Berci Kristin Çöp Masalları Latife Tekin

latife tekin

Bu yazar ile beni sevgili Lale Abla ( laleninbahcesi bloğu yazarı) tanıştırmıştı. Ki ne iyi etmişde bana bu yazarn bir kitabını hediye etmiş. Her seferinde minnetle anıyorum :)
Sonra ben bu yazarın müptelası oldum.
Hemen hemen her kitabını okudum. Bu kitabını da kırtasiye de başka bir şey bakarken gördüm ve hemen aldım. Meğersem kitap çok eski, fakat raflarda fazla bulunmadığından satışı da yok gibiymiş... üzücü...
Konusu olarak da; bir ailenin İstanbul'a gelip gecekondu kurması, sonrası eş dost akraba da gelir, onlar da boş buldukları araziye ev kondururlar... sonra işadamları fark eder fabrika açmaya başlar... arada tabi yaşanan sıkıntılar, sorunlar.. devletin yıkım kararı... içlerinden uyanıkların bu kararı durdurmaya çalışması... yaşanan ölümler, çıkan kavgalar ve anlatılan aralarında ki şehir efsaneleri..... Masal tadında yine enfes bir roman.
Okurken kendi kendinize şunu söylerken bulabilirsiniz ; ee bunlar hala devam ediyor eskilerde kalmadı ki.....

alıntı yaptığım sitenin adresi (tıktık)
Berci: Davarı sağan kimse, süt sağıcı.
Berci Kristin Çöp Masalları, bir doğuş, bir kuruluş, bir türeyiş öyküsüdür. Kentin kıyısında, çöplükte, fabrika atıklarının ortasında doğan bir hayatın öyküsü. Kentin çöpünden, yabancı oldukları kültürün artıklarından, paslı tenekeden, kartondan, naylondan, muşambadan, plastikten, bir yandan da cenk hikâyeleri, maniler, tekerlemeler ve ağıtların dilinden yaratılmış gecekondunun masalı.  Hep bir ses duyulur sayfalardan; rüzgârın uğultusu, martı çığlıkları, bağrışmalar, küfürler, fabrika gürültüleri ya da silah sesleri. Sesin ağır bastığı bu roman, geleneksel seslerden yararlanarak bestelenmiş bir senfoniye benzer.  İnsan, daima ilksel haliyle, başlangıcıyla kendini oluştururken vardır bu anlatı içinde. O yüzden mağara resimlerini andırır bu anlatım özelliği. O resimlerin yalın olduğu kadar sarp, plastik olduğu kadar da doğal estetiğine ulaşmış, bu özelliği modern edebiyatın ortamına çevirebilmiş bir yazarın başarısıdır  Ümraniye çöplüğü şehrin dışında kalan belediyenin çöplerini bıraktığı boş alan.Latife TEKİN bu çöplükte kurulan 8 gecekondunun öyküsünü anlatıyor.büyük hayallerle kentin büyüsüne kendini kaptırıp gelen insanların reklam tabelalarıyla yapılmış çatılı evlerindeki yaşamlarını masalsı bir şekilde anlatıyor.bu çöplüğün zamanla nasıl bir hızla büyüyüp şehrin bir parçası haline gelmesini ,çarpık kentleşmeyi insan hikayeleri olarak anlatıyor ,kaygıları dertleri , tasaları , hayalleri olan insanların yaşama tutunma hikayeleri ve yaşadıkları hayal kırıklıkları….  son derece sıradan, gündelik hayatları anlatıyor gibi görünen yazar aslında kendi sosyal gelişimini yaşayan, yoktan varolan bir çöp ülkeyi anlatır. kendi içinde bir “cosmos” ülkedir çiçektepe. karanlıkta kapalı bir mekana sığınma içgüdüsüne sahip insanoğlu’nun çerden çöpten de olsa inşa ettikleri “ev”lerinden oluşan bir mahalle. yıkım makinalarına sığınma ve yerleşme içgüdüleriyle günlerce direnen ve sonunda çöpten de olsa yıkılan evlerinin kalıntılarından, çevredeki fabrikaların tabak kırıklarından da olsa rüzgarda uçuveren çatılarıyla naylondan kapılarıyla evlerine yerleşir çiçektepeliler. rüzgarın uçurduğu çatılar kapalı yerlere sığınan insanoğlunun aslında bir rüzgarla uçacak kadar güvende olduğunun simgesidir, camisinin tenekeden minaresi de uçar bu çöpten ülkenin, geceleri minareyi yani sığınma öğelerinin başka bir parçası olan tanrı’nın evinin çatısını tutmak da görev olur çiçektepelilere. son derece sağlıksız bir biçimde olsa da kendi kanunları, kendi manileri türküleri, kendi ermişlerine sahip bu çöp ülke zamanla sosyalleşmeye, şehirleşmeye başlar. çöp bayırları ve çöp evlerden oluşan bu ülkeye tüm dünyanın kuralı kapitalizm gelir. büyük fabrikalar, büyük patronlar ve küçük işçiler artar bir anda. çiçektepe’nin erkekleri yoksul ama özgür insanlardan yoksul işçilere dönüştürülür. çok ağır şartlarda çalıştırılan çiçektepenin erkekleri zamanla haklarını aramaya sendikalaşmaya başlar ve tabi ki tüm patron-işçi çatışmalarında olduğu gibi mücadele fireler de verir işçiler. çiçektepe kendi içinde minyatür bir türkiye’dir belki de alevi meselesiyle, işçi mücadelesiyle, yoksul zengin sınıf arasındaki devasa uçurumuyla, dayak yiyen ev hanımları , hem peşine düşülen hem hafif kadın damgası yiyen ağır işçileriyle, ölen alevi dedesinin “blucin” satmaya başlayan oğluyla.  öplere tutunmuş hayatların çiçektepe’ye dönüştürülen savaştepe’si en sonunda jandarma ve bankanın da çöpten ülkelerine girişiyle sıradanlaşan, sosyalleşen belki de sosyalleştikçe yozlaşan bir ülkeye dönüşür.  insanların birbirini kot pantolonuna bakarak tanıdığı, sırf meşhur olmuş diye bu akımdan geri kalmamak için bildiğimiz botlara yüz milyonları bayıldığı, bazılarının kendilerine küçük bir lüks ve keyif saydığından, bir fincan kahveye koca bir yemek parası bayıldığı bir dünyada, çöpten evler yapan ve adete küçük bir “yamukçokyüzlü şehir” olan çiçektepe’nin kitabı. nasıl artıklardan kendilerine ev kuruyorlarsa, şehrin metacı insanının artık duygularından da yaşamlarını kuruyorlar. birbirlerini seviyorlar ama dövüyorlar, önemli olanın görüntü olduğunun farkına varıp, gerek kendilerini, gerekse evlerini süslüyorlar sanki açıkları kapanabilecekmiş gibi. parasızlıktan dolayı anca hayat kadınlığı yapana orospu diyorlar da onun bunun hakkını yiyene ses çıkarmıyorlar. hakkını arayana gomünist * diyorlar da karısını dövene sayıp sövmüyorlar. küçük bir bugünlerin dünyası kitabı. latife tekin’in 84’te çıkardığı ikinci, fantastik ögelerle yazılmış, yalın anlatımının devam ettiği, yüz küsur sayfalık olsa da içine birçok şeyi sığdırabilmiş çiçektepesi. kaynak
………….
Berci saflığı,masumiyeti;
Kristin fahişeliği,kirlenmişliği;
Çöp itilmişliği,unutulmuşluğu,çaresizliği;
Masallar ise düşleri ve umudu ifade ediyor.
Böylece Latife Tekin’in kurguladığı çatışma,kitabın kapağında başlamış oluyor…(Burcu Sevil Şahin) kaynak

Yorumlar

  1. Hiç Latife Tekin okumadım Gülşah. Not aldım, en kısa zamanda okuyacam. Ben de senin sayende tanışmış olurum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnan yazım dili ve anlatım üstünlüğü fazlası olan bir kadın yazar.
      Okuduktan sonra yorumunu bekliyor olacağim canım.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasya Gezisinden Kalanlar....

Nerde Kalmıştık?

Günlük, Sergi Gezisi