Yeni yıla az kala...

Yılın bu son zamanların da genellikle, bende kayıtlı olan adreslere yılbaşı kartı yollar; yeni yıl yazıları yazardım.
Bu ay böyle bir kart hazırlama telaşım yok... Ama güzel olan posta kutusuna baktığımda bana gelen bir kartın olması...
Bazen illa ki karşılıklı olmamalı bazı şeyler... Ama o kadar garip bir hale geldik; takip edeni takip ediyoruz, eğer o bizi etmezse bizde hemen listeden çıkartıyoruz; bize kart veya hediye alana bizde alıyoruz; yok bu sene o bişey yapmadıysa bizde yapmıyoruz...
Böyle haller garibime gidiyor... Sanıyorum ki kendimin birçok şeyi yaparken karşılık beklemediğimden ve eğer seviyorsam, yapmak istiyorsam yaptığımdan kaynaklanıyor...
Bu sene ilk kart canım kardeşim Sevdoş'dan geldi, birde öyle güzel bir not yazmış ki...

Tabi kendimde güç bulsaydım bu sene çok güzel fikirlerim vardı... olmadı... sağık olsun diyorum...

Günlüğüme bile yazılarım azaldı... sanki ne yazsam az, eksik kalacak gibi hissediyorum... Oysa ki yeni bir yılla alınan yeni kararlar o kadar heyecanlandırıyor ki beni... belki hepsini uygulayamıyordum ama o listeyi hazırlamak, yazmak, ilk bir kaç hafta sadık kalmak listeye, sonra da ertelemek... bunlar bile keyif sebebi kendim için...
Bu sene aldığım en büyük karar; çook uzun soluklu planlar yapmamak...aldığım herşeyi kullanmak, asla bir gün kullanırım deyip kaldırmamak... ki bunu çok az yaparım...aldığım her yeni şeyi hemen kullanmak gibi bir huyum vardır...saklamayı misafire çıkartırım mantığını sevmiyorum.
Bu da sanırım eskiden herkes de olduğu gibi bizim evde de olan " misafir takımı, misafir odası" mantığından...

Hep derdim sevgili canım aneme; evleneyim ben öyle yapmıyacağım.. sonuçta bende özelim, bende önemliyim neden misafiri bekleyeyim ki...
Annem de ( nurlar içinde uyu annem); sen evlende öyle yap.... 
                     derdi....her anne gibi...
Bu pazar 40.gün Mevlid'ini kardeşimin evinde okuttuk. Dualar okunurken nasıl içim yandı anlatamam. Ahh annem dedim senin içinde bu kadar yakın zamanda mevlid okutacağımız hiç aklımıza gelmezdi.. dedim.

Hani diyorlar ya; zaman... zaman geçtikçe daha zormuş aslında..
Başlarda annem öldüğü için içim/iz yanıyordu.
Şimdi ise zaman geçtikçe; ah o özlem var ya işte! o insanı acıtıyor, artık sesini duyamamak, konuşamamak, koklayamamak, ana kız kavgası yapamamak....
İşte bunlar insana koyan, can acıtan....

İşte hayat devam ediyor bizler için, etmeli de zaten yoksa yaşamın bir anlamı kalmaz diye düşünüyorum...
başka türlü ne zaman akar nede kendimize olan sorumluluklarımız yerine gelir....



Yorumlar

  1. Allah kabul etsin , pazar günü aklımdan geçmiştiniz , çok zor çok iyi bilirim . Bazen gülüyorsun sonra da sen neden güldün şimdi diyip kendine kızıyorsun .. O kadar zor ki ah o özlem o hiç bitm,yor

    YanıtlaSil
  2. Allah mevlidinizi kabul etsin, nur içinde yatsın anneciğin...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasya Gezisinden Kalanlar....

Nerde Kalmıştık?

Günlük, Sergi Gezisi