Günlük Haller ve Üstat İle Margarita

Selam.

Mevsim  geçişleri başlayınca benim gibi alerjisi olanların da göz kaşıntısı,  burun akıntısı ve astım alerjisi başlamış oluyor.
Son iki yıldır daha ağır geçiyorum semptomları.
Bu ara ikidir acilde alıyoruz soluğu. Sürreyapaşa'ya gittik ve ona göre ilaçlarımı aldım. Düne göre daha iyiyim şükür.
Devamlı öksürük krizine girmek ve zor nefes almak  o kadar  yorucu ki.

Bunun dışında son iki üç aydır okuma hızım çok düştü. Şöyle kendimle konuştuğumda bu sene hiç tiyatroya gitmedim,  liste yapmıştım İstanbul'da gidip görülecek yerler, müzeler diye...onlara da gitmedim....
Ve günlerimi öyle çok da verimli geçirmedim.. Kendime şaşıyorum... Hani hangi kafadayım bilmiyorum...

Belki de bir dönemdir bu ve zamanı gelince geçecektir kendime zaman tanımam gerek. Onu da bilmiyorum..  Diyorum ya bazen kendime şaşıyorum....
Böyle böyle konuşurken buluyorum kendimi....
Kilo vermek istiyorum,  40 yaşımı ve sonrasını sağlıklı geçirmek istiyorum ve böyle homidi gırtlak yemeğe devam edersem ilerde nasıl olur bilemiyorum.....işte böyle böyle diye diye zaman geçiyor.....

Bu arada okuma grubumuz ile enfes bir kitap okuduk.

Üstat ile Margarita / Mihail Bulgakov

Hep aynı şeyi diyorum ama bir bilseniz alıp okuyacağım liste öyle kabarık ki...son birkaç yıldır habire listeme yeni kitaplar ekleniyor. Bildiğiniz geriden geliyorum ☺
Bu kitapda listemde idi. Sonra indirimde görğnce aldım,  sonrasında da grupta okuyalım dediklerinde hemen öne çekip okudum.
Sırada diğer kitapları var.
Bu kitabını çok sevdim hele Margarita karakterini çok sevdim.
 📍Elbet eleştirdiği bir dönem de var yazarın.
Büyülü gerçeklik tarzında bir kitap.
📍kitabın başında önsöz kısmında epey bir detay var. Bir dönem yazarın yazdıkları yayınlanmamış,  kitapları basılmamış...


Konusuna gelirsek; Moskova'da bir bankta iki  yazar sohbet ederken,  bastonlu bir adam belirir ve olaylar başlar....
Özellikle anlatım dili ve olaylara bakış açısı ve hiciv sanatı ile aktarması çok iyiydi.
✒arka kapak yazısı şöyledir;

Sovyet edebiyatının önde gelen adlarından olan Mihail Bulgakov, yapıtlarının çoğunda Sovyet bürokrasisini eleştirdi; bu nedenle Sovyet otoriteleriyle pek çok kez karşı karşıya geldi, yazdıkları sansürlendi. Yazarın Usta ile Margarita adlı dev yapıtı ise, kendi sağlığında değil, ölümünden yirmi altı yıl sonra, 1966'da yayınlandı. Üstelik yaklaşık seksen sayfası çıkarılmış olarak. Yayınladığımız bu kitap, sansüre uğrayan bu sayfaları da içeriyor. Usta ile Margarita, son derece kıvrak bir kurguyla birbirine bağlanan ayrı öykülerden oluşuyor. Otuzlu yıllarda, Moskova'da iki yazar, bir bankta oturmuş, İsa'nın gerçekten yaşayıp yaşamadığını tartışmaktadırlar. Birdenbire, yandaki bankta bir adam şekillenir ve sohbete karışır. Düzgün bir Sovyet vatandaşı gibi görünmektedir, ancak geleceği okuma yeteneğine sahiptir ilginç yabancı. Örneğin, yazarlardan birine öleceğini söyler, yazar gerçekten çok kısa bir süre sonra ölür. İkinci yazar ise, gene yabancının önceden bildiği gibi delirir ve akıl hastanesine kapatılır. Yabancı dediğimiz kişi ise, sosyalist Sovyet toplumunu ziyarete gelmiş olan şeytanın ta kendisidir ve bu kez adı Woland'dır. Woland ve yanındaki yardımcıları, Moskova'da fantastik bir alt üst oluşa neden olurlar; tıkır tıkır işleyen pek çok mekanizma, Bulgakov'un keskin kara mizahıyla parçalanır, dağılır, bozulur. Bu sırada, akıl hastanesine yatırılmış olan yazar, orada bir 'Usta'yla karşılaşır; 'Usta', ona kendi yazdığı, Pontius Pilatus'la ilgili kitabı, ayrıca Margarita'ya olan aşkını anlatır, ki zaten aklını kaybetmesine neden olan da, kaleme aldığı romandır. 

Yorumlar

  1. Çok geçmiş olsun her bahar bunları yaşamak hakikaten zor olmalı benim öyle bir durumum olmamasına rağmen bu bahar 15 gün filan kriz halinde hapşırdım o bile çok kötü geliyor. Canınızın istemediklerini zorlamayın zamanı gelince yaparsınız ama kilo konusu sonraya bırakılırsa zor olur onu şimdiden ele alın, kadınların genelinde metabolizma çok yavaş ve yaş ilerledikçe iyice duruyor gibi. Usta ve Margarita'yı bende okuyacağım, elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  2. Benim de okumak istediğim bir yazar Bulgakov :). Bu kitabı da merak ediyorum. Uzun zamandır ben de Elektra tragedyasını arayıp bulamazken buradaki İş Bankası'na da bakayım dedim ve buldum :). Kısa bir kitap zaten, hemen bitiririm diye düşünüyorum.
    İşe gidip gelirken metro sağ olsun uzun sürede de olsa kitap bitirebiliyorum :). Uzun süreli okuyamama durumumu kırdıktan sonra metroyla sürdürülebilir bir okuma serüveni yakaladım sanırım :).

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende sıraya diğer kitaplarını ekledim. Cümlelerini sevdim yazarın.
      Nedense bizim gibi okuyuculara ara ara bir mola vermek gerekiyor sanırım. Bir ara öyle çok okuyordum ki...şimdi ise sakinlik dönemindeyim.
      Metroda okumak iyi oluyor hele oturarak gidiyorsanız.
      Selamlar.

      Sil
  3. Tekrar geçmiş olsun canım, inşallah bir an önce geçer...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol canımcım inşallah geçer. Bu sene fena vurdu alerji....

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasya Gezisinden Kalanlar....

Nerde Kalmıştık?

Günlük, Sergi Gezisi