Derviş Ve Ölüm

 Derviş Ve Ölüm kitabı 

(Bir ağıt kitabı... Diye not almışım)





Hikâye abisinin mahkum edilmesi üzerine hak arayışına girişin derviş üzerinden anlatılıyor..... Tâbi bu süreçte gelişen politik olaylar da araya girince dengeler değişiyor....  Kitapta güzel olan şey daha çok "insanî ve konu ailen, dostun olunca" nasıl davrandığımızla ilgiliydi daha çok. 

  Sorgulamalar, içsel isyanlar derken durup kendime de çok sordum; ben olsam ne yapardım diye? Sonuçta insanız ve fıtratımız az çok belli....

Ama sorgulamalar bir başlayınca, dengelerde değişmeye başlıyor.... Derviş Ahmet'de olan  bu aslında... Ve mazlum iken kadı oluyor ve olaylar karşısında hüküm vermesi gerektigi zamanda, dostunu yargılaması gerektiğinde verdiği çaba... Yani canınızdan biri olduğunda karar vermek çok zor....

Alt metinde de yatan felsefi soruları kendime de sorarak okuduğum bir kitap oldu. 

Mevlana'dan alıntı olan şu şiiri not etmiştim:

"

öldüğüm gün taşınırken tabutum acı duyacağını sanma bu dünyanın ardından...

ağlayarak yazık oldu diye konuşma.

yok oluyorlar mı batınca güneş ve ay?

ölüm sandığın şey, aslında doğuştur.

zindan gibi görünür mezar, oysa ruh özgürlüğe kavuşur

hangi tohum büyümez ekilince toprağa?

insan tohumundan şüphen mi var yoksa?'


Arka kapak

Unuttuğumuzu sandığımız her şey, unutulmuşluğun karanlığından çıkıp tekrar geri geliyor ve hiçbir şeye ait olmadıklarını düşündüğümüz anda tekrar bizim oluyor. Onlara ihtiyacımız olmadığı halde, önümüzdeki eski varlıkları ile parıldayarak bizi hatırlamaya zorluyor, ihanetimiz yüzünden bizden intikam alıyor, bizi yaralıyor.


Meşa Selimoviç, Derviş ve Ölüm’de mutlak dinî doğrular üzerine kurulu dünyasında yaşayan Mevlevî şeyhi Ahmed Nureddin'in, erkek kardeşinin suçsuz yere tutuklanıp idam edilmesinden sonra düştüğü derin karmaşayı resmediyor. Suç, ceza, adalet, din ve otorite kavramları çerçevesinde insanın ruh dünyasındaki çelişkileri, gelgitleri incelikle işliyor.


1967’de yayımlanan Derviş ve Ölüm, değişik dönemlerde birçok eleştirmenin övgüsünü kazanan, sinemaya uyarlanan, otuzu aşkın dile çevrilmiş ve birçok önemli edebiyat ödülüne layık görülmüş bir başyapıt. 


En önemli cümle

“Ölüme daima yaklaşılır, ondan uzaklaşmak diye bir şey yoktur. Yine de o gelince şaşırırız.”




Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Merhaba... Ulyssee ile

Merhaba....

Melankoli 1-2 ve günlük haller