Biraz bizden biraz kitaplardan.... :)

 Selam...... :)

Yeni yıl sonrası covid oldum/k. Aslında her şey güzel başlamıştı. :)

 Yeni yıl öncesi perşembe günü üşüttüğümü düşünüp, hafif bir kırgınlıkla yeni yılı karşılamıştık. Fakat 4.günün donunda tat ve koku gidince, bide üstüne hafif bir sırt ağrısı hissedince " ahanda ben covid oldum sanırım" dedim...... sonrası malum test ve pozitif. Koku kaybı sonrası ikinci gün koku ve tat geri geldi lakin beşinci gün test yaptırıp " negatif" sonucunu görene kadar yata odasında takıldım. Vallahi hiç yatağımdan bu kadar sıkılacağım aklıma gelmemişti ;))

Sonrasında Merter'de grip oldu gibi oldu ve o da pozitif cıktı. lakin onun daha uzun sürdü. 5.gün testi de pozitif cıktı, bu sefer onu kapattık odaya.

Nasıl zor geldi Umay'a dokunamamak, öpüp koklayamamak.....😒 neyse geçti bitti diyeyim. Sanırım biz Omicron olduk cünkü üşütme gibi gelip geçti.... 

bi on gün evdeydik ma aile, sonrası okullu okuluna ben de evde kahve kitap keyfime.

Bu sene yei yıl coşkusundan hiç bir şey anlamadım. Oysa ki çok severim yeni bir yılı karşılamayı.... Buna da şükür deyip başladık bakalım. 

Çok uzun zamandır grup okumalarına katılmıyordum. Sonra İnstagram'da severek takıp ettiğim Mine'nin paylaşımına denk geldim. Çok düşündüm ( aslında niye bu kadar düşündüm onu da anlamadım ama neyse) sonra kitaplara baktım ve "hadi bakalım" deyip katıldım. İyi ki de katılmışım. O kadar tatlı arkadaşlıklarım oldu ki... En önemlisi de aynı dili konuştuğum canım kadınlara çok teşekkür ederim. Çünkü ortak paylaşımlar olmadı mı sohbetde keyifli olmuyor.

Mesela bugün Proust toplantısı vardı. O kadar değişik bakış açıları ile dinledim ki Can'ım Proust'u, bir sürü kapılar açıldı zihnimde. Gelelim okuduğum kitaplara;

Caım Isabel Allende'mden okudum yine. "AŞKTAN VE GÖLGEDEN" tabiki çok beğendim yine. Sadece aşk yok... Yaşanan gerçeklerden yola çıkarak kurgulanmış bir hikaye var...Askeri bir diktatörlük ve sonrası yaşananlar, gizlice gömülenler ve sonrası....

AŞK VE POLİTİKA

Allende’nin Aşktan ve Gölgeden romanı ilk bakışta klasik bir aşk romanı gibi görünse de büyülü kurgusu ve yazarın sarsıcı sözcükleriyle ise aslında politikanın insanlara yaşattığı acının anlatıldığı, bıçak gibi keskin bir yapıt.

Roman, gazeteci Irene ile fotoğrafçı Francisco’nun üç bölüme yayılan çarpıcı öyküsünden oluşuyor. Irene gazeteciliğinin yanında annesi ile birlikte bir huzurevinin sahibi. Francisco ise İspanya İç Savaşı’ndan kaçıp bu ülkeye gelen kalabalık bir ailenin üyesi. Savaştan kaçan aile burada da darbeye yakalanıyor ve evi olarak gördükleri bu ülkede kaderin yazgısına razı oluyorlar.

Ayrıca huzurevi sakinleri, sirkte çalışan bir sanatçı, mucizeler gösteren bir kız, askerler, köylüler, hizmetçiler ve din adamlarının yer aldığı geniş karakter skalasıyla bir ülke panoraması sunuyor.

Irene ve Francisco, bir azize olarak görülen Evangelina ile röportaj yapmak üzere onun evine gidiyorlar. Bu sırada evi askerler basıyor. Böylece olay örgüsünün fitili ateşleniyor.

ÜLKEDE MAYALANAN KIZGINLIK

Ülkede siyasi yapı son derece kırılgan, her yerde polis ve asker var. Halk arasında muazzam bir uçurum söz konusu, çok zengin bir kesimin karşısında fiyatların artması ve ortalığı kasıp kavuran kıtlıkla birlikte hep mucize arayan insanlar sarmış dört bir yanı:

“Askerler gerçeğin üzerine sımsıkı bir kapak örtmüşlerdi, şimdi bu ülkede vahşi bir kızgınlık mayalanmaktaydı, kapak patladığı zaman da ortada bunu denetim altına alacak sayıda tank, asker olmayacaktı.”

Evangelina’nın askerlerce götürülüp kendisinden bir daha haber alınamamasıyla Irene ve Francisco için röportaj, bir polisiyeye / araştırmaya dönüşüyor. Ülkede sadece Evangelina değil yüzlerce kayıp olduğu ortaya çıkıyor.


"Erkeklerin ve kadınların errores'i olur-hataları, kabahatleri, günahları, faltas," İnsanoğlu kendi tasalarının tohumlarını eker ve yanıltıcı hayal gücünün yarattığı kayalarda tökezler, hayat zor ve zorludur....." der kitapta....
Yeraltı Edebiyatın da yazan bir yazar #jackkerouac normal de pek okuyamam ama yazarın "Yolda" kitabını çok merak ediyordum. Sonra #1yayınevi1kitap etkinliğinde bu ayın yayinevi Siren Yayınları olunca, başlangıç yapayım dedim.
Seveni olduğu kadar sevmeyeni de var kitabın. Başta anlatım tarzı garip gelmişti. Sonra biraz araştırınca, kitap daha anlamlı gelmeye başladı. Yazar dönemin Beat yazım tekniğini kullanan ve öncü olan yazarlarındanmış, hatta Proust, Joyce gibi yazarlarin da kendisinden etkilendiği yazıyor. 😊 Aşağıda biraz paylaştım. Bunu bilipte okuduğumda kitabın anlatmak istediği daha bir net oldu kafamda. 

🍂 🍁 🍁 🍂 🍁
Beat Kuşağı'nın ortaya çıkışı, sonu gelmeyen yolculuklara ve yer değiştirmelere dayanır.
Beat Kuşağı yazarları ve şairleri, alışıldık edebiyatçıların ötesinde bir kişiliğe sahiptiler. Onlar için edebiyat hareket halindeyken, yolda üretilen bir şeydi. İçlerinde bazıları ise bir şeyler yazmak yerine hayatlarını romanlara yaklaştırmayı tercih ettiler. Bir Beat gibi yaşayan Jim Morrison da 27'sine dek yapılabilecek her türlü çılgınlığı yaparak ölümü kucaklamayı seçer. Peki "yol" neden Beat Kuşağı için böylesine kutsal bir anlam kazanmıştır? Bunun birkaç nedeni vardır. Yol, sonu gelmeyen arayışın simgesidir ve Beat Kuşağının felsefi özü olan Zen, dinamik meditasyon yöntemleriyle bu anlamı bulma üzerine kuruludur. Oysa anlam bir hedef olamaz. Anlam arayışın kendisindedir. Bu coşku onları Kuzey Afrika'ya, Viyana'ya, İstanbul'a, Uzakdoğu'ya, Paris'e ve dünyanın en uç köşelerine dek götürür.


James Joyce'un yarı otobiyografik bu romanı, genç Stephen Dedalus'un bir sanatçı olabilme arzusuyla, hayal gücünü boğan ve yaratıcılığını sindiren kiliseye, okula ve topluma başkaldırışını anlatıyor....
🤴 Eğer daha önce hiç Joyce okumadıysanız "Sürgünler" ya da "Ben Deniz James Joyce" kitabıyla başlayın derim.
Bu kitabında din, aile, kendi yaşamak istediği hayat, şartlar ve sunulunlari çok iyi ifade etmiş Joyce....
Kaldı "Ulyess" bu kitap için çok heyecanlanıyorum ve çok da merak ediyorum... 😁
Fuat Bey'e de çevirisinden ötürü teşekküru borç bilirim 🙏🏻

Yorumlar

  1. Geçmiş olsun. Okuduğunuz şeyin adı nedir acaba? Bilmiyorum ama merak ettim. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim 🙏🏻 yalnız okuduğum kitapları yazdım, neyi sormak istediniz anlamadım?

      Sil
  2. Çok geçmiş olsun Gülşahcım, neyse ki sorunsuz atlatmışsınız. Sevgiler yolluyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Nurşen Ablacım :) benden de kocaman sevgilerrrrr :)

      Sil
  3. Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, selamlar iyi akşamlar.

      Sil
  4. Geçmiş olsun canım.

    Hiç Joyce okumadım sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol Handan Ablacım.
      Joyce güzeldir belki bir gün sen de okursun :)

      Sil
  5. Çok geçmiş olsun, zorlanmadan atlatmanıza sevindim. Keyifli okumalarınız olsun, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Gül Hn. :))
      Size de keyifli okumalar, Selamlar sevgiler :)

      Sil
  6. geçmiş olsun yaa. canım proust, beat kuşağı ve yeraltı edebiyatı özel ilgi alanım yaa, özellikle ayrıntı yayınları bu konuda çok iyi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Deep :)
      Ayrıntı Yayınları'nı ben de çok seviyorum lkain "Yeraltı Edebiyatı" pek bana göre değil...... :( Lakin okuduğum kitabı sevdim.
      Proust candır dediğin gibi,

      Sil
  7. Geçmiş olsun. Neyse ki hafif atlatmışsınız.

    Isabel Allende'yi sende gördükçe okuyasım geliyor. Bu sene en azından bir kitabını okumaya çalışacağım. Umarım kısmet olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim canımmmmm :)
      Ne olır okuuuuuuuuuuu Şuleeeee ve sonra da konuşalım. Bence çok seversin :)
      Sevgiler, selamlar.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasya Gezisinden Kalanlar....

Nerde Kalmıştık?

Günlük, Sergi Gezisi