Sabahattin Ali Romanı Yeşil Mürekkep ...

Yani nasıl yazsam, nerden başlasam bilemedim.
Bu kitabı elinize aldığınız da iki güne bitirirsiniz, yazar o kadar akıcı bir dille yazmış.
Yalnız "Sabahattin Ali" nin eserlerini seviyorsanız çabuk bitiremiyorsunuz kitabı...

Yazarın ilk "Kuyucaklı Yusuf" eserini okumuştum ve tek kelime bakış açısına, anlatım dline ve olayları aktarışına hayran kaldım. Tabbi yıllar önce kısaltılmış şekillerde yada tam baskısı ile okuduğum çok klasik eser var ama bu yaşımda okuduğumda " okumuşum ama hiç böyle bakmamaştım" dediğim olduğundan  bazı eserleri tekrar okuyorum.

 Daha sonra da şu son yıllarda reklamı iyi yapılan ve sanki tek iyi eseri bu kitapmış gibi lanse esilen Kürk Mantolu Madonna kitabını okudum.

Tabi bu benim şahsi görüşüm ama Kuyucaklı Yusuf daha dokunaklı daha içli daha.... diye gider.
Elbet yayınevlerinin reklam politikası farklı biz okurlara göre..
Bazen gerçekten ama gerçekten de hiç de iyi olmayan bir kitabı bir numara gösterebiliyorlar... ah şu reklamlar...


Kitaba dönecek olursak;  yazarın gençlik yıllarından başlamış Osman Bey.
İlk Almanya'ya gidişi, eleştirisel yaklaşımı, çabuk aşık olabilen Sabahattin Ali'yi öyle güzel anlatmış.
Kesinlikle aydın ve entellektüel diyebileceğimiz biriymiş S.Ali. Tabi ister istemez ülkesini eleştirdikçe göze batmaya başlar.
Bu arada çevresinde, dostluklarında kimler yoktur ki... Aziz Nesin, Pertev Ailesi, Cimcöz Ailesi vs...

Okurken kendinize sormadan edemiyorsunuz sonu böyle mi olmalıydı...

Sonrasında yazı macerası, yazma tutkusu desek daha doğru olur. Geçim derdi sebebi ile öğretmenlik yapması, fakat düzeni eleştirmesi sebebi ile hapishanelerde geçirdiği süre.
Tabi Sabahattin Ali hapishane de bile mapus arkadaşlarını dinler ve Kuyucaklı Yusuf kitabını burda dinlediği gerçek öyküden esinlenerek yazar.
Sonrası bu eser yüzünden başı yine devlet ile derde girer...
Sonra evlenir ve baba olur. Ama ailesini geçindirmek için Ankara-İstanbul arası mekik dokur.

Eşinin yerine kendimi koyduğumda " aman Allah'ım dedim ben o kadar sabredebilir miydim bilmiyorum?" dedim.. çünkü o zamanın şartlarını düşünecek olursak, telefon yok, ulaşım zor, hem sabıkalısınız.

Eşi ve kızı da kendisi ile beraber çok çekmiş.. Sonrasında babasının büyüyüen bir kız çocuğu.. yaşamı...

Sonrasında pisi pisine öldürülmesi çok acı...
Oysa ki tek derdi ülkesini daha aydınlık yarınlarda görmek istmesi...

Gerçekten de yazar olmak aydın olmak çok zor... düşüncelerimizi özgürce; hakaret etmeden, karşımızda kini ezmeden söyleyememek çok kötü.

Oysa ki ülkelerin ilerlemesi, gelişmesi okuyan nesillere  ve snata, spora, tarihi kültürümüze sahip çıkmaya bağlı.

Evet şimdi Sabahattin Ali en iyi Edebiyat Yazarlarımızdan biri, kitapları çok satıyor... neye yarar ki.. gencecik yaşında, en üretken olduğu yaşta, ailesi ile geçireceği onca zaman varken öldürülüyor.....

Zor dostum zor deidm kitabın kapağını kapatınca...







Yorumlar

  1. Yazarın yaşadıkları çok acı gerçekten, hayatının detaylarını merak ettim, bu kitabı ben de okumak isterim, paylaşımın için teşekkürler Gülşah'cım, bu arada fotoğraftaki minik kozalaklar çok şirin, sevgiler:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba.
      Evet gerçekten de çok acı, talihsiz şeyler yaşamış. Ve gerçekten de önce bu kitabı okuyup daha sonra eserlerini okumak gerek diye düşünüyorum. Çünkü hangi şartlarda ve nasıl yazdığını da anlatıyor yazar bize.
      :) kozalakları kızım topladı, kıymetlim onlar benim desem yeridir ;)
      Sevgiler.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasya Gezisinden Kalanlar....

Nerde Kalmıştık?

Günlük, Sergi Gezisi