Yazarın daha önce hiç bir kitabını okumadım. Bu kitabı da indirimden aldım. Selahattin Eyyubi'yi merak ediyordum, arka kapak yazısını da okuyunca alıverdim. Ama umduğum gibi çıkmadı. Anlatım dili, yazım hataları ve çeviri kötüydü. Konu başlıklar altında anlatılıyor ama içerikler kısa kısa geçiyor. Birde fazla detay yok. İçinde Haçlı Seferleri, Tapınak Şövalyeleri geçiyor ama sadece ismen. Savaş detayları, ne bileyim bir çok önemli detay atlanılmış gibime geldi. Sanki kitap yazılmış olmak için yazılmış. Bu sebeple bu kitabı tavsiye etmem...
Kitap Açıklaması
Selahattin Eyyubi, Haçlı Seferleri’nin Doğu’yu kasıp kavurduğu
yılların tartışmasız en ünlü kişiliklerinden biridir. Fikirleriyle ve
yaptıklarıyla olduğu kadar, sergilediği tavırlarıyla da sıra dışı bir
kişilik olarak her zaman yazarların ilgisini çekmiş ve o dönem hakkında
yazılan nice öyküde birbirinden farklı yönleri ortaya konulmaya
çalışılmıştır. Batılı yazarlar, İslam uygarlığının uzun zaman sonra
yeniden bir devlete dönüşebilmesini sağlayan bu kişiliğin çeşitli
yönlerini övmüşlerdir.
Elinizdeki bu eser, dönemin Batı dünyasındaki şövalyelik kavramının,
yani “haklı ve ilahi bir amaç uğruna çarpışan onurlu ve erdemli
savaşçılar” öğretisinin incelenmesine ve yorumlanmasına dayanmaktadır.
Haçlı Seferleri boyunca ve sonrasında, şövalyelik söyleminin erdemleri
dönemin bir ana teması olarak pohpohlanmış ve Batı kültürü dışında bile
pek çok kültür için geçerli kabul edilmiştir. Bu savaşçıların gerçekte
ortaya koydukları tavrın aslında nasıl olduğunun, kâğıt üzerindeki
törelerine ve düsturlarına uyup uymadıklarının ve onur ya da şeref gibi
konularda verdikleri sözlerini tutup tutmadıklarının tartışılması,
özellikle Batılı yazarlar için pek de alışılmış bir tarz değildir.
Charles J. Rosebault, Selahattin Eyyubi’yi pek alışılmamış ve
karşılaştırmalı bir yöntemle gözler önüne seriyor. Eser boyunca verdiği
örneklerle, “onurlu, şerefli ve haklı savaş” söylemini ortaya atan
Hristiyan şövalyelerin kendileri başta olmak üzere, bölgedeki Hristiyan
ve Müslüman yöneticilerin tümünün kişisel çıkarlarını aslında bu
erdemlerin üstünde tuttuklarına vurgu yapıyor. O karmakarışık, büyük
yangının içinde, Selahattin Eyyubi’nin tarih boyunca tanımlanmış olan
“erdemli yönetici” kavramına nasıl örnek oluşturduğunun altını çiziyor
ve onurları kâğıt üzerinde kalan tüm diğerlerinin arasından bu önemli
kişiliğin nasıl göz alıcı biçimde parladığını okuyucunun gözleri önüne
seriyor
Yorumlar
Yorum Gönder