Ev Hali, İlber Ortaylı ve Nermin Yıldırım Kitapları....

Sabahları yedi buçuk sekiz gibi güne başlayan bir ponçik var evde😊
Bizim gibi gece oturanlar için biraz erken bir saat oluyor ama aslında en sağlıksını Umay yapıyor.
Akşam en geç dokuz gibi yatırınca ki çoğunlukla 8-8:30 gibi yatırdığımızdan ve deliksiz uyuduğundan sabah da epey bir dinç kalkmış oluyor.
Yalnız sorun şu ki bana göre sorun kalkar kalkmaz oyun oynamak istiyor. Biri bana desin; çocuklar bu kadar enerjiyi nereden buluyor? bana da getirin o enerjiden...
Kızım diyorum bi kendime geleyim bi dur...yooookkkk, piknik yapacakmışız. Fotoğrafda görünen piknik malzemelerinin yarısı devamı fotoğraf sonrasında. 😀😮

Babası uyanınca beni bırakıyor bu sefer onunla oynuyor, en büyük keyfi babası ile PlayStation oynamak.
Bende onlar oynarken biraz ev toplamaca sonrası ver elini kitap okuma. Elimde ki kitapları bir an önce bitirip yeni kitaplar için can atıyorum resmen. Çünkü evde bekleyen kitaplar neredeyse iki senelik. Bu sene kız kreşe başlayınca ve uyku saatleri düzene girince okuma saatlerim de arttı. Keyifliyim vallahi bu durumdan. Nasıl özlemişim oturup sakince kitap okumayı anlatamam.

Uzun zamandır aklımda olan Dokunmadan/Nermin Yıldırım kitabını okudum iki gün önce.

 Kitabın bazı sayfalarını atlayarak okudum ne yalan. Evet altı  çizilecek çok cümle vardı.
Nette şöyle bir bakındım, kitap hep yüksek puanlar almış. Benim okumak istediğim Unutma Dersleri idi ama fuarda bu kitap vardı bunu almıştım.
Konusuna gelirsek; Adalet kanser olduğunu ve fazla ömrü kalmadığını öğrenir. Hastane de tedavi görür. Görürken de aklına çocukluğundan başlayan hikayeler gelir. Kapıcı çocuğuna yaptığı kötülük takılır kafasına ve onu bulup özür dilemek ister. Tabi bu arada başka bir sürü şeyi de hatırlar, ev halleri, mahallesi, arkadaşlıkları.
Çok fazla süslü cümle var ve bazı anlatımlar o kadar çok içiçe farklı cümlerler anlatılmış ki aynı satırlar da.Hani" evet anladım daha fazla anlatmana gerek yok hissi" uyandı içimde.
Beni biraz yordu, ara da kaldığım bir kitap oldu.
Tanıtım bülteni şöyle;
Adalet, yirmi dokuz yaşında genç bir kadın. Hayata ve insanlara dokunmadan, ne mutlu ne mutsuz, öylesine yaşayıp gitmektedir. Ta ki doktoru, ölümcül bir hastalığa yakalandığını söyleyene dek... Hastalığı için kendini suçlayan Adalet, hayatını didik didik ederek, ilk günahını, masumiyetini kaybettiği ilk gerçek suçunu bulmaya çabalar. Bu uğurda çıktığı yolda kendiyle de, içinde yaşadığı ülkeyle de yeniden tanışacaktır. Dokunmadan, kahramanın hayatı sorguladığı, değişimi yaşadığı ve belki de aşka rastladığı sürükleyici bir yolculuğa davet ediyor okuru.

(Tanıtım Bülteninden)


Bir diğer kitabım da İlber Ortaylı'nın son kitabı Gazi Mustafa Kemal Atatürk oldu.
Daha önce Sinan Meydan anlatımı ile okumuş ve çok beğenmiştim. Bu kitap da çok iyiydi.
Sanki karşınızda İlber Hoca var size anlatıyor, okurken öyle hissediyorsunuz, konuştuğu gibi yazmış. :)
Ailesinden başlıyor ama anlatırken sizi tarih vererek boğmuyor. Daha çok gelişmelere yönelmiş, doğru bilinen yanlışları anlatmış ve ülkemizin nelerden geçtiğini, bu ülkeye ve Atam'ıza sahip çıkmamız gerektiğini aktarmış.
Düşününce  öyle değil mi?
Üzüldüğüm bir şey varsa oda hep bu konular açıldığın da Atatürk-Hz. MUhammed( S.A.V) karşılaştırılması.
Oysa ki ikisinin de bence gittikleri yol aynıydı. İnsanlığın özgür, kendi iradesi ile karar verdiği ve yaşadığı topraklar da özgür olması.
Sonuçta şöyle bir gerçek var ki ön görülü olmak herkese nasip olmaz. Hem öngörü hem liderlik vasıflarına sahip olmak büyük bir nimet. Ki Atatürk fazlası ile sahipmiş.
Bana biraz saçma geliyor kimse kusura bakmasın. Sevgili Peygamberimiz'in elbet gönlümde, aklımda yeri başka asla kıyaslama bile yapmam. Neden her seferinde kıyaslarlar anlamam da.

Atatürk'de öyle. Eğer bugün bu topraklar da bu şekilde yaşıyorsak Atam'a ve kendisine inanan, gazi, şehit olan atalarımıza borçluyuz.

Bu konu uzun. Sizi sıkmayayım.
Tanıtım yazısı şöyle;

“Tarihin akışını değiştiren, ona mührünü vuran veya büyük tehlikelere mâni olan liderlere her memlekette rastlamak mümkün değildir. Atatürk dünya tarihinin nadiren gördüğü bir dehadır. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra, hiçbir mağlup milletin direniş göstermediği zamanda siviller ve askerlerle dünyaya meydan okumuştur.”

-İLBER ORTAYLI-

Gazi Mustafa Kemal Atatürk kitabı, evvela imparatorluğu dirilten nesil olan 1880'liler kuşağı, Balkan coğrafyası ve Mustafa Kemal'in aile kökeni ile başlıyor.
Akabinde Atatürk’ün askeri eğitimi, Manastır yılları, Milliyetçilikler Dönemi, İttihat ve Terakki, II. Abdülhamid, Enver Paşa, Ziya Gökalp, Trablusgarb, Balkan Savaşları ve Sofya yıllarıyla devam ediyor.
Ordumuzun İtilaf devletleriyle sekiz cephede mücadele ettiği Birinci Dünya Savaşı, kutlu zaferlerimiz Çanakkale ve Kutü’l Amâre, Mondros, son padişah Vahideddin, bir milletin ve ülkenin ölüm fermanı olan Sevr…
Tüm detaylarıyla Milli Mücadele dönemi, 23 Nisan 1920 ve sonrasında muhalefete rağmen verilen Kurtuluş Savaşı, İnönü Muharebeleri, Lozan Konferansı, Büyük Taarruz ve Cumhuriyet’e giden yol...
Saltanat ve hilafet tartışmaları, Lozan, On İki Ada, mübadele, Osmanlı'dan kalan borçlar, Musul ve yakın tarihin en önemli meselesi olan inkılablar...
Son olarak kişisel özellikleriyle, dünyada, anılarda, hafızalarda kalan izleriyle modern Türkiye’nin kurucusu Atatürk...
İlber Ortaylı bu ilk biyografisinde yaşamının tüm yönleriyle büyük lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatıyor. Türk tarihçiliğine hiç unutulmayacak ve sürekli başvurulacak bir rehber kitap daha kazandırıyor...

(Tanıtım Bülteninden)

Yorumlar

  1. Kızınız çok tatlı maşallah:) benim oğlumda erken yatıp erken kalkanlardandı öyle çocuklar iyi oluyor gece geç yatanlar daha zor bana göre:) ben çalıştığım için hafta içi sorun olmuyordu da hafta sonu biraz daha uyusam diyordum hep:) gerçi oğlum uyandıktan sonra yaklaşık bir saat filan legolarıyla kendi kendine oynuyordu sonrasında bize geliyordu. Bugünlerinizin tadını çıkarın nasıl çabuk geçiyor anlatamam.
    Kitaplara gelirsek Dokunmadan bana göre de olmamıştı yazar illede memleket sorunlarını yazmalıyım diye kendini kastığından sonuç kötü olmuş. Keyifli okumalar, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Gül Teyzesi. :)
      Bende hiç şikayetçi olmadım erken yatıp kalkmasından. Çünkü çocuklar uyuyarak büyürler, böyle öğrenmiştim/k büyüklerimizden.
      Çalışmadığım için daha kolay geliyor bazı şeyler. Ne demişler hem; erken kalkan erken yol alır.
      Bizim kız henüz kendi başına oynama faslına geçemedi. Dediğim de; tek oynamak istemiyorum diyor.
      Belki yaza doğru olur tek oynaması.
      Sanırım bende yanlış kitabı ile başladım diye düşünmüştüm. Yazım dili öyle olan kitaplar bende ilerlemiyor, yalnız olmadığımı bilmk iyi :))
      Benden de sevgiler, selamlar. :)

      Sil
  2. Ben de yakında Saklı Bahçeler Haritası'nı okudum Nermin Yıldırım'a ait ama çok beğenmedim :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazım dili akıcı değil anladığım kadarı ile Gamzem, o zaman bende hiç diğer kitaplarına bakmayayım...
      İyi çalışmalar canım.

      Sil
  3. Tarihi direk değil de bir hikayenin içinde harmanlanmış şekliyle okumayı seviyorum.Hatta bu yüzden, senelerce, tarih okumayı sevmediğimi zannetmiştim.Herkesin okuma ve anlama şekli farklıymış meğer :) İlber Ortaylı'yı internetten takip ediyorum.Okurum da umarım tanıtımdan sonra.Teşekkürler, küçük ponçiğine kocaman öpücükler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim Aytül.
      Gerçektende öyle ama, çok fazla ciddi anlatımları ve devamlı olarak tarih aralığı verilen anlatımları bende sevmiyorum.
      Oysa ki böyle roman şeklinde anlatımlar akılda daha kalıcı oluyor.
      İyi pazarlar, iyi geceler. :) Bizden de size kocaman öpücükler.

      Sil
  4. Sen şanslısın biliyor musun :)) Oytun her sabah saat 6:00 da kalkar ve annnannnn diye arabayla güne başlardı ahahahaa :) Toparlan o aatte toparlanabilirsen. Ne zamanki okula başladı erkekn kalkmalar son bulup sürünmeler başladı. Hala bazen annn annnnn diye başına gidiyorum çok kızıyor bana :) Unut artık unut diyor :)

    Keyifli okumaların, keyifli oyunlarınız olsun canım benim ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol canım benim. Gerçekten de büyük bir emek çocuk büyütmek bir o kadar da keyifli anlar demek. :)
      Çoook öperim çokkkkkk ♥ ♥ ♥ ♥ ♥

      Sil
  5. İlber Hoca nın kitabını okumak istiyorum.Bir de Elimde Müzik Uğruna var ama onla da punto sirunubgirdi aramıza. Azimliyim okuyacağım .
    Poncik kızı ve seni çok öperim. ☺

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Severek okursun Özlem'cim çok güzel anlatmış İlber Hoca.
      Müzik Uğruna'da çok güzeldi. İyi okumalar canım, öperim çok.

      Sil
  6. merhabalar,
    Ben de şöyle uzun saatler okumaya hasretim çünkü 5 aylık bir oğlum var gece 03.30 ila 04:00 dan önce uyumuyor dün 5 te yattı haliyle sabah 11 gibi kalkıyor ama ben de o saatte kalkıyorum gündüzde toplam çok iyi günündeyse 4 saat kadar yatar o saatlerde de ev toplama yemekle uğraşıyorum bir de işe başlayınca sabah 7 de nasıl kalkıp işe gidicem bilmem..
    Kitaplara gelirsek Nermin Yıldırım'ın Dokunmadan kitabı beni de çok tatmin etmedi.En sevdiğim kitabı Unutma beni Apartmanıdır.Bir de saklı bahçeler haritası çok güzeldi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Aslı.
      Vallahi oğlun uyyunca uyu uyanınca kalk. Seni çok iyi anlıyorum. Bir dönem bende kızımla böyle yapıyordum. Öğlenleri Umay'ı yatırırken bende yanına kıvrılıyordum. Bir saat kadar yatıp kalkıyordum öyle iyi geliyordu ki.
      Kızım kreşe başladıktan sonra benim de tekrar okuma saatim uzadı Aslı, sana biraz daha var. Tadını çıkart anne-bebek arasında ki o müthiş bağ herşeye bedel.
      Nermin Yıldırım tarzı bana gelmedi onu anladım. Ki çoğu kitapsever dediğin kitabı önerdi. Tek kitabını okuyup kestirip atmayı sevmediğimden uygun zamanda dediğin kitaba bakarım.
      Sevgiler selamlar. :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasya Gezisinden Kalanlar....

Nerde Kalmıştık?

Günlük, Sergi Gezisi