Şeyler / Georges Perec Ve Bahri Karaçay...

 (bugün hava ne kadar güzeldi... öyle özlemişim ki yağmur sesini, kokusunu ve camda bıraktığı o damlaların görüntüsünü😍🙏)

 Hafta da bir gün ile okula gitmeye başladı bizim kız. Ve ilk sorduğu " Anne okula girerken koşabilir miyim?" oldu. Tabi hayır der miyim?! Aslaaaaaaa :)

Sırtında çantası, okul kapısından bir koşusu vardı anlatamam....Bu hafta da iki gün gidecekler. Öyle heyecanlı ve mutlu ki... tabi bizim aklımızda kalmıyor değil.. vakalar arttıkça.. lakin o kadar ihtiyaçları vardı ki çocukların okula gitmeye. İki ucu boklu değnek denir ya aynen öyle. Gitseler bir türlü gitmeseler başka türlü. Elbet evde eğitim verilir, verilmez değil ama okul ortamında kazandığı bazı davranışları ne kadar istesek de evde veremiyoruz....

Onun dışında da pek bi değişiklik yok. Evin öğretmen beyi de haftaiçi-h.sonu evden uzaktan eğitim ile derslerini yapıyor.... 

Bende kalan zamanlarda kitaplarıma gömülüyorum :)

Onlardan biri de arkadaşımın kendine alırken banada getirdiği, Tübitak Yayınlarından çıkan "Mutlu Beyin" kitabı.

 Kitabın güzel yanı, öyle akıcı ve naif anlatmış ki Bahri Bey okurken sayfalar nasıl akmış anlamıyorsunuz. Ve en önemlisi de beynimizin bölümlerini anlatırken verdiği örnekler ile daha bir iyi oturuyor bazı davranışlarımız. Hatta bir kitabı daha varmış; DNA ile ilgili ona da bakmak gerek dedim okurken. Şöyle oturduğunuz yerden bir kaç bölüm okumak iyi gelecek bu kitaptan :)

 📌 📌 📌Eski Mısırlılarda hatta eski zamanlarda en önemli organ kalp idi. Çok zaman sonra beynin onemi kavranmış 

 İlk bölümler biraz teknik bilgilerle dolu olmasına rağmen ilgi ve merakla okumaya devam ettim...

🧠 Bir çok duygumuzun beynimizde ki hangi frekansları etkilediğini,  neden sonuç ilişkisini anlatmış. Öyle tatlı anlatmış ki 😊... Tabi eğer çok fazla  bu tarz bilim kitapları okuduysanız sizi sıkabilir. 

Tanıtımı şöyle;

Yaşamın Sırrı DNA kitabının yazarı, nörobilim alanında genler düzeyinde yirmi yılı aşkın süredir araştırmalar yapan bilim insanı Bahri Karaçay, bu kez bizleri beynin sürprizlerle dolu gizemli dünyasında keyifli bir yolculuğa çıkarıyor. Mutlu Beyin evrenin en karmaşık organı olan beyin hakkında çok yakın geçmişte elde edilen son derece ilginç gerçekleri anlatıyor. Beyinle kişilik arasındaki ilişkiden; erkek ve kadın beyni arasındaki benzerlik ve farklılıklardan; okur-yazar, başarılı, müzisyen, âşık, mutlu ve yaratıcı beyinlerde neler olduğundan bahsediyor. Mutlu Beyin aynı zamanda hafızanın işleyişi ile birlikte korku ve endişe yaşayan, suç işleyen, öte yandan kendi çocuklarını dahi tanıyamayan farklı beyinlerin sırlarına da perde aralıyor."

Diğer kitabım ise çok sevdiğim bir yazardan;

"Şeyler/ Georges Perec"


 

 Pdf olarak okudum lakin kitaplığımda da olmasını istediğim bir yazar. Geçtiğimiz sene Notos Dergisinde kendisine yer verilmişti. Okuduklarımdan anladığım kadarı ile değişik bir kafa yapısına sahip kendisi ve beyni devamlı inceliyor, üretiyor ve sorguluyor. Yoksa bu kitaplarında ki bir sürü kelime, kelime oyunları ve detaylar olmazdı :)

Zamanında iyi bir reklamı oldu mu bilmiyorum ama geride kalan yazarlardan ve istiyorum ki daha çok bilinip okunsun.... 

Hayatına göz attığınız da şunlar yazıyor...

1969 yılında basılan kitabı ”La disparition” (Kayboluş), yazarın dehasını ortaya koymaktadır. Hiç ‘e’ harfi kullanmadan 300 sayfa yazdığı kitabı, bir adamın ortadan kayboluşunun hikayesidir.

İnsanlığı ve yaşadığı dünyayı her yapıtında yeniden keşfeden Perec, yazılarında bulmacalara, sözcük oyunlarına ve ironiye çokça tum olan yazarın her yapıtı aslında otobiyografiktir. Ailesi ve yahudi olduğu için çektiği acıların yansıması eserlerindeki melankoliyle birlikte karşımıza çıkar. Özellikle 1973’te yazdığı ”La Boutique Obscure” (Karanlık Butik), 1975’te kaleme aldığı ”W, or, the Memory of Childhood” (W, ya da Bir Çocukluk Hatırası) ve 1978’de yayımlanan ”Je me souviens”te (Anımsıyorum) bu açıkça gözlenmektedir.

Dili, oyunlar ve bulmacalarla kurulu bir labirentte, çıkışları derin felsefi düşüncelere açılan bir labaratuvara çevirmiştir. Hayattayken oldukça başarı kazanan ve onurlandırılan yazar, 1981 yılında Avustralya‘da Queensland Üniverstesi‘nde yaratıcı yazarlık dersi verdi. Bu sırada yarım kalan romanı ”53 Jours” (53 Gün)ü yazıyordu. Sigara bağımlılığı yüzünden akciğer kanseri olunca Fransa’ya geri dödü ve 3 Mart 1982‘de öldü.

 Arka kapak yazısı şöyle;

Jérôme'la Sylvie, özgürlüklerinden hiç ödün vermeden her şeye sahip olmayı düşlerler. Oysa öğrencilikten çıkıp daracık odalardan, "bir pantolon, bir kazak"tan, kötü yemekhane yemeklerinden kurtulmanın ve düşledikleri yaşama ulaşmanın bir bedeli vardır. Nesnelerle örülü yaşam giderek daha da ulaşılmaz bir imgeye dönüşür.

Perec, Şeyler'de, 60'lı yılların, Jérôme'la Sylvie ve arkadaşlarının bu hikâyesiyle Fransız toplumunun keskin bir tanımını veriyor. Dahası her şey ne kadar tanıdık...

 Alıntılarım;

 

📍Zengin olmayı isterlerdi. Zengin olmayı bileceklerini sanıyorlardı. Zengin insanlar gibi giyinmeyi, gülümsemeyi, bakmayı  bileceklerdi.

Gerekli inceliklere, ölçülülüğe sahip olacaklardı.

Zenginliklerini unutacaklardı, bileceklerdi zenginlikleriyle gösteriş yapmamayı.

Övünmeyeceklerdi bununla. Soluyacaklardı zenginliği. Zevkleri  yoğun olacaktı. Zevk alacaklardı yürümekten, gezmekten, seçmekten,  değerlendirmekten. Yaşamaktan zevk alacaklardı. Bir yaşama sanatı olacaktı yaşamları.


📍Lüks adını verdikleri olguda asıl sevdikleri, bu lüksün  ardında yatan paradan başkası değildi çok kez. Zenginlik belirtilerine  kaptırmışlardı kendilerini;

yaşamdan önce zenginliği seviyorlardı.

📍Hamur işi seven bir erkeği betimleyebilir misiniz? Çamaşır makineniz  hakkında ne düşünüyorsunuz?

Makinenizden memnun musunuz? Çok  köpük yapıyor mu? İyi yıkıyor mu? Çamaşırı yırtıyor mu? Çamaşırı  kurutuyor mu? Çamaşırınızı kurutacak bir çamaşır makinesini yeğler misiniz? Ya maden ocaklarındaki güvenlik önlemleri, yeterli midir, yoksa sizce yeterli değil midir?

📍Herşey yeniydi. Duyarlıkları, zevkleri, yerleri, ne varsa onlan şimdiye değin bilmedikleri nesnelere götürüyordu hep. Başkalarının  giyiniş tarzına dikkat ediyorlardı; vitrinlerde mobilyaları, kravatları,  bibloları farkediyorlardı; emlak komisyoncularının ilanları önünde  düşlere dalıyorlardı. Daha önce hiç ilgilenmedikleri şeyleri  anlıyorlarmış gibi geliyordu onlara: bir mahallenin ya da sokağın hüzünlü ya da neşeli, sessiz ya da gürültülü, ıssız ya da kalabalık olması onların gözünde önem kazanmıştı.

Kafalarını meşgul eden bu  yeni düşüncelere hiçbir zaman hiçbir öge hazırlamamıştı onları;

uzun  bilgisizlik dönemlerine şaşarak, saf saf kendilerinden geçerek  keşfediyorlardı bunları.

Neredeyse durmadan bunları düşünüyor olmalarına hiç ya da hemen hemen hiç şaşılmıyorlardı.

Yorumlar

  1. Beyin çok enteresan bir organ ve ne kadar incelenmiş ve araştırılmış olsa da hâlâ gizemlerle dolu. Özellikle kadın ve erkek beyinleri arasındaki farklar çok ilginç.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle Sevgili Burcu. Bilinmeyen o kadar çok beyin odaciklari var ki.... Muhteşem bir organ...
      :)

      Sil
  2. yağmuru ben de çok özlemişim:) harika kitaplar okumuşsun Gülşah'cım ben de bakayım, sevgiler:)

    YanıtlaSil
  3. Şeyler'i telefondan mı okudun? Ben bazen telefondan dizi izliyorum onda bile gözlerim ertesi gün ağrıyor, kitap okusam ağrıdan duramam herhalde.

    Sonbahar iyice kendini hissettirdi. En sevdiğim mevsim geldiği için mutluyum :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorma Sule bemim gözlerde fena oluyor ama çok uzun süre okursam. Evet arada telefondan pdf olarak okuyorum. Hededim ebook okuyucusu almak :)

      Sil
  4. NE KADAR SICACIK BİR YAZI OLMUŞ. YAZIN BİTİYOR OLMASI BENİ ÜZÜYOR ASLINDA AMA YAĞMUR SESİ BANA DA İYİ GELDİ. KİTAPLARIN HİÇBİRİNİ OKUMADIM AMA SÖZ VERİYORUM BAKACAĞIM.SEVGİLER.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Sevda. Her mevsim ayrı guzel degil mi?
      Teşekkür ederim 🙏🏻 anlatır gibi yazmayı seviyorum :)
      Selamlar, sevgiler 🌼

      Sil
  5. ne keyifli bişi okula koşarak gitmeeek :) perec çok eğlenceli kitapları vaar :) bahri bey piku :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya Deep. Eski günlerim geldi aklıma, kızı bırakırken :)
      Perec kesinlikle muhteşem.

      Sil
  6. Mutlu Beyin'i okumuştum. Benim ufak sever bu tarz şeyleri epey alınıyor. Okul konusunda haklısınız, çocukları özledi, sıkıldı. Benimki lis ikide o bile sıkıldım diyor. Ve ne kadar verimli bilemiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne guzel çocukların böyle ilgileri olması.
      Okul çağında ki.çocukların evde olması çok can sıkıcı... Ama.pandemi de can sıkıcı.......
      Bu senede boyle biter...
      İyi geceler :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasya Gezisinden Kalanlar....

Nerde Kalmıştık?

Günlük, Sergi Gezisi