Biten kitap; Baragan'ın Dikenleri Panait Istrati

Bu sene kışa iyi hazırlandım. :)))
Kışlık domates soslarımdan sonra kahvaltılık biber soslarım da hazır...
Dün sabahtan pazara gittik, malzemeler alındı ve eve gelip sos yapıldı. Gerçi bu sosu, işin erbabı Nesrin Ablam yaptı. Ellerin kolların dert görmesin Nesrin Abla. Bizde yardım ettik ama büyük iş ondaydı.

Bu arada uzun zamandır televizyon izlemiyorum. Sosyal Medyadan gördüğüm kadarı ile yine şehitlerimiz çoğunlukta ve Allah ailelerine sabır versin. Ve sanırım seçime gidiyoruz. Düşünün bu kadar kopuğum haberlerden. Televizyondan hoşlanmıyorum bana büyük bir zaman kaybı geliyor. İzlediğim programlar elbette var ama haberlerin yanlı olduğunu düşündüğümden izlememeyi tercih ediyorum. Hepten izlemiyorum değil ara da sırada izliyorum. Sanırım bunda yaz ayının da etkisi var. Kışın daha çok izliyorum tartışma programlarını ve haberleri........
Ülkemiz için, vatanımız için herşeyin hayırlısı olsun.....


Biten bir kitabımdan da bahsedeyim yazımın sonunda size :)

Bence bu yazarı seven ya çok sever ya hiç sevmez. Bende öyle bir izlenim bırakıyor nedense.
Beni soracak olursanız sevenlerdenim.
Basit, yalın ama analizleri iyidir yazarın. Anlatım dili sizi sıkmaz, tamam bazen sıkabilir. :)
Ama okumaya devam edersiniz elinizden bırakacak kadar sıkmaz.

Daha doğrusu her kitabında değil. Ben yazarın daha önce Akdeniz ve Kira Kiralina kitaplarını okumuş ve sevmiştim.



Bu kitabında da yazar;


15 Yaşında bir çocuğun gözünden hayatı, Romanya'yı, yoksulluğu, aile hayatını, çalışanların ve bir ekmek için neler yapılabileceğini aktarıyor. Tabi zorlu yaşam koşulları da cabası.

Yine de kahramanımız umutsuz, mutsuz değil. Yorumları ile sizi düşündürebiliyor yer yer...

Kitaptan bir alıntı:


Bunu fenalık olsun diye söylemiyorlardı ama ne de olsa bana dokunuyordu. Ben merhameten 'sokaktan alınmış' bir çocuktum. İnsan on beş yaşında olur ve o yaşta çok acılara katlanmış bulunursa böyle bir şey işitmek pek de hoşuna gitmez. Bunlar insanın içinde birikerek yüreğini kabartır ve Lateni'deki küçük kulübeyi, ölmüş anayı ve kaybedilmiş babayı düşündürerek adamı ağlatır."


Özeti;


Panait Istrati romanlarında çoğunlukla yolculuklarını anlatır. Fakat gezdiği ülkeler değil, tanıdığı insanlar ön plandadır. Yapıtları kendi yaşamıyla bütün insan kardeşlerinin çektiklerinin son derece içten, dürüst, gösterişsiz karışımıyla oluşturulmuş; bir bakıma Balkanlar'da yazılmış "Memleketimden İnsan Manzaraları"dır. Pek çok dilde okunan, sevilen bir yazar oluşu da bunu doğruluyor gibidir. Istrati, Baragan'ın Dikenleri'nde zorlu koşulların hüküm sürdüğü Romanya topraklarında yaşanan yoksulluk ve eşitsizliği anlatır. Baragan'da insanlar bir lokma yemeğe muhtaç, köle gibi yaşarlar. Oysa ağalar, devletin ileri gelenleri ve zenginler refah içindedir. Baragan'da yaz sona ererken kuzeyli rüzgârlar sert kışın ve karın gelişini haber verir. Dikenlerin büyük yolculukları da işte o zaman başlar. Tüm Baragan'ı bir uçtan diğerine kat ederler. Peşlerine de "yitip gitmeye" ya da "altına girilecek bir çift kanat aramaya" kaçan yoksul çocukları sürüklerler. Istrati, Baragan'ın kıraç topraklarında kıtlığın, toplumdaki güç eşitsizliğinin ve yaşanan gerginliklerin öyküsünü yoksul bir çocuğun gözünden anlatıyor.


 
 



Yorumlar

  1. Ohh ellerinize sağlık , çok güzel gözüküyorlar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol şeker. Kışın çok iyi oluyor böyle hazırlıklar. .)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasya Gezisinden Kalanlar....

Nerde Kalmıştık?

Günlük, Sergi Gezisi