Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Biten Kitaplar....

Resim
Selam. Nabersiniz? Bizim bu hafta epey yoğun geçiyor.... Hatta sonraki haftalar da öyle olacak sanırım. Bu arada okumalara devam tabi. Elimde ki dört kitaptan üçünü bitirdim. Bi kaldı Proust 😬 Bunlardan biri okuma gurubu olarak okuduğumuz "ÇANLAR KİMİN ÇALIYOR/ ERNEST HEMİNGWAY"  ( Bu arada Macera Kitabım Özlem kulaklarını çınlattım. Kendisinin en sevdiği yazarlardandı 😉) Daha önce hikaye kitaplarını okumuştum. Anlatım dili biraz yavan geliyor ama bana öyle geliyor. Romanlarını da okumayı istiyordum ve bu kitap ile başlamış oldum. Aslında konusu itibari ile ara ara içim çekildi hele bir savaş sahnesi vardı ki... tabi burda yazmayayım okumayanlar için hoş olmaz. İç savaşı anlatıyor ve gazeteliğinin izlerini fazlasıyla görüyoruz. Elbet edebi tarafını tartışmak bana düşmez. Ben sadece kendi adıma hissettiklerimi yazıyorum okurken. Ve bu kitapda konu her ne kadar gerçek, acımasız ols da yazarken bazı detaylar uzamış bazıları ise geride kalmıştı...... Örneğin

Biraz Benden..biraz biten kitaplardan....

Resim
Dönem dönem içime iyi gelecek kitaplar arıyor ruhum. Bunda sanıyorum ki evde olmamın da sebebi var. Çünkü çalışmayı daha çok seviyorum,  beni motive ediyor. Yalnız şöyle bir ironi de var evde olmaya da alıştım. Bu ikilemden dolayı da ara ara ruhum daralıyor. Bazen kendimi işe yaramaz gibi hissediyorum,  nasıl anlatsam bilemiyorum bu duygumu. Sanki çok gezmemem, çok almamam gerekiyormuş gibi hissediyorum. Sonra bir dönem geliyor bu duygum gidiyor. İşte böyle bir dönemde daha önce çok gördüğüm,  lakin mesafeli durduğum "SAKİN/ EGE SOLEY" kitabı yine karşıma çıktı. İçini biraz karıştırdım ve almaya karar verdim. Aslında tüm yollar biraz sakinlik, biraz dinginlik, biraz yavaşlamaya çıkıyor. Bunu ister meditasyon ile yapın, ister yoga, isterseniz namaz kılarak.... Enerji, dua ve iç sesimizi dinlemek aslında ruh-beden-zihin üçlüsü için önemli. Bunları biliyor olsam da ara ara okumak iyi geliyor. 🕐 🕐 🕐 🕐 Koşmayı bıraktığımız gün, vardığımız gün. Aramayı bıraktığımız gü

İlber Ortaylı ile Max Frisch.....

Resim
Keşke daha çok televizyona çıksa da konuşsa,  anlatsa dediğim kişilerden biri Sn.İlber Ortaylı. Daha önce "Atatürk" ü anlattığı kitabı okumuştum. Bu kitabını da arkadaşımdan aldım. Bir çırpıda okunan kitaplardan. Gerçekten de engin bir bilgi birikimine, yaşanmışlığa sahip biri. Okurken resmen sesi, gülüşü kulaklarım da, beynimin içinde canlandı. Umarım bu konuda yalnız değilimdir. 😁 Nehir Söyleşi tarzı bir kitap. Daha çok deneyimlerinden tola çıkarak, yaşadıklarından örnekler vererek yazılmış bir kitap. Ve her bir cümlesi dolu dolu. Devamlı tüketime yönelik yaşamak yerine gezip görmemizden yana,  aynı zamanda da okumamızdan ve notlar olmamızdan da yana. Söyledikleri hiç de yabana atılacak şeyler değil.  Özellikle bilginin önemini, doğru bilinen yanlışları öyle güzel söylüyor ki... Mesela diyor ki; devamlı Amerika'ya gideceğinize önce kendi ülkenizi gezin, sonra mutlaka İran'a, İsfahan'a gidin görün. Mutlaka bir dil öğrenin. Görgüsüzlüğü bırakın....

Bilgelik Ağacının Gölgesinde Ve Bir Saf Dilin Hatıra Defteri..Kitapları..

Resim
Daha önce duymadığım ve görmediğim bir kitap; BİLGE AĞACININ GÖLGESİNDE/ Avram Ventura" Delidolu Yayınlarından çıkmış bir anlatı kitabı. Yayınevi'de yeni sanırım. Kitabın önce kapağı sonrada arka kapak yazısı dikkatimi çekmişti. Ara ara böyle anlatı kitapları okumayı seviyorum. Bu kitap da anlatı, anı ve derleme kitap diyebilirsiniz. Koyun baş ucunuza ister sıralı, ister rastgele bir konuyu açın okuyun. Öyle güzel bir kitap. Yazarın okuduğu kitaplardan altını çizdiği satırlar üzerinden ya da bir kelimeden yola çıkarak yazdıkları..... Arka kapak yazısı şöyle; Bilgelik ağacının gölgesinde yeşeren düşünceler… İzmirli şair, köşe yazarı Avram Ventura’nın kişisel deneyimlerinden, gözlem ve sorgulamalarından beslenen  Bilgelik Ağacının Gölgesinde , yaşama farklı pencerelerden bakmayı öneren yirmi iki denemeden oluşuyor. Sebatkâr bir okurun yıllar içindeki birikiminden damıtılmış bu içtenlikli yazılarda, başta Montaigne olmak üzere insanlığın yolunu aydınlatan pek ç

Uyuyan Güzel Balesi Ve Biten Kitaplar...

Resim
Selam.... :) Ve kasım ayını bitirip yeni yıla saatler kala kafamda yeni sene için listeler oluşmaya başladı bile. Artık ne kadarını gerçekleştiririm bilemiyorum ama düşüncesi bile heyecanlandırıyor beni. Yavaştan yılbaşı ağacını da çıkartırız. Geceleri karanlıkta sırf ağacın ışıklarının yanması da keyifli  oluyor. Sanırım ben hayata dair bir çok şeyden keyif alıyorum :))) Bugün Yaşam İzi Bloğundan da bildiğiniz Gamzem ile "UYUYAN GÜZEL" balesine gittik. İkimiz de ilk kez bir bale gösterisi izledik. Ve kendi adıma diyebilirim ki tek kelime ile bayıldım. O dans etmeleri, müzik ve oyunu sahnelemeleri olağanüstü idi. İzlerken bir kez daha düşündüm ki; müzik ve dans gerçekten de boşuna evrensel olmamış.... sözler, kelimeler, konuşmalar olmadan sadece dans ve müzik ile o kadar çok duyguyu ifade ediyorlar ki..... acı, keder, sevinç, hüzün...... Çok seviyorum, ruhum resmen huzur buluyor böyle gösterilere gidince. İstiyorum ki devamlı, sinema, tiyatro, gösterilere gidey

Toni Morrison, Tanrı Çocuğu Korusun

Resim
Okumayı çok istediğim yazarlardan biriydi "Toni Morrison" Ve ilk olarak bu kitabı ile başladım okumaya....  "TANRI ÇOCUĞU KORUSUN"...... Kitap ismini çok sevdim. Okurken tabi içim kötü oldu. Anlatılanlar artık kanıksananlar...yeter be yeter diye bağırasım geldi. Tabi kitaplarında ki ana temalarından biri anladığım kadarı ile ırkçılık, kadın, çocuk ve taciz...tabi diğer kitaplarını henüz okumadım. Anlatım dili olarak sade lakin satır araları dolu bir kitaptı. Bu kitabında zenci kadın olmanın,  çocuk olmanın beyaz tarafından nasıl da hor görüldüğünü anlatmakta.   Mesela şöyle bir anlaım vardı; otobüse bindiysek eğer bizden sonra bir beyaz bindiyse biz ayakta gitmek zorundayız.... İnanın okurken insanlığımdan utandım. Nasıl bir egodur bu sırf cilt rengi beyaz diye......😤 Tabi kitapta ailevi meseleler,  anne çocuk arasında bağ...anennin çocuğunu hayata hazırlarken takındğı tavır... Demem o ki şiddetle yazarı tavsiye ederim.  Biyografi.info'da kend

Günce...biten kitaplar...

Resim
Veee ara tatil başladı. Eğitim de yenilik ve bakalım nasıl olacak. O kadar çok eğitim sistemimiz değişiyor ki...umarım çocuklarımızın alacağı "iyi eğitim" çok uzak zamanlar da değildir... Biz de Kartal'a Umay'ın deyimi ile "topak abisine" geldik. Kardeşimgillere her geldiğimde...sokaklardan geçerken çocukluğum geliyor aklıma. Çünkü çocukluğumuzun geçtiği mahallede yaşıyorlar... 🤗 Tabi hal böyle olunca, yoldan geçen, çocukluğumdan hatırladığım büyükleri görünce... "Anammmm ne kadar yaşlanmış ya da vay be şöyle şöyle yapardı" demekten alamıyorum kendimi 😊 Hava mis gibiydi çocukları parka götürdüm, onlar oynarken bende kitap okudum biraz. Bu ara ince kitaplarla devam ediyorum. Çünkü Proust okurken biraz ara molalar iyi oluyor. Mesela netten biraz araştırdım; 2.kitaptan sonra "Emile Zola/ Suçluyorum" u okuyun diyorlar. Çünkü kitapta bir yerde "Dreyfus Davası" geçiyo ve sanırım 3.kitapta da geçiyor. Kısacık bir kitap. Kon

Günlük.... A. Zambra ve H.Ergülen...

Resim
Hoş geldin kasım ayı...aslında bana pek de hoş gelmedin.  Annemi kaybedeli bu ay 3 yıl olacak...... İyi ki rüyalarımız varda dayanması biraz daha iyi oluyor..   Hemen hemen iki üç günde bir rüyamda görüyorum annemi. Belki bilinç altımın oyunudur bilemiyorum lakin iyi geliyor ruhuma. Geçen gün Umay'a sordum. Ananeni hatırlıyor musun?diye.... 🍁" hatırlıyorum anne,  hep örgü örerdi" dedi..peşinden de "anne, ananemi çok özledim" dedi. Tabi benim göz yaşlarım içime aktı. Bende çok özledim Umay deyip konuyu değiştirdim. Biliyordum ki ben ağlarsam bizim kız da ağlayacaktı.... Gerçekten  de annem örmeyi; dantel olsun örgü olsun çok severdi. Öyle hatırlaması çok daha iyi kızçemin. Okulların açılması ile nasıl bu kadar hızlı zaman akıyor anlamıyorum. Şunun şurasında ne kaldı yeni yıla? Geçen sene hiç bir  karar almamıştım. Zaten ondan önce aldıklarımın da yarısını gerçekleştirmiştim. Bu yıl yeniden yazasım var defterime. Gelsin yeni planlar, kararlar 😊 artık ne

Biten kitaplarım...

Resim
Arkadaşım Ayla önermişti,  "Seni İçime Gömdüm/  Andrew Jolly"  kitabını. İncecik ama o kader içe dokunan satırlar vardı ki..... İşte dedim okurken; bide böyle sevmek var .... Bir adam bir de kızılderili karısı.... Kadın ölür ve adam karısını düzgün bir şekilde gömmek ister...sonrası mahalle baskısı, dini ayrımlar, ırkçılık... Derken değişen bir şey yokmuş hissi.... Yazar biraz gizemli biri sanırım. Fazla bir bilgi yok, hatta giriş yazısında Tomris Hn. bunu anlatıyor. İki kitabı varmış.... Tanıtım yazısı şöyledir; Seni İçime Gömdüm, büyük bir aşkın yanı sıra Meksika insanın kimlik arayışının öyküsüdür temelde. Ama zaman ve mekânı bir yana bırakıp içinde yalnızlığın çağrısını duyan her insanın öyküsü olarak da okunabilir gibi geliyor bana. Yazar ününün, kitap basım sayısının en önemli ölçütler olduğu koşullanmasına girmemişseniz, Tomris Uyar'ın ustaca çevirisiyle Seni İçime Gömdüm'ü okumak, hele Bozkurt Güvenç'in özen dolu çevirisiyle Yalnızlık Dolambacı&

Günce....

Resim
Günaydın iyi haftalar 🍀 Geçen hafta hava mis gibiydi. Genelde sokaklardaydık kızçe ile. Cumartesi bale sonrası Kadıköy'e indik. Bando gösterileri var bu hafta. Geçen sene de izlemiştik; coşkulu ve güzel oluyor. Marşları söylerken hissettiğim gururu anlatamam... İyi ki,  iyi ki diyorum bu topraklar da doğmuş ve yaşıyorum. Sonra kardeşim Sevdoş geldi Topak abimizle 😍 Biraz turladık. Kadıköy'de "Cadıköy" diye bir cafe var. Hep önünden geçerdik ama hiç oturmadık. Sevdoş'da Toprak'a söylemiş,  girelim dedik. Çoook hoş bir cafe idi. Alt katını biraz daha karanlık yapmışlar ve konsepte uygun eşyalar vardı. 😁 Özellikle sunumları ve ıslak keki muhteşemdi... O günü öyle bitirdik. Dünde Kalamış parkında Belediyenin düzenlediği çocuk etkinliğine katıldık. Çocuklar için ufak bir etkinlik vardı, parkurlar, yüz boyama,  eşleştirme kartlar derken sonrası birazda parka gidip eve döndük. Kadıköy Belediyesi gerçekten de iyi çalışıyor. Hele yeni başkan hep sokak

İclal Aydın...son kitabı...

Resim
Selam. #yarın20yaşındaolacağım kitabı hüzünlü,  duygusal ve dokunaklı idi. Okurken "Şeker Portakalı ve Çavdar Tarlasında Çocuklar" karışımı bir anlatımı vardı. Sizi ağır kelimelerle değil ama satır araları ile etkileyen, hâlâ devam eden sorunlarını bir çocuk gözüyle anlatan bir kitaptı. Büyükler suskun kalmak zorundaken çocukların nasılda hayatına devam ettiğini düşündüm. Tanıtım yazısı çok güzel özetlemiş... Michel on yaşında. 1970'lerde Kongo'da yaşıyor. Annesi pazarda fıstık satıyor, babası Victory Palace Otel'de çalışıyor. Michel can dostu Lounès'la gökyüzünde süzülen uçakların rotasındaki uzak ülkeler hakkında konuşuyor. Kız arkadaşı Caroline'i, futbol takımının gözdesi Mabélé'den uzak tutmaya çalışıyor. Babasıyla radyoda dinlediği dünya bülteninden tanıdığı devrilen İran Şahı için endişeleniyor. René dayısı yüzünden kafası çok karışık. Kapitalist ve Marksistleri ayırt etmek bazen neden bu kadar zor oluyor? Tüm bunlar yetmezmiş gibi annesin

Marcel Proust Kayıp Zamanın İzinde Swann'ların Tarafı ...

Resim
Ve" Marcel Proust Kayıp Zamanın izinde " serisinin birinci kitabını 3 arkadaş okuduk. Aslında tek kelime ile söyleyebileceğim "edebi bir şölendi" kitap.... ve bundan sonra ki kitap seçimleri hep bir üst seviye olması gerekecek..... Kitap bitti ama Swann ve anlatıcının yaşamı, hayata bakışı hala beynimin içinde. Nette çok fazla detaylandırmışlar. Ben kendi yazımda daha çok hissettiklerimi, bende bıraktığı izleri paylaşmak istiyorum açıkçası. Aslında uzun zamandır okumak istediğim bir seri idi kitap. Sırada "Dante/İlahi Komedya, Tutunamayanlar, Niteliksiz Adam, Faust" var.... ve artık çok bekletmek istemiyorum. Arkadaşım bu seriye başlayacağını paylaşınca "bende okumayı çok istiyorum aslında" deyince, "beraber okuyalım" dedi. Bende hemen "oluuurrr" dedim.  :) Okuması, okunması geçekten de zor bir kitap. Aslında yazar çok fazla yabancı kelime kullanmamış lakin öyle uzun cümleleri ve anlatımı var ki aklım hayran ka

Düne dair....

Resim
Selam.🤗 Geçtiğimiz salı günü Gergedan Kitapevi'nde "Defne Suman" söyleşisi vardı. Yazarın bir tek "Kahvaltı Sofrası" kitabını okumuştum. Hatta Gamze diğer kitabının da güzel olduğunu söylemişti, listemde lakin henüz sırası gelmedi...... Aslında ben daha çok kendisini, ses tonunu ve anlatımını merak ediyordum. Sebebi ise kitabını beğenmiş ve bloğuna baktığımda o kadar iyi enerji geçmişti ki okurken... Merak etmemek elde değildi benim için :) Ve evet beklediğim enerjiyi hissettim ve iyi ki gittim edim. Arkadaşım Ayla ile gittik, o da kitabı okumuştu. Bitirdiğim kitaplardan biri de "Yalnız Hatta Yapayalnız Sait Faik Abasıyanık/ Özlem Esmergül" kitabı idi. Okumadığım çok az kitabı kalmıştır Sevgili  S. F. Abasıyanık'ın. Ki hep söylerim çok nadir öykü, hikâye kitabı okurum lakin kendisinin öykülerini çok severim.  Yazar bu kitapta bize SFA'nın günlük yaşamını romanlaştırmış. Aşklarını,  yaşama bakışını,  ailesini,  nasıl geçindi