Biten Kitaplarım....

Selam, nabersiniz?

Öncelikle Kadir Gecemiz mübarek olsun. Rabbim gönlümüzden geçen dualarımızı, hayırlısı ise kabul eylesin. 🙏
 

Malum kapanma başladı. Zati biz kapanmadan önce de kapanmış gibi yaşadığımızdan bizim için pek bi değişiklik olmadı. 

Ufak daralmalar oluyor tabi. O kadar özledim ki, arkadaşlarımı, sokağı, çocuğumu parka götürmeyi...vs...Bu da geçecek diyerek, okuduğum kitplardan bahsedeyim...

 

 

 LUDWIG HOHL: 9 Nisan 1904'te İsviçre'de bir papazın oğlu olarak doğdu. Diğer öğrencilere olumsuz etki ettiği gerekçesiyle liseyi bırakmak zorunda kaldı. Mesleki bir eğitim görmeyi ve düzenli bir meslek hayatı sürmeyi istemedi, uzun yıllar boyunca maddi olanaksızlıklar içinde yaşadı. 1924'ten 1937'ye kadar sırasıyla Paris, Viyana ve Lahey'de yaşadı. Daha sonraki yaşamı ölümüne kadar İsviçre'de geçti. En büyük tutkularından birisi dağcılıktı. Beş defa evlendi, üçüncü evliliğinden bir kızı oldu. 1965'te Basel Lions Kulübü Ödülü'ne, 1970 ve 1976'da İsviçre Schiller Vakfı Ödülü'ne, 1978'de Robert Walser Centenar Ödülü'ne ve 1980'de Petrarca Ödülü'ne layık görüldü. Şiirlerinin yanı sıra Bergfahrt, Nuancen und Details, Die Notizen ve Daß fast alles anders ist adlı eserleriyle tanınan Hohl, 3 Kasım 1980'de Cenevre'de öldü.

 

 Tek yapman gereken aşağıya bakmamak.”

Gençliğinde kendisi de tutkulu bir dağcı olan Ludwig Hohl,

Tırmanış kitabında iki dağcıyı anlatıyor.

Johann ve Ull.

Biri azimli, aceleci, sebatkâr.

Diğeri dikkatli, ölçülü, tedbirli.

İkisi, tırmanışın bir noktasında ayrılıyor ve

başka yönlere hareket ediyorlar.

Tırmanış zorlu, vakit az.

Önlerinde iki seçenek var:

Ölüm ve yaşam.

diye yazıyor arka kapağında. Benim ara da kaldığım bir kitap oldu. Belki de çok ilgimi çekmediğinden olabilir.

 

 

Uzak Doğu Edebiyatı'nı çok seviyorum çok. :) İçinde ki anlatımda ruha dokunan satırlar çok fazla ve içimi besliyor.
Yazar hakkında biraz bakınınca şöyle diyor ;
Batılı roman geleneğini Japon geleneksel yazı geleneği ile birleştirmiş ve farklı bir üslup kurmayı başarmıştır. Natsume Soseki kendisinden sonra gelen Akutagawa Ryunosuke gibi önemli yazarları etkilemeyi başarmıştır. Savaş sonrası Japon yazarların temel kültürel kaynaklarından biri olmuştur. Bir çok dile çevrilmiş eserleri bulunmaktadır.


“Sadece aklın istikametinde hareket edersen insanlardan uzaklaşırsın. Duygularınla hareket edersen sürüklenirsin. Ruhunu açarsan ve dilediğin gibi yaşamazsan sıkışırsın. Nasıl bakarsan bak, insanlarla yaşamak zordur.”

📍 Kitap bir arayış kitabı. Kendisini, şiirini, resmini arayan bir adamın, yol boyunca yaşadıkları, gözlemlediklerini anlatıyor. Yolculuğu sırasında karşılaştıkları, sohbetleri, arayışlar derken kitap bitiyor...

Ve kıyaslama cümlesi ile de bitiyor...


“Doğusu ve batısı olan bir evrende yaşayıp, menfaatlerden yapılmış bir ipin üzerinden geçmek zorunda kalan bizler için, gerçek aşk bir düşmandı.”

📍 Çevirmen de ayrıca teşekkürler bizi kitaplarla buluşturduklari için.



İmmanuel Kant felsefesini taaa lise yıllarında okumuştum ve sonrası açıkçası aklımda kalan pek bisey yoktu. Hoş bu kadar detayı da bilmiyordum.
Bu kitapta yakın arkadaşı tarafından son günlerini de anlatan bir anı kitabı.


📍 Mesela çok titiz ve dakik biri imiş. Yemek saatine kadar belliymiş....

Felsefesi ne ise derseniz;
Felsefesi. ... Modern felsefenin gelişim seyrine uygun olarak bilgi kuramını ön plana çıkartmıştır. Kant'ın gözünde bilim, liderleri kesin olan ve yöntemleri, ancak Hume'unki gibi felsefi bir kuşkuculuk benimsendiği zaman sorgulanabilen evrensel bir disiplindir. Bilim yansızdır ve nesneldir.
 

✔✔✔✔

Immanuel Kant 1804 yılının yazında anı defterine bir şarkının sözlerini not almıştı. Şarkı, 2 ya da 3 gün eksik olduğu için insanların diğer aylara göre taşıdıkları yükün daha az olduğu “şubat” ayına dairdi. Şarkının sonuç kısmıysa dokunaklı bir vurgu içeriyordu:
“Ah şen şubat! İçinde en az acı, keder, hüzün ve kendini suçlama barındıran ay.”
Aynı yılın şubat ayında doğduğu şehir olan Königsberg’de öldüğünde Kant 79 yaşındaydı. Immanuel Kant’ın Son Günleri Alman felsefesinin kurucularından mantık ve metafizik profesörü Kant’ın biyografisi değildir. Artık ölüme yaklaşan bir dâhinin son günlerine yakından bir tanıklıktır. Onun son günlerine değin gündelik yaşam ritüellerine katı bağlılığının yanı sıra günlük ilişkilerindeki hassasiyeti, sevecenliği ve cömertliği filozofu bambaşka bir açıdan görme ve tanıma imkânı sunuyor.
 

Çevirmen Emre. Bey'e de ayrıca akıcı çeviri için teşekkürler. 🍀

 


Yorumlar

  1. natsume yi not aldım, piku :)

    YanıtlaSil
  2. Kant felsefesi deyince aklıma ilk gelen asla yalan söylememek durumu:)
    İyi okumalar Gülşah...

    YanıtlaSil
  3. güzel kitaplar, umarım bir an önce eski hallerimize dönelim.

    YanıtlaSil
  4. yine şahane kitaplar keşfetmişsin Gülşah'cım, iyi bayramlar, keyifli okumalar:)

    YanıtlaSil
  5. Ben de Japon yazarları pek sevdim. İlginç bir tarzları var ☺️

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasya Gezisinden Kalanlar....

Nerde Kalmıştık?

Günlük, Sergi Gezisi