KAPI Filmi, Ayla Kutlu / Bir Göçmen Kuştu O kitabı

Sonunda "Kapı"  filmini izledim. Beğendim mi diye soracak olursanız,  hem evet hem hayır.
Oyuncular çok iyiydi, konusu itibari ile kitaptan kopmadan birebir nerdeyse çekmişler ama belgesel gibi olmuş. Herşeyi o kadar hızlı geçmişler ki rahatsız oldum.
Örneğin Emerenc karakterinde birkaç konu vardı güçlü olan onu filmde daha baskın verebilirlerdi ; birde köpeğin bulunduğu ve Emerenc'in ölüm anında ulusunu çok zayıf kalmış. Yani anlayacağınız pek umduğumu bulamadım.....
Uzun zamandır okuduğum ve yeni bitirebildiğim harika bir yazardan ve kitaptan bahsetmek istiyorum size blog.
Kanaatimce fazla reklamı yapılamamış yazarlarımızdan. Elbet bilenler biliyor ama benim gibi geç keşfettiysen yazarı üzülüyorsun....
Evet evet Ayla Kutlu'dan bahsediyorum. Kendisini Üsküdar Sahaf Festivalinden aldığım "Bir Göçmen Kuştu O"  kitabı ile tanıdım. Ve hayran kaldım anlatım diline, ve dedim ki kendime neden bu kadar iyi yazarların reklamı iyi yapılmaz,  sesi duyurulmaz......
Konu olarak acıklı ama yazar anlatırken acıtasyon yaparak sizi sıkmıyor....
Bir aile düşününki bir düğün gecesi evin  babası karısının ve oğlunun gözü önünde öldürülsün hemde dostu tarafından,  karısına tecavüz etsinler... Ve o aile memleketinden, köyünden göç etsin hem bu yaşadıkları olay yüzünden hem de savaş yüzünden.
Arada geçmişe geçişler yapmış yazar ama siz okurken konudan hiç kopmuyorsunuz.
Özellikle savaş dönemi yaşananlar,  hissedilenler öyle iyi aktarılmış ki siz o duyguyu alıyorsunuz.
Mutlaka okuyun derim....
Kitabın özeti ise;
Olay, 1293 yılında Kafkasya’da başlıyor. Beşik kertmesi olan Batu ve Cevahir evleniyorlar. Ardında oğullar Emir dünyaya geliyor. Bu yıllarda Osmanlı topraklarında kanlı savaşlar meydana gelmektedir. Ama onlar savaşın hep onlardan çok uzaklarda olduğunu sanmaktadırlar. Yurtlarında yabancılarla iyi ilişkiler içerisinde yaşayıp gitmektedirler. Fakat gün gelir savaşı enselerinde hissederler. Osmanlı ile Rusya, Bulgarlar yüzünden savaşmaya başlamıştır. Bölgede o güne kadar dost geçinen Kafkas ve Ruslar birdenbire birbirlerine düşman kesilirler. Batu ve Cevahir’in komşusu olan Gotran, Batu’yu öldürür. Kafasını gövdesinden ayırır. Bunu bir sopaya geçirerek ibret olsun diye Cevahir’in evine asar. Cevahir kocası öldükten sonra orada yaşayamayacağını anlayarak, yurdundan göç eder. Yanına oğlu Emir’i de alarak Osmanlı topraklarına sığınmak üzere yola çıkar. Bu sıralarda Emir 3 yaşlarındadır. Cevahir’in tek amacı oğlunu büyüterek, ileride bu topraklara gelerek intikamını aldırmaktır. Bu fikrini de oğluyla hep paylaşır. Cevahir yolculuk sırasında büyüyen karnından hamile olduğunu anlar. Osmanlı toprağına (Urfa) vardığı sırada sancıları tutar ve sessizce bir köşede kızını dünyaya getirir. Onun sesini duymuş olan Mahmut Ağa kadına yardım etmek ister. Çok kan kaybettiği için bitap durumda olan Cevahir, Mahmut Ağa’ya ona yapabileceği tek yardımın çocuklarına bakmak olduğunu söyler ve ölür. Bunun üzerine sevimliliğine hayran kaldığı Emir’i ve yeni doğan kız bebeği eşi Gülüş Hanım’a götürür. Gülüş Hanım’da onları çok sever. Kızın ayakları doğuştan sakattır. Adına Helal koyarlar. Zaten kısır olan Mahmut Ağa ve Gülüş Hanım onları kendi öz çocuklarıymış gibi yetiştirirler.Gülhayat’ın anne ve babası onu küçük yaşta öksüz bırakıp Arabistan’a taşınmışlardır. Gülhayat fakir halalarıyla beraber Resülayn’da yaşamaktadır. Gülhayat, ağıtçı olan halalarını sevmemektedir. Bir gün teyzesi Gülüş Hanım’dan mektup alır. Mektupta teyzesinin çok hasta olduğu ve yanına gelmesini istediği yazmaktadır. Gülhayat’ta halalarından izin alarak, varlıklı teyzesinin Urfa’daki konağına taşınır. Burada Gülhayat Emir Bey ile karşılaşır. Gülüş Hanım ölmeden önce kocasına Gülhayat’ı Emir Bey ile evlendirmesini vasiyet etmiştir. Gülüş Hanım yeğeni Gülhayat’ı çok sevmektedir. Ölene kadar ona Yunus Divanı’nı okumuştur. Öldüğünde de Gülhayat’a tek miras olarak Yunus Divanı’nı bırakmıştır.Mahmut Ağa, karısı öldükten sonra vasiyetini Emir Bey’e açıklar. Emir Bey Gülhayat’la evlenmeyi kabul eder. Gülhayat’ın Emir Bey ile evlenmeyi isteyip istemediği sorulmadan, düğünleri olur. Fakat Gülhayat evde hizmetçi olan Hatice kalfanın oğlu Muttalip’i sevmektedir. Bunu anlayan Helal Hanım Gülhayat’ı sert bir şekilde uyarır. O günden sonrada Gülhayat Muttalip’i bir daha görmez. Gülhayat’ın Emir Bey’den Batu, Mahmut ve Hüsra adında üç tane çocuğu olur. Emir Bey İstanbul’da Hukuk Fakültesini bitirip avukat olmuştur ve Meclisi Mebusan üyesidir. Sürekli İstanbul’a gidip gelmek zorundadır. Bir süre sonra karısı Gülhayat Hanım’dan ayrılır. Nafaka olarak ona bir çiftlik bırakır.Bundan sonra Emir Bey İstanbul’a yerleşir. İstanbul’da Nevnihal adında bir hanımı sever ve onunla resmi olarak evlenir. İstanbul’da Nevnihal Hanım’ın annesi Yeşil Hanım ve babası Yahya Efendi’yle birlikte yaşamaya başlarlar. Fakat bu birliktelik çok uzun sürmez. 1. Dünya Savaşı çıkar ve Emir Bey Ankara’ya göreve çağrılır. Bu yıllarda yurt düşman tarafından işgal edilmiş olduğu için, İstanbul’da Türkler dışarı adımlarını bile atamaz olmuşlardır. Evlerinde bir mahkum gibi perdeleri kapalı yaşamak zorundadırlar. Bu sırada çok yoksulluk ve sefalet çektiler. Emir Bey sürekli karısı Nevnihal’e mektup yazarak onu Ankara’ya yanına aldırmak istediğini söylüyordu. Fakat Nevnihal hasta olan babasını bırakıp eşinin yanına gidememişti. Babası Yahya Efendi öldükten sonra Nevnihal ile annesi Yeşil Hanım Ankara’ya gittiler. Burada birkaç yıl kaldılar. Bu süre zarfında Yeşil Hanım vefat etti. Emir Bey görevinden istifa ettikten sonra Nevnihal’i Urfa’da çocuklarının yanında yaşamaya ikna etti ve Urfa’ya gittiler.Urfa’ya Nevnihal ve Emir Bey’in geleceğini öğrenen Gülhayat çok korkar. Nevnihal Hanım’ın artık onu evinde istemeyeceğini, çocuklarından ayırıp sokağa atacağını sanar. Fakat Nevnihal onun evde kalmasını kabul eder. Gülhayat bir hizmetçi gibi Nevnihal Hanım’a hizmet etmekten gocunmaz, evinden ve çocuklarından ayrılmadığı için mutludur.Nevnihal Hanım’ın bir süre sonra bir kız çocuğu dünyaya gelir. 41 yaşında anne olduğu için doğumu biraz zor olur. Kızının adına Leyla koyar. Loğusalığı sırasında tebriğe gelen kadınlardan biri Gülhayat’ın kim olduğunu sorar. Dolduruşu gelmiş olan Nevnihal, onun evlerinde sadece bir hizmetçi olduğunu söyler. Onuru kırılan Gülhayat evi terkeder. Başta herkes onun kısa bir süre sonra eve döneceğini sanar çünkü daha öncede aynı şeyi yapmıştır. Fakat Gülhayat 8 yıl boyunca evine dönmez. Emir Bey’in ona nafaka olarak bıraktığı çiftliğe giderek orda yaşar. Gülhayat evdeki kimseye özellikle eşine Gülhayat’ın evineden terkettiğini anlatamaz. Emir Bey, yıldızları bir türlü barışmayan Helal Hanım yüzünden evi terkettiğini sanarak üzülen eşini teselli etmeye çalışır. Bu dönemde Gülhayat hanımın çocukları onun yokluğunda çok problemli olmaya başlarlar. Emir Bey de, Batu’yu Tarsus’taki koleje, kızı Hüsra’yı Dame de Sion’a yatılı olarak gönderir. Oğlu Mahmut ise Mülkiye’dedir.8 sene sonra Gülhayat çocuklarının hasretine dayanamayarak evine geri döner. Nevnihal onu kapıda gördüğünde çok sevinir ve hemen içeri almaya çalışır. Fakat Gülhayat içeri Emir Bey’in izni olmadan girmek istemez. Nevnihal, Emir Bey’e sorup Gülhayat’ı eve alır. İki kadın birbirlerini çok özlemişlerdir ve aralarındaki buzlar hemen eriyerek barışırlar. Emir Bey, herşeyden habersiz Gülhayat’ın eve dönmesini kardeşi Helal Hanım’ın ölümüne bağlar. Gülhayat ve çocukları ve Emir Bey, Nevnihal ve kızları evde mutlu bir şekilde yaşamaya devam ederler.Emir Bey bir süre sonra ölür. Çocuklarının babası ölen Gülhayat, İstanbul’a oğlu Mahmut’un yanına taşınmaya karar verir. Fakat buna Nevnihal Razı olmaz. Bunun bütün aile ile konuşulup karar verilmesi gerektiğini söyler. Nevnihal Emir Bey’e, Gülhayat’ın evi neden terkettiğini bir türlü açıklayamamıştır ve bu yüzden vicdan azabı çekmektedir. Bu konuşma sırasında Gülhayat’ın çocuklarına annelerinin neden evi terkettiğini açıklar. Buna çok sert tepki gösteren Hüsra ve Mahmut annelerinin onlarla beraber İstanbul’a gelmesini isterler. Eğitimini Tarsus’ta görmüş ve fazla evin içinde bulunmamış olan Batu Nevnihal’e arka çıkarak, onu korur. Nevnihal’in kızı Leyla ise Hayat anne dediği Gülhayat’ın evden ayrılmasını istemez. Bunun üzere Gülhayat Urfa’da kalmaya karar verir ve Nevnihal ile yaşar.Yıllar geçer… Gülhayat’ın kızı Hüsra İstanbul’da evlenir. Oğulları Mahmut ve Batu Bergen’de yaşamaktadırlar. Burada evlenip, hayatlarını kazanmaktadırlar. Nevnihal’in kızı Leyla, Batu’nun sağladığı bursla Bergen’de okumaktadır. Bu arada Gülhayat vefat etmiştir. Nevnihal ise memleketi olan İstanbul’a yerleşmiştir. Leyla 38. yaşını kutlarken yazmış olduğu mektupta babasının hayatını anlatan bir kitap yazacağını annesine müjdeler. Bunu bir sonraki yıl annesine doğum günü hediyesi olarak vereceğini söyler… __________________ 
Kitap özeti http://www.frmtr.com/kitap-ozetleri/1456322-bir-gocmen-kustu-o-kitap-ozeti.html bu siteden kopyalanmıştır.

Yorumlar

  1. Ayla Kutlu'nun bu kitabının devamı niteliğinde Emir Bey'in kızları adlı romanı da var. O da çok güzel, öneririm.
    Çenebaz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Çenebaz.
      Evet öyleymiş birkaç kişi daha önerdi devamı kitabı. İnanın yazarın dilini öyle sevdim ki diğer kitaplarını da alıcam.
      Sevgiler iyi geceler,

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasya Gezisinden Kalanlar....

Nerde Kalmıştık?

Günlük, Sergi Gezisi