Selam.
Nabersiniz?
Bizim bu hafta epey yoğun geçiyor.... Hatta sonraki haftalar da öyle olacak sanırım.
Bu arada okumalara devam tabi.
Elimde ki dört kitaptan üçünü bitirdim. Bi kaldı Proust 😬
Bunlardan biri okuma gurubu olarak okuduğumuz "ÇANLAR KİMİN ÇALIYOR/ ERNEST HEMİNGWAY"
( Bu arada Macera Kitabım Özlem kulaklarını çınlattım. Kendisinin en sevdiği yazarlardandı 😉)
Daha önce hikaye kitaplarını okumuştum. Anlatım dili biraz yavan geliyor ama bana öyle geliyor.
Romanlarını da okumayı istiyordum ve bu kitap ile başlamış oldum. Aslında konusu itibari ile ara ara içim çekildi hele bir savaş sahnesi vardı ki... tabi burda yazmayayım okumayanlar için hoş olmaz.
İç savaşı anlatıyor ve gazeteliğinin izlerini fazlasıyla görüyoruz. Elbet edebi tarafını tartışmak bana düşmez. Ben sadece kendi adıma hissettiklerimi yazıyorum okurken. Ve bu kitapda konu her ne kadar gerçek, acımasız ols da yazarken bazı detaylar uzamış bazıları ise geride kalmıştı......
Örneğin ön sözünü yazan
Ataol Behramoğlu
kitabın bir savaş, devrim, felsefe, aşk ya da serüven romanı gibi
okunabileceğini söyledikten sonra ekliyor: “'Çanlar Kimin İçin Çalıyor',
sanıyorum ki bütün bunların toplamıdır”. Aşkı, ölümü, savaşı ve
direnişi olduğu gibi, tüm çıplaklığıyla yazar Hemingway. Aşk sözcükleri
kalbinize işler, direnişçiler dürbünün ucunda bir düşman askeri görünce
sizin de içiniz ürperir ve savaşın nasıl bir cinayet olduğunu okurken
mideniz ağzınıza gelir.
Bazı cümleler çok uzatılmış geldi kendi adıma. Lakin okumasaydım da üzülürdüm dediğim kitaplardan oldu. Şimdi de Yaşlı Adam'ı okuyorum.
Diğer kitabım;
Pdf olarak okuduğum bir kitap "KÜÇÜK KARA BALIK / SAMED BEHRENGİ"
yazarın diğer kitaplarına da bakmaya karar verdim. Öyle sıcacık bir öyküydü ki. Evet çocuk kitabı ama bizim de içimizde küçük bir çocuk yok mudur?..... Hatta okurken aklıma Kayık Balık Nemo geldi. :)))
Samed Behrengi (1939-1968), İranlı bir
yazar. On bir yıl İran’ın Azerbaycan kesiminde köy köy dolaşarak
öğretmenlik yaptı. Öğretmenken bile öğrenciliği bırakmadı: Halkın
dilinde dolaşan masalları, söylenceleri derledi, yorumladı, yeniden
yazdı. Bu arada Tebriz Üniversitesinde İngilizce öğrenimi gördü. 1968
yılının Eylül ayında, daha 29 yaşındayken, Aras Irmağı kışısında ölüsü
bulundu. Yüzerken boğulduğu söylentisi yayıldıysa da buna kimse
inanmadı. Çünkü Samed Behrengi, yazdığı masallarla, ülkesinin başına
çöreklenmiş Şahlık düzenini açık açık eleştiriyor, her türlü baskı
yönetimine karşı çıkıyordu. Küçük Kara Balık, onun yalnızca İran’da
değil, dünyanın pek çok ülkesine tanınıp sevilmesine yol açmış bir
ölümsüz kitaptır. Bu küçük kitap, Bratislava ve Bolonga Dünya Çocuk
Kitapları Fuarlarında ödüller almış.
Diğer kitabım ise; "BİR BAŞVEKİL SEVDİM/ MELİKE İLGÜN"
Sevgili Melike Hn.ile ilk Gamze'm http://yasamizi.blogspot.com/
sayesinde tanıştım. Bana "Kemale Eren Kadınlar" kitabını hediye etmişti. Yazarın kalemini, olayları anlatımını öyle sevdim ki... sırayla diğer kitaplarını da okumaya başladım. Sonra son kitabı "PARAMPARÇA" yı okudum.
Ve uzun zamandır da okuduğum kitabını arıyordum. Ve yine Gamzem bildiğinden buluşmamamızda bu kitabı hediye etti. 💓
Hayatım boyunca siyaset anlatan programları izlemedim. Aslında hem iyi hem kötü benim için. Bazen bir şey konuşuluyor ve ben o dönemleri okumamış ya da takip etmediğimden anlayamıyorum.
Bu kitap da Başvekil Adnan Menderes ve Ayhan Aydan'nın aşkı, o dönem yaşanalar var. Ama en çok da Sevgili Soprano Ayhan Hn. yaşadıkları, hissettikleri anlatılmaya çalışmış.
Okurken yer üzüldüm, kızdım.... Ama sevince de kalbe, akla söz geçirmek bazılarımız için çok zor oluyor diye düşündüm. Özellikle kitabın sonunda ki fotoğraflar da gördüklerim çok üzdü. ÖZellikle idam fotoğrafları...
En çok Başvekil olarak değil de erkek olarak Adnan Bey'e kızdım. Neden neden deyip durdum. Kendimi hep Ayhan Hn.yerine koydum. Ara da Ayhan Hn. da kızdım...Keşke hayır deseydini dedim....sonra da ben o değilim ki dedim. Kendi kararları idi ve sevgiyi yaşamak istemişlerdi.
Tabi kadın olarak çok acılar çekmiş. En sonda oğlunu kaybetmesi......
Velhasıl yine kalemine sağlık diyerek bitirdim kitabımı ve Melike Hn. teşekkür ettim kendimce yazımları için.
Arka kapak yazısı şöyle der;
Bir Başvekil Sevdim
Bir başvekil, bir soprano, bir büyük aşk…
Adnan Menderes… Öldürülüşünden onca yıl sonra bile politikalarıyla
hâlâ tartışılan, eleştirilen, özlenen, çok partili dönemin seçilmiş ilk
başvekili…
Ayhan Aydan… Dinleyenin lirik sesini hiç unutamadığı, operanın genç ve güzel sopranosu…
Bir büyük aşk… Her ikisinin de evli olmasına rağmen filizlenen, her
türlü engele rağmen boy veren, onca dedikoduya, yasağa, mesafelere,
hasrete rağmen vazgeçilmeyen, vazgeçilemeyen…
Bir kahraman kadın… İhanetlerin en ağırına rağmen, kararını çoktan
vermiş bir mahkeme heyetinin önünde “Ben onu çok sevdim!” diyebilerek
tarihe geçen…

Gazeteci, yazar Melike İlgün’ün Kemal’e Eren Kadınlar ve Enver
Paşa’nın Sultanı adlı kitaplarından sonra yeni romanı Bir Başvekil
Sevdim Alfa Yayınları’ndan çıktı.
Yasak aşkı ünlü opera sanatçısı Ayhan Aydan’ın gözünden Menderes, Demokrat Parti ve 27 Mayıs İhtilali...
Yazar Melike İlgün bu kitabında, Türkiye siyasi tarihinde önemli rol
oynamış ve derin izler bırakmış Başvekil Adnan Menderes’in 10 sene devam
eden iktidarına ve idamına aşkın penceresinden bakıyor.
İlgün kitabında Ayhan Aydan’ın yaşadığı onca acıya, kaybettiği
bebeğine, uğradığı ihanete rağmen aşkına nasıl sahip çıktığını
anlatıyor.
<>
Keyifli okumalarınız olsun.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Selamlar sevgiler :)
SilAynen Gülşahım ben de bu kitabı okurken Ayhan Aydan'a hem kızmış hem de üzülmüştüm. Kitabı beğenmene sevindim. Çok öpüyorummm.
YanıtlaSilHem de çok beğendim... Asıl ben sana çok teşekkür ederim ne güzel vesile oldun bana.
SilBende çok öpüyorum seni.
Bir Başvekil Sevdim okumayı düşündüğüm kitaplar arasındaydı.
YanıtlaSilHüzünlü olduğu kadar da sevgi dolu bir kitaptı Tülin Hn.
SilÇanlar Kimin İçin Çalıyor okumak istediğim kitaplardan. Belki 2020'de okurum. Yazarın Yaşlı Adam ve Deniz kitabını okumuş bayılmıştım. Şu an okuduğun o kitabıysa seversin diye düşünüyorum.
YanıtlaSilÖpüyorum seni çok.
YanıtlaSilÖyle tuhaf bir seneydi ki sanki hep koşmuşum gibi hissediyorum. Ne bloguma, ne canım blog arkadaşlarına, ne de kendime yeterince vakit ayıramadım. Yine de beni anımsadığınız için teşekkür ederim. Her şeyin gönlünce olduğu bir yıl dilerim Gülşahcım.
Sevgiyle...
Bende çok öperim Özlem'cim. Bu sene garip bir sene oldu çoğumuz için. İyisiyle, kötüsüyle, yoğunluğuyla bitti. Yeni sene daha iyi geçer canım. Belki toplaşır bir kahve içeriz yine 🤗
SilSevgiyle.
Böyle kitap yazılarınız ne hoş... :)
YanıtlaSilBen de beklerim blog'uma, sevgiler! :)
Merhaba, çok teşekkür ederim. :)
Silİyi seneler.
ben de Güneş de doğar 'ı okuyamayıp yarım bırakmıştım... eline sağlık Gülşah'cım mutlu seneler:)
YanıtlaSilBazı kitapları okumak için çok da zorlamamak gerek Eren'cim.
SilSana da keyifli seneler öperim çok 🤗
Kitapları çok güzel yorumlamışsınız , keyifle ve merakla okudum.
YanıtlaSilÇok teşekküre derim.
Sil:)