamda. İşte dedim yazarın iyi olması burada yatıyor bence. İyi bir okuyucu kitlesine sahip. Yalnız Murakami ince bir çizgide bir yazar bana göre. Ya seviyorsunuz ya da sevmiyorsunuz, sıkıcı gelebiliyor bazen  size yazarın yazım dili. Ama içeriği çok iyi yazarlardan. Enteresan bir yazar ama. Sanki takıntıları varmış gibi geliyor kitaplarını okuduğumda. Sizi rahatsız etmeyen ama hissedebildiğiniz. Ödülleri bol oluyor kitaplarının ve her yeni çıkan kitabı çok satanlar listesinde yer alıyor.  Çünkü bir çok şeyden bahsedebiliyor, birbirine bağlayabiliyor kurgusunu. Sahilde Kafka kitabını E-Kitap olarak okudum, hatta diğer kitaplarını da E-Kitap ol

Yaşamak Yu Hua Ve Günce...

Resim
Bizim evde en çok uyuyan uykucu Bulut.🐈😊 Paso uyuyor, arada bir koridorda tur atıyor sonra geliyor hop yine uyuyor... Sanki taş taşımış... Lakinnnn sabahları ve okul dönüşleri Umay evde olduğunda üç dört tur spor yapmışlığı oluyor canım hakkını yemeyeyim.😂 Resmen kuytu köşelere kaçıyor, o kaçtıkça Umay'da "anne bak Bulut benimle oyun oynuyor" diye sevinerek dolaşıyor ortalıkta. Sabahları muhakkak günaydın öpücüğü veriyor Bulut Bey'e. Bana da " anne sende öpsene" diyor ama ben henüz onun kadar derinden öpemiyorum. Zamanla ... Şimdilik iyi gidiyor kedi ile yaşamımız, alıştık bayağı. Pazartesi Kadıköy'e indim, kitap kulübü Aralık Ayı okuma kitabımızı almaya. Anladığım kadarı ile kitabın sessiz bir okur kitlesi var. Hangi kitapevine sorsam yok, baskıda da gözükmüyor diyorlar. Gelen tükeniyormuş. Hangi kitap derseniz Müzik Uğruna kitabı. Neyse efenim son bir tane kalmıştı İmge Kitapevi'nden aldım. İşlerimi halledip, bir çay içip kalktı

Sahaf Festivali, Hayata Dair ve Avokado Bahçesi...

Resim
Aslında yazmak istediğim çok şey birikti ama masa üstü bilgisayarımız arızalanınca kaldı. Birde nedense ne tabletten ne de akıllı telefonumdan bloğa yazı yazamıyorum. Hele yorumlara hiç cevap kabul etmiyor. Nedendir bir türlü anlamadım. Yeni sayfa düzenine geçtim acaba dedim bu düzende mi yok? onu da anlamadım... Sadece Google+'dan yeni yazıları görüp okuyabiliyorum.... Tabi ara ara sinir oluyorum. Çünkü cep telefonu hep yakınımda oluyor ve oradan yorum yazmak daha kolay. Kendi yazımı yazacağım zaman masa üstü bilgisayarı kullanıyorum birde fotoğraf eklemek için. Tabletten istediğim gibi fotoğraf yüklenmiyor... HaydarPaşa Garı'n da Sahaf Festivali vardı. Ama gitmedim. Çünkü artık buralarda da ikinci el kitapları resmen yeni kitap fiyatına satılıyor.  Ve bazıları çok yıpranmış.... Tamam bazı klasik kitapların eski baskıları pahalı oluyor eyvallah ama bir çok kitap da ve ikinci eller de ederinden pahalıya satılıyor. O yüzden artık sahaf festivallerine gitmiyorum. Geç

İza'nın Şarkısı - Magda Szoba

Resim
Kasım ayı kitabımız İza'nın Şarkısı - Magda Szoba idi. Daha önce Kapı kitabını okumuş ve çok beğenmiştim. Özellikle kurgu ve olayların içeriği, aktarımı etkilemişti. Bu kitapta baştan söyleyeyim ağlayabilirsiniz. Zaten içim doluydu... birde anne kız, baba kız, aile yaşantısı, yaşlılık ile ilgili olunca kitap okurken çok çok çok ağladım.... Lütfen bu kitabı OKUYUN ve OKUTUNUZ efenim kategorisinde bir kitap. Bakmayın siz benim ağladığıma... Yazarın yazım kalitesini tartışmaya bile değmez... Özellikle Macar Edebiyatını sevdiren kadın Magda S. Ben en çok İza'ya kızandım, anneye kızanlar çoğunlukluktaydı. Konusuna gelince; İza iyilik yapmayı seven, hayatını zorluklarla geçiren ama birbirine bağlı bir anne babaya sahiptir. Tek eskik anne babada şefkat yoktur. Çevrelerine çok ilgili, şefkat gösteren anne baba kızlarından bunu esirgemişlerdir. İza ise ayakları üstünde durmasını bilen, küçüklüğünden beri ne istediğini bilen hatta ailesi ile ilgili kararları

Kabuk/ Zeynep Kaçar kitabı...

Resim
Uzun zaman önce almış ama bi türlü okumaya elim gitmeyen bir kitaptı "Kabuk/Zeynep Kaçar". İnsatagram'da bolcana yorumları dönmüştü. Ama en çok neyi sevmiyorum biliyor musunuz? Kendi yorumlarından çok kitabın özetini veriyorlar ya hani... işte buna gıcık oluyorum. Sonuçta biz okumayanlar için hiç de iyi olmuyor. O yüzden kitabı okuduktan sonra bakıyorum yorumlara, hoş çoğu kişi dediğim gibi kendi yapmıyor yorumu; kopyala-yapıştır. Elbet içlerinde ayrı tuttuğum, yorumlarına güvendiğim kişilerin bloglarına, sosyal medya hesaplarına bakıyorum onlar ayrı.  Kitap çok enteresandı, sanki üç kadın oturmuş masaya ve başlamış anlatmaya... Tabi bunda yazarın tiyatrocu kimliği de etkili diye düşünüyorum. 3 kuşak kadın düşünün ve bu kadınların yaşamları hiç de kolay olmasın. Beni en çok etkileyense duyguların ifade edilişi, bu kadar mı gerçekçi bizden biri gibi satırlar... Konusu itibari ile kolay okunan bir kitap değildi, başlarda karıştırdım. Daha doğrusu konusu değil de

Stranger Things Dizisi...

Resim
Stranger Things dizisi 2.sezonunu yayınlasa da , dün akşam 1.sezona başladım ben. Fantastik ve bilim kurgu filmlerini ve dizilerini çok seviyorum, büyük bir ilgi ile izliyorum. Dün gece iki bölüm izledim. Özellikle çocuk oyunculara bayıldım. O nasıl bir rol yapmadır yahu. Bakalım ilerleyen bölümler nasıldır? İzleyeniniz var mıdır bilmiyorum ama izlemiyseniz bir göz atın derim., Dizi aynı zamanda 1980'lerin bilim kurgu ve korku klasiklerine yapılan bu nostaljik gönderme, En İyi Drama dahil 18 dalda Emmy adayı olmuş.  Netflix dizilerinin çok iyi olduğu söyleniyor, bende eşim sayesinde öğreniyorum. Yazarken düşündüm de "eşim olmasa ne yapacakmışım " hissettim kendimi😕😁😳😬😊 tüm bu emojileri hissederek yazıyorum :) Şaka bir yana benim gibi bilgisayardan az anlıyorsanız anlayan birinin yanınız da olması iyi oluyor.  Burdan bir selam çakayım beyime de dimi :))))) Öyle işte. Bugün babam geldi. Cuma günü annemin 1.yılı ............  Sözlerle anlatamayacağım du

Günlük; İki Film Bir Kitap; Romantika

Resim
Hafta sonu tembellik yapınca birçok şey bugüne kaldı. Tabi bunların başında üç sepet ütü 😬 Sabahtan kahvaltı faslını bitirip daldım evin içine.... Artık Umay'da kendi başına oynuyor yada televizyona bakıyor işim bitene kadar. Beni durdurmadığı için daha çabuk bitiyor işim. Sonra bir baktım okul saati gelmiş. Onu okula bıraktım, eve gelir gelmez de çayı attım ocağa, biber dolmalarımı da doldurdum, akşama pişecekler... Bende o ara oturdum bilgisayarın başına.. önce sizin yazdıklarınızı okudum, şimdi sıra bende :)))) Geçen hafta arakadaşlarla "Ayla" filmini izledik. Çok beğenerek izledim/k. Türk Yapımı olarak çekimler vs iyiydi... Biraz ağladık tabi ama öyle anlatıldığı kadarda çoooook ağlamıyorsunuz yahu... Tabi konusunun gerçek bir hikayeden alınması, savaş görüntüleri ve o bomba sesleri çok etkiliyor duygularınızı....  Cumartesi Yol Ayrımı filmine gidelim diye çıktık evden, kendimizi DOĞU EKSPRESİNDE  CİNAYET filminde bulduk. Johnny Deep' hayranım