Günce; içe dönmeler, Bir Film; Under The Tuscan Sun

Bu aralar belirli yaş dönemlerimle şimdi ki yaş dönemlerimi düşünürken buluyorum kendimi.

Örneğin geçen gün toka kutusunu düzeltirken; 20'li yaşlarımdayken ne kadar çok tokacıya gider ve toka, küpe, kolye alırdım dedim iç sesime...
Bir sürü bir sürü tokam vardı, neredeyse her beğendiğimi alır eve gelir, saçıma olmayanı da kutunun en sonuna koyardım.
Sonra....

📍Yaşım ilerledikçe ( ki bence bazı şeylerin kesinlikle yaşla ilgisi var) ki kendimi hala 20'lerim de hissedebiliyorum, ara ara da öz yaşıma dönüyorum. Sanırım bunda minyon olmam ve yaşımı göstermemem de yatıyor.
kullanmadığım şeyleri almadığımı fark ettim. Tabi bunda farkındalığın da etkisi var.
Artık yaşama daha farklı gözle bakıyorum. Sonuçta devamlı tüketim yapmak da sağlıklı değil/miş. Kanıtlanmış yani.😏 Şİmdi ise beğendiğim bir kaç tokayı alıyorum ve gittiği yere kadar kullanıyorum.
Bir çok şeyin fazlasını almıyorum ( kitaplar hariç 😊 )

 📍 Mesela her ay düzenli aldığım dergiler olurdu. Cosmopolitan, Elele vs... her ay hiç aksatmaz alır, tüm ay okurdum...
Geçenler de kuafördeyken bu dergilerden birine bakayım, uzuuuuunnnn zaman oldu dedim kendime ... aman tanrım... sırf reklam dergi... Birkaç sayfaya baktım ve elimden hemen bıraktım.
"kızım aç e-kitabını oku" dedim. :)
O zaman anladım ki gerçekten de bazı duyguların, keyiflerin gerçekten de yaşla ilgisi var. O zamanlar o sevgili etkileme yollarını, itiraflarını okurken heyecanlanır, kıkır kıkır gülerdim/k. Şimdi hiç bir anlamı yok benim için hatta sıkılıyorum bile.
📍Sonra hafta sonları neredeyse tüm gazeteleri alır ve tek tek okurdum, masadan kalkmadan. Bide önce ben okumalıydım o gazeteleri, eğer benden önce evden iri okursa okumazdım.
Sebebi de ben kırıştırmadan muntazam okurdum ve ilk okuyan olmalıydım. Vermezdim valla kimseye.
Şİmdi gazete bile almıyorum, haberlerin doğruluk kaynağına inancım yok...
Birkaç köşe yazarını okumak, o da netten daha kolay zaten, daha iyi.

📍Ama en çok da asla ama asla yıkanmadan dışarı çıkmaz, bakkala bile gitmezdim. Annem " kızım sanki kim görcek seni" diye söylenirdi. Bende Nuh der Peygamber demez gitmezdim bakkala.
Hatta kuzenim dışarı çıkmak için arardı. " dur yıkanayım öyle çıkayım" derdim.
Bir ara aramızda dalga konusu bile olmuştu.
Şİmdi düşünüyorum da sanki ne vardı birgün de saçım yağlı çıkayım dışarı dimi... cık olmaaazzz., katiyen olmazdı benim için.
Saçı ve cildi yağlı olanlar anlar beni :)) Ve kızardı kuzenim, söylenirdi bana.. :)

📍 Şimdi ise asla ama asla an'ın tadını çıkartmama engel olmasına izin vermiyorum bu detayların. Kim ne der, nasıl bakar umrum değil.... Ben kendimi aynaya bakınca nasıl görüyorum, ne hissediyorum ve ne yapmak istiyorum. Öncelik bunlar.
Önemli olan "benim ne hissettiğim", elbet sevdiklerimin de düşüncesi önemli.. anladınız siz ne demek istediğimi.

📍Ay durun bir de "çanta-ayakkabı" takıntım vardı. İlla aynı renk ve uyumlu olacaktı çantalarım ve ayakkabılarım.
Şİmdi ise bir spor ayakkabı yada Convers, birde rahat bir çanta hatta çoğu zaman sırt çantası.. tamam işte hazırım .:))
Böyle işte aklıma geldikçe yazarım...

Birde size izlediğim güzel bir filmden de bahsedeyim.😊
Uzun zamandır elimizdeydi bu film.
ABD-İtalyan 2003 yılı yapımı bir film. Türkçe'ye Kızgın Güneş olarak çevrilmiş.
Diane Lane gerçekten de iyi bir oyuncu, duyguları öyle güzel vermiş ki filmde.
Konusu da boşanma arifesinde aldatılmış, yazar olan bir kadının arkadaşlarının tatil hediyesi ile değişen hayatını anlatıyor.
 Çok derinden etkilenmiştir kadın, ve kafası çok karışıktır. Çıktığı İtalya gezisin de bir kadın çıkar karşısına ve hayatı değişir. Tesadüflere inanır mısın ki bence hayatta tesadüf yoktur, doğru zaman gelmiştir ve karşınıza çıkar olaylar...
Ve yeni bir hayat için verdiği ani bir karar ile aldığı eski bir evi onarırken kendini de iyileştirmesini izlersiniz. Öyle iç karartıcı değil, bizden gibidir film... hele o güzel manzaralar da cabası.
Bi göz atın ve izleyin, pişman olmazsınız.
Hatta film kitaptan uyarlanmış.








Yorumlar

  1. "Yıkanmadan sokağa çıkmamak" faslını çok iyi tanıyorum, kızımdan ötürü. Şimdi "amannn anne, neymiş o halim?" faslına geçtik. :))
    Diane Lane'ni beğenirim, Toscana'yı daha da çok! O halde bu filmi seyretmeliyim. ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Film çook keyifliydi, izlerseniz yorumunuzu bekliyor olacağım :)
      Kızınızı nasıl iyi anlıyorum anlatamam :))))
      Sevgiler, iyi haftalar.

      Sil
  2. Liste ayni ben:) O kadar cok dergi aldim ki zamaninda,Atlas,fotograf ne bulursam.Oncelikler degisiyor ve tabii ki onemsedigimiz seyler.yas almak guzel sey.benim bir de taki takintim vardi,butun hepsini alip takasim gelirdi hatta cok da taki takardim bir zamanlar.filmi de cok severek izlemistim,sanirim sonunda ugur bocekleri konuyordu ustune,hic beklemedigi bir anda.blogun bu halini de pe begendim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet evet doğru hatırlıyorsun sevgili Sibel, sonunda uğur böcekleri konuyor ve hayatı renk buluyor :)
      Ah o gençlik yok mu? :))))
      Bloğum için teşekkür ederim, sevgiler, iyi haftalar.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasya Gezisinden Kalanlar....

Nerde Kalmıştık?

Günlük, Sergi Gezisi