Kayıtlar

Ocak, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Uçurtma Müzesi, Aziz Mahmud Hüdayi Hz. Ziyaret...

Resim
Selamlar. Dün hava güzel olunca, kahvaltıdan sonra "ne yapsek acep" derken aklıma Uçurtma Müzesi'ne gitmek geldi. Uzun zamandır aklımdaydı. Zamanın birinde gazete de yazısını görmüştüm ve telefonuma gidilip-görülecek yerler listeme eklemiştim. sitenin adresi için tıktık-Uçurtma Müzesi Sitesi  1986 yılından itibaren Mehmet Naci Aköz tarafından toplanan Uçurtmalar ve sonrası ilavelerle Türkiye'nin ilk Uçurtma Müzesi imiş. Giriş ücretsiz, sadece çocuklarla etkinliğe gittiğinizde randevu alırsanız iyi oluyor. Birde çocukların yaptığı uçurtmanın malzeme parasını alıyorlar. O da 18 TL, sonunda da katılım belgesi veriyorlar çocuklarımıza. Umay çok keyif aldı hala anlatıp duruyor. Çocukken çok severdim ama öyle çok uçurtma uçurmuşluğum yoktur. Geçen sene biraz sahilde uçurduk, bu sene Umay ile daha bir keyifli olacak hissediyorum. :) Özellikle Çin ve Kore uçurtmalarını çok beğendim. Sanırım bunda o ülkelerin yaptı

Ev Hali, İnsanın Anlam Arayışı Kitabı...

Resim
Selam. uzun zamandır uğrayamadım ne size ne kendi sayfama. Bilgisayarın ana ekran kartı bozulmuştu. Telefonumdan da nedendir bilmiyorum ne yorum yazabiliyorum, ne cevaplayabiliyorum ne de yazı yazabiliyorum. Tablet de sanırım işime gelmedi...... 😐 Bugün kavuştuk ama :) önce yorumları cevapladım, son yazıları okudum ve sıra kendi sayfama geldi. Ursula K. Leguin vefat etti..... Kalemi ve ufku, öngörüsü büyük insanları kaybedince çok üzülüyorum, daha uzun yaşasınlar istiyorum. Yazarı Mülksüzler kitabı ile tanıdım. Bence çooook iyi bir kitaptı. Her ne kadar fantastik, biraz da hayal gücü yüksek gibi görünse de; kendi dünyamıza ve ileriye uyarladığımızda çok da yabancı değil yazılanlar. Ruhun Şad olsun güzel insan. 🙏 Kafayı ters çevirip yatan var bu evde.😵😺 Devamlı uyuyor, eğer kalabalıksa ev kendine sessiz yer arıyor. Utanmasa siz gidin beni sessizliğimle bırakın diyecek.... O kadar alıştık ki artık. Miyavlama sesinden ne demek istediğini anlar hale geldik. Eğer tuvaleti

Ev Hali, İlber Ortaylı ve Nermin Yıldırım Kitapları....

Resim
Sabahları yedi buçuk sekiz gibi güne başlayan bir ponçik var evde😊 Bizim gibi gece oturanlar için biraz erken bir saat oluyor ama aslında en sağlıksını Umay yapıyor. Akşam en geç dokuz gibi yatırınca ki çoğunlukla 8-8:30 gibi yatırdığımızdan ve deliksiz uyuduğundan sabah da epey bir dinç kalkmış oluyor. Yalnız sorun şu ki bana göre sorun kalkar kalkmaz oyun oynamak istiyor. Biri bana desin; çocuklar bu kadar enerjiyi nereden buluyor? bana da getirin o enerjiden... Kızım diyorum bi kendime geleyim bi dur...yooookkkk, piknik yapacakmışız. Fotoğrafda görünen piknik malzemelerinin yarısı devamı fotoğraf sonrasında. 😀😮 Babası uyanınca beni bırakıyor bu sefer onunla oynuyor, en büyük keyfi babası ile PlayStation oynamak. Bende onlar oynarken biraz ev toplamaca sonrası ver elini kitap okuma. Elimde ki kitapları bir an önce bitirip yeni kitaplar için can atıyorum resmen. Çünkü evde bekleyen kitaplar neredeyse iki senelik. Bu sene kız kreşe başlayınca ve uyku saatleri düzene girince

Bayan Ming'in Hiç Olmayan On Çocuğu Kitabı....

Resim
Selam. Bu kitabı çok gördüm, özellikle de kapak tasarımı çok ilgimi çekmişti. Şöyle bir nette gezindim; Lale Abla, Şebnem( Oytun'lu Hayat) seneler evvel okumuşlar bile. Nasıl gözümden kaçmış bilemedim.😲😊 Kobo sayfamda dolaşırken denk geldim şöyle bir baktım kısacık bir kitaptı. E-Kitap olarak alayım dedim. Sonra oturduğum yerde bi başladım yarım saatte bitti.  Sayfa sayısı olarak da 72 sayfa, anlatım dili deseniz sizi alıp götürüyor. Seviyorum böyle yalın, kısa ve öz çok şey anlatan kitapları. Altı çizili çok cümlem oldu hatta okurken kafa salladığım. Konusuna gelince Çin'de yaşayan Bayan Ming tuvaletçilik yapmaktadır. kadınlar tuvaleti terine erkekler tuvaletini tercih etmiştir. İş gereği bir Fransı İş Adamı otele gelir ve tuvalet önü sohbetleri başlaradamın cüzdanından yeğenlerinin fotoğraflarını düşürmesi ile başlar.... ............................................. ..... Bir top gibi havaya fırladım.” “Ya şoför?” “Kaçmaya çalıştı. Daha il

Güvercin Bekçileri, Ev Hali, Filmler....

Resim
Ve on beş tatil bizim evde de başladı. Ma aile evdeyiz. Biraz dinlenme biraz gezme planlarımız var, ne kadarı olur bilemem. Hava şartları da önemli. Cuma günü Gelişim Raporunu aldığımızda karı koca pek bi mutluyduk. İLk kez kızımız karne alıyordu. Tabi Umay henüz bunların hiçbirinin farkında değil. 15 gün okula gitmeyeceğini söylediğimde bile yüzüme eblek eblek baktı, " yani" demek ister gibiydi😁 Dün akşam "Çavdar Tarlasında Asi Rebel İn The Rye"filmini izledik. Özetine gelirsek; Film,   dünya edebiyatının baş yapıtlarından olan 'Çavdar Tarlasındaki Çocuklar" romanının yazarı J.D. Salinger'in hayatını konu ediyor. Yazarın hem kariyeri, hem gençlik yılları hem de kendisine ağır bir travma yaşatan İkinci Dünya Savaşı sırasında cephede verdiği mücadele anlatılıyor.  J.D.Salinger'in yaşama bakışını filme ismini veren Çavdar Tarlasında Çocuklar'dan da anladığımız kadarı ile çok fazla realist bir yazar. Ve kişilik olarak da gelgitl

Ev Hali, Uygulamalar ve Aile Arasında Filmi...

Resim
Bu sabah hava ne güzel değil mi? Çok severim böyle havaları; puslu,soğuk ve kapalı. Bir yanım depresif benim ondan sanırım.👧 Elbet çalışırken zor bir hava şartları bu havalar. Sabah soğukta sıcacık evden çıkıp işe gitmek. Biliyor musunuz bunu da özledim çok. Çalışmak çok güzel bir şey ve darısı bana diyip günün olumlamasını da yapayım.🙏  Dün kız babaannesindeydi. Bir tane de sinema biletimiz vardı. Merter'e dedim kalk sinemaya gidelim, Aile Arasında filmi sinemadan kalkmadan izleyelim dedik ve iyi ki de sinema da izlemişiz.( amma çok sinema kelimesi kullanmışım)  Çok güldük ve keyifle izledik. Bir de gece matinelerini çok seviyorum. İmkan olsa hep gece son matineye gitmek isterdim. Dün de böyle bitti. Bu günde yazımı yazdıktan sonra dağ gibi olan ütüyü bitirme zamanı 😳😵 Sonra da vakit oldukça yeni başladığım Güvercin Bekçileri kitabımı okuyacağım. Aslında bu kitaba AbumRabum kitabından sonra başlamam iyi oldu çünkü konular birbirine paralel ve şuan okuduklarım yabancı

Hayata Dair.... Buket Aşçı..

Resim
Geçtiğimiz hafta Twitter'da gördüm erken gelen vefat haberini Sevgili Buket Aşçı Gürel'in... Hiç yüz yüze tanışmadım, yazılarından ve sıkı sıkaya takip ettiğim Vatan Kitap Eki'nde ki yazılarından biliyorum. Seviyeli ve iyi anlatımı, tavsiyeleri... çok iyiydi. Ama en çok organ bağışı ile ilgili sıkıntılarını hatırlıyorum,  verdiği mücadeleyi... O zamandan beri yakınlarıma, en çok da eşime söylediğim bir şey var ki... eğer sizden önce ölürsem ve organlarım sağlamsa" bağışlayın lütfen" başka bir Can'a umut, yaşam olsun... Ölümün yaşı olmuyormuş, her haneye düşen vefat haberi hep erken oluyormuş.... Ruhu şad olsun, ışıklar için de uyusun Sevgili Buket Hn. Bu sayısını okurken gazete eki-inin garip oldum, yazı alanı boştu, onun yerine tanıdıkları, dostları kısa kısa yazmışlardı.  Hep imrenmişimdir kendisine daha doğrusu işinin sevdiği bir iş olması ve kitaplar oluşu.... gerçekten de kitapsız bir gün düşünemiyorum ve okumdan duramıyorum... O

Ev Hali, AbumRabum İskender Pala Kitabı.

Resim
Bir haftayı da geri de bıraktık. Havaların bir açık bir kapalı olması ruh halimi de etkiliyor. Ara ara depresif olabiliyorum. Hafta sonu Açık Öğretim sınavları vardı. bakalım bu sınavdan geçebilicem mi? Vallahi bir daha İşletme mişletme seçmem. Ben sözelciyim kardeşim desem de iş alanlarının aradığı şartlardan dolayı bu bölümü bitirmeye çalışıyorum. Uzuuun  bir ara vermiştim ve bu sene tekrar kaydımı yeniletme gafletinde bulundum. Hem iyi oldu hem sıkıcı benim için.😳😵 Bu hafta Toprak Cem bizde kaldı ve bizim kız da bir mutluydu anlatamam.Tabi bizdeeeee, halasının bir tanecik kuzusu bu yakışıklı. Dün yattığımızda yatak öncesi biraz sohbet oluyor tabi. Daha çok iki kuzen arasında kikirdeşmeler, birbirlerine sataşmalar sonrası bana seslenmeler 😁  Sonrasında Toprak Cem dedi ki; Hala biliyor musun? Ben evimi çok özlüyorum ve eve giderken daha apartman kapısındayken de sizi özlüyorum.... Ah çocuk bilsen aynı duygular bizde de... Bende ona " iyi ki varsın halacım ve bizde sen

Acı Çikolata, Young Sheldon ve The Crown...

Resim
Bu kitabı o kadar çok duymuştum ki... Nedense okumam anca bu haftaya kaldı. Hatta Kobo'da indirimde görünce alayım E-Kitap olarak okuyayım dedim. Ne iyi ettim okuyarak anlatamam. Benim gibi hala okumadıysanız efenim, daha fazla geç kalmadan okuyun. O kadar iyi bir kitaptı. Yazarın daha önce" Lüpita Ütü Yapmayı Seviyordu " kitabını okumuş ve anlatımını sevmiştim. Acı Çikolata'da Büyülü Gerçeklik tarzını kullanmış.  Romanda gerçek ve fantastik öğelerin bir arada kullanılıp, doğal bir şekilde bir araya getirilerek, okuyucuyu bu büyülü unsurlara şaşırtmadan, aktarılmasıdır. Örneğin; metinde iki kişi sohbet ederken bir bakmışsınız esen kuvvetli bir rüzgar kişilerden birini havalandırıp uçurur götürür. Bu sahne normal bir olaymış gibi metin buradan devam eder. Ve yazar bunu o kadar iyi yazmış ki. Ah Tita dedim okurken seni hiç unutmayacağım. Annesi ile ilişkisi verdiği mücadele, gelenekler, savaş.. onca sıkıntı içinde yine de boğaz derdi... bide üstüne annesini

Tütüncü Çırağı / Robert Seethaler

Resim
Bu kitap Ocak ayı kitap kulübümüzün kitabı.  Daha önce de Yaşamak kitabını okumuştum aynı yayınevinin. Bence Jaguar Kitap Yayınevi sahibi de iyi bir okur. İnternette biraz bakındığımda yayınevinin çevirdiği kitaplar bayağı iyi. Bir ara diğer kitaplara da bakacağım. Kitaba dönecek olursak; hem bir dönem hem günümüz kitabı gibi. Yalın, sade bir anlatımla o kadar çok duyguyu anlatmış ki yazar. Ana kahramanımız Franz'ın çalışmak için annesinin tanıdığı olan Tütüncü adamın yanında başlayan çıraklığı, savaş dönemi ve Hitler'in insanlar üzerinde bıraktığı tahrip, yokluk sizi daraltman anlatılmış. Birde Dr. Freud ile arkadaşlığı ve duygu anımları var ki, okurken sayfalar bir bakmışsınız bitmiş gitmiş. Yazar kitabın konusunda olan derdini öyle iyi aktarmış ki... Aslında bir dönem kitabı Tütüncü Çırağı. İçinde aşk, acı, anne-oğul arasında ki mektuplaşma var ki... o mektup diyolagları içinize işliyor. Daha fazla kitabı aktarmayayım ve kitaba bir b

Füreya Koral Sergisi...

Resim
 Bundan belki de on veya on beş yıl önce Ayşe Kulin'in kaleminden Füreya'nın hayatını okumuştum. Çok etkilenmiştim. Köklü bir ailenin kızı , hayatlarında ihtişam, keyif de olmuş; acılar da vuku bulmuştu. Ve yapmış olduğu evlilik, ayrılmak istemesi, hastalığı ve verdiği mücadele; belirli bir yaşdan sonra da, o dönemi düşünürsek teyzesinin desteği ile seramik sanatına başlaması.... vermiş olduğu öenmli eserler, sergiler.... hayatına o kadar çok şey sığdırmış ki bu kadın.... hayran olmamak elde değil. Akaretler de Seramik Sanatçısı Füreya Koral'ın en kapsamlı retrospektif sergisini Kale Grubu 18 Ocak tarihine kadar açmışlar. Tabi eserlerinde çok etkilendiği kuşlar, kuş evleri ve kapılar ön planda. Daha sonra da seramik tabak içine çizdiği balık figürleri, duvar seramikleri ve sehpalar ön palana çıkmış. Daha sonra da Anadolu ve Mezopatamya'dan, Kızılderililer'den etkilenerek motiflerine bu desenleri de eklemiş. Daha vakit var, uygun olursanız sergiyi gezin...