Kayıtlar

Ağustos, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ev Halleri, Kabuktaki Hayalet/ Ghost İn The Shell Filmi...

Resim
Çarşamba günü kardeşim saydığım Zerrin'im ile Karaköy'de buluştuk. Uzun zaman olmuştu vapurda tek başına deniz sefası yapmayalı. Bide akşam üstünün serinliği de vardı ki değmeyin keyfime..... Beni kendisinin daha önce gittiği benimse hiç bilmediğim bir burger cafeye götürdü.  Küçük ama şirin bir yerdi. Çalışanları da işinin ehli ve severek yaptıkları çok belli bir cafeydi. Yolunuz Karaköy'e düşerse ve karnınız acıkırsa es geçmeyin derim. :))) Biz oranın tavsiyesi üzerine bu menüyü yedik ve çokda lezzetliydi eti. Az veya çok pişmiş olaak da seçebiliyorsunuz. Tabi hem karnımızı hemde ruhumuzu doyurduk sohbetimiz ile. Yemekten sonra kahve içmek için başka bir mekana yol alırken bolcana yürüdük. EminÖnü'de oturduk bu sefer ve yine sohbet, dertleşme ...derken dönüş saatine geldik... İkimizin de şehrin iki yakasında oturması, onun çalışması ve saatlerinin de uzun olması derken çok sık yüzyüze görüşemiyoruz. Ama her daim telefonlaşıyoruz. Hayat şart

Emaar Akvaryum & Su Altı Hayvanat Bahçesi

Resim
Adını çokca duyduğum ama gidip görmeyi pekde merak etmediğim bir yerdi benim için Emaar. Daha doğrusu AVM sevmeyenlerdenim ben. Çünkü Avm'ye bir giriyorsunuz ve zaman nasıl geçiyor anlamadan akşamı etmiş oluyorsunuz. Öyle sosyalleşme de olmuyor zaten bu tarz yerlerde. Genel huy olarak ihtiyacımı alıp çıkmaktan yanayımdır. Öyle mağaza mağaza gezmeyi pek sevmiyorum. Hatta bazen eşimle çıkınca " gel bakalım şuraya sana göre güzel şeyler olabilir " dediğinde bende cevap aynen şöyledir; ---amann şimdi ihtiyacım yok olduğu zaman bakarız.😬 Oda bana al gardırobunda olsun der ama dinleyen  bir karısı yoktur.😐 Sonrada özel bir gün geldiğinde ben başlarım kıyafet arayışına :) Çünkü rahatıma ve rahat giyimime düşkünümdür. Çekerim ayağıma spor ayakkabılarımı yada Convers'lerimi, tayt üstü salaş bir şey al sana kıyafet. :))))  vs... Neyse efenim bu Emaar'da Ümraniye tarafında yeni açıldı. Yanılmıyorsam ki yanılıyor da olabilirim... Araplar yaptı deniliyor. İçin

E-Kitap, Kobo Hakkında...

Resim
D&R'da önceler E-Kitap aldığınızda ve programı indirdiğinizde akıllı telefonlardan okuyabiliyordunuz. Daha sonra Kobo tableti satmaya başladılar ve e-kitap satışlarında da farklılıklar oldu. Bilinler bilir başlarda çok cazip gelmiyordu e-kitap bana. Hatta ben mecbur kalmadıkça kitaplarımı netten bile almıyordum. Çünkü alırken incelemek, dokunmak ve o kitap poşetini taşımak beni çok mutlu ediyor. Fakat gitgide internetten satış ile kitapçıda ki fiyat arasında ciddi rakamsal farklılıklar oluyor. O yüzden indirim zamanlarını ve nette ki fiyatlara göre alıyorum artık kitaplarımı. Hatta çoğunluk netten alıyorum. Sonra bu ayın başında D&R'ın kampanya mailini gördüm. Kobo'yu da hem akıllı telefonuma, hem tabletime hem Pc'ye yükledim. Şifrem ile hangi bilgisayardan giriş yaparsam yapayım hesabıma ulaşabildiğimi gördüm.   Eşimde bende araştırdığımızda Kobo E-Kitap okuyucusu pek önerilmiyor.  Zaten baktığınızda  e-okuyucular ciddi pahalı. Hem böy

Elia İle Yolculuk Ve Çöplük Kitapları...

Resim
Zülfü Livaneli'nin Dünya görüşünü, yazılarını ve romanlarını severek takip ediyorum. Kesinlikle bir dünya adamı, sanatçısı yazar. Bu kitabında da yönetmen, yazar dostunun ricası üzerine annesinin memleketine yolculuğa çıkıyorlar. Tabi dolu bir yolculuk oluyor. Anı-Biyografi tarzında bir kitaptı Elia İle Yolculuk. Okurken "ah ne güzel dostluklar" diye içimden geçirdiğim çok oldu. Gerçekten de dost biriktirmek herkese nasip olmuyor.  Yaşar Kemal ile dostluklarına dair anılarnı dinlerken de çok imrenmiştim. Hem birbirlerinin eksilerini artı yapan, artılarını daha bir katlayan dostluklar önemlidir. Tabi bu anlatımlar da yazarın kaleminin gücünü de yadsımamak gerekir. &&&&&&&&&&&   Çöplük/ Carolina Maria De Jesus kitabını cuma günü ikinci el pazarından tamamen tesadüf eseri bulup aldığım bir kitaptı. Oysa ki bu kitap bir döenmin en önemli eserlerinden biri imiş. Sanıyorum şuan basımı mevcut değil. Brezilya'

Kafka Ve İclal Aydın kitaplarına dair...

Resim
Dili: Türkçe Yayınevi: Altıkırkbeş Basın Yayın Sayfa Sayısı : 58 İlk Baskı Yılı : 2000 Dil : Türkçe  Sanıyorum sıcaklarla bir ilgisi var uzun araıklarla yazmamın.😊 Genelde ya dışardayız yada evde Umay ile oyundayız. Uyuduğunda da ya dizi, film izliyoruz yada ben kitap okumaya Merter'de oyuna geçiyor. :) Oysa ki daha tatilde okuduğum kitapları paylaşacaktım. Bunlardan biri Açlık Sanatçısı/ Franz Kafka Yine bir Kafka klasiği bir kitaptı. Kitaba ismini veren Açlık Sanatçısı'nın gözünden yaşananlar çok içler acısıydı. Sirkler de popüler olan, o zamanlar bu sanat ile para kazanan kahramanımız; hem ailevi hemde kişisel sorunları nedeni ile bu sanatı seçer ve dayanabildiği kadar dayanır. İşin garibi kafes arkasındadır ve insanların gelip kendisini görmesinden ve takdir etmesinden beslenir... Nasıl bir sanattır bu dedirtiyor okurken... Diğer kısa öyküler de

Umay'lı Hayat....

Resim
Tatil öncesi Umay için çevremizde ki Devlet Okulları ile görüşmeye gittik. Parkta ki biz annelerin yaz ortasından beri konusu çocuğumuz hangi kreşe vereceğimiz? Bazı anneler özel kreşlerden yana. Bana sorarsanız devlet okulu kreşlerinden yanayım. Önemli olan iyi bir öğretmen bulmak çünkü. Karı-koca aynı düşünüyoruz. Nedense bana sırf oyun oynayacağı, arkadaş edineceği okula devasa paralar vermek doğru gelmiyor. Diyebilirsiniz ki; arakadaşlıklar da önemli...elbet önemli. İyicene araştırdık ve evimize yakın okula yazdırdık Umay'ı. Bana kalsa bu sene de göndermezdim. Çünkü evde etkinlik olsun, oyun olsun oynuyoruz. Park deseniz oda gani gani... bi gidiyoruz en az 3-4 saat parktayız. Ama yetmiyor. Artık kendide istiyor. ---- Anne benim okulu tatil açılsın gidicem, anne neden ben okuma yazma bilmiyorum? Anne bende okula gidicem"  vs.. şeyler söyleyip duruyor. Birde parkta süreklilik olmuyor arkadaşlık anlamında. Evet çoğu zaman aynı çocuklarla karşılaşıyoruz ama oyun

Temmuz Ayı Okuduklarım...Ev Hali...

Resim
Aslında tatil ile ilgili yazmak istediğim çok şey var ama döndüğümden beri çok az oturabiliyorum bilgisayar başına. Bi yoğunluğumuz vardı. Anca ara ara yazabiliyorum.  Daha önceki yazımda bahsetmiştim evin badana boya olacağından. Döndüğümüz de bizi bekleyen bir yerleştirme, silme süpürme işi vardı. Tatildeyken camları, kapıları, koltukları sildirdim. Ki döndüğümde daha az iş kalsın bana. En zoru yerleştirme kısmıydı benim için. Kullanmadığımız giysi, obje, mutfak eşyasını tek tek elimden geçirip Sevgi Mağazası ile paylaştım. Sonuçta bir şeyi bir iki yıldır kullanmıyorsam demek ki artık evden çıkartmanın zamanı gelmiştir. Tabi böyle olunca toparlanmak zaman aldı. Birde çocuk olunca biraz daha yavaş yol aldık. Tabi bütün yorgunluğa değdi. Renk olarak Yeni Çağıl olsun dedik, daha önce ki renk koyu idi. Bu sefer aydınlık, ferah olsun istedik. Ve oldu da. İyi günler de kullanalım :))))👪  Tabi bu arada sizinle Temmuz ayında tatilde de olsam okuduğum kitapları paylaşmak ist

Gittim geldim...Bide Kaplumbağa tarafından Isırıldım :)

Resim
Ay sonu döndük evimize..... İlk birkaç gün elimi hiçbir şeye süremedim.  Ama en zor sınavımı geçtim sayılır. Kapıdan girerken ve babamla oturup annemden konuşurken "ağlamadım"... tabi bu gözyaşımı içime akıtmadığım anlamına gelmez............................... Sonra "kalk Gülşah babana da yazıki toparlan ve annenin eşyalaını hazırla" dedim ve hurçlara doldurdum.... Dalaman'da ihtiyacı olan birine verdik herşeyini... hepi topu bu kadarmış dedim.... aslında yaşadıklarımızmış yanımıza kar kalan. Annem o kadar çok şeyi "bir gün zamanı gelince kullanırım" " misafir gelince çıkartırız" diye saklardı ki...  Nolur böyle yapanınız varsa yapmayın.... o zaman şimdi ki zaman. Bizim yaşadığımız her dakika değerli ve anlamlı. Ki bizde özeliz. İlla ki misafire gerek yok eşyalarımızı kullanmak için. Tabi sonraki günler denize gittik. Malum bizim kız hergün istiyor denize gitmeyi...bizde istemez yan cebimize koy drumları... :)