Selam.... :)
Ve kasım ayını bitirip yeni yıla saatler kala kafamda yeni sene için listeler oluşmaya başladı bile. Artık ne kadarını gerçekleştiririm bilemiyorum ama düşüncesi bile heyecanlandırıyor beni.
Yavaştan yılbaşı ağacını da çıkartırız. Geceleri karanlıkta sırf ağacın ışıklarının yanması da keyifli oluyor. Sanırım ben hayata dair bir çok şeyden keyif alıyorum :)))
Bugün Yaşam İzi Bloğundan da bildiğiniz Gamzem ile "UYUYAN GÜZEL" balesine gittik.
İkimiz de ilk kez bir bale gösterisi izledik. Ve kendi adıma diyebilirim ki tek kelime ile bayıldım. O dans etmeleri, müzik ve oyunu sahnelemeleri olağanüstü idi.
İzlerken bir kez daha düşündüm ki; müzik ve dans gerçekten de boşuna evrensel olmamış....
sözler, kelimeler, konuşmalar olmadan sadece dans ve müzik ile o kadar çok duyguyu ifade ediyorlar ki..... acı, keder, sevinç, hüzün......
Çok seviyorum, ruhum resmen huzur buluyor böyle gösterilere gidince. İstiyorum ki devamlı, sinema, tiyatro, gösterilere gideyim. Sadece evimde kitabımı okuyayım....
Tabi hayaller ve gerçekler de var 😊
En önemlisi yoğrulmasına yardımcı olacağım bir kızım var. :)
Allah'tan evimi çekip çevirme işinde iyiyim tabi bunda beyimin de desteği var.
Tek sıkıntım kendi adıma şu" mutfak" ve "değişik yemekler yapmak" olayı var. Ruhumun bir tarafı mutfağa girip harikalar yaratmak istiyor, bir yanım da kitap-kahve istiyor.
Genelde ikinci isteğim ağır basıyor. Karnımızı doyuracak kadar yemek yapıp, hemen koltuğuma geçiyorum. :) Tabi mutfak-yemek ikilisi gerçektende emek, yetenek istiyor. Bende öye bir şeyleri karıştırıp değişik lezzetler yapmak gibi bir hüner yok. Bildiğim neyse onu pişiririm. Arada da nete bakar ordan değişik bir şeyler yaparım.
En güzeli değişik tatları dışarıda yemek. 😀
Neyse efenim bu konu uzar gider.....
okuduğum kitapları da paylaşmak isterim. :)
Bir Kutu Kitap.com'un gönderdiği öykü kitabını okudum.
Yunan Dansçı Kız- Arthur Schnitzler
Bir kaç öyküsü dışında beni pek sarmadı tabi bunda benim öykü okuyamama durumumda var.
Belki öykü okumayı sevenler çok sevecektir.
Arka kapak yazısı şöyle;
Bu
ölüm! Ürperdi! Şimdi sadece tek şey hissediyordu; bir ölüyü. “Ben ve
bir ölü, o ölü de benim kucağımda.” Titreyen elleriyle adamın başını
kucağından çekti ve yere bıraktı. Ve şimdi de korkunç bir terk
edilmişlik duygusu kapladı kadını. Neden arabacıyı göndermişti ki? Bu ne
saçmalık! Burada ölü bir adamla yalnız başına ne yapacaktı şimdi.
Kucağınızda
yatan ölü bir adamla yakalansaydınız ne yapardınız? Ya yasak aşkınızı
itiraf etmek zorunda kaldığınızda? Yıllardır birlikte yaşadığınız
kardeşinizin size inanmasını sağlamak için neyi göze alırdınız? Bir
sihirbazın öleceğiniz zamanı söylediği kehanetinden kaçabilir misiniz?
Arthur Schnitzler’in öykü seçkisi Yunan Dansçı Kız’da bu soruların
cevaplarını bulacak, kendinizi kahramanların yerine koyarak neler
yapabileceğinizi düşüneceksiniz. | |
Bir diğer kitabım;
Canavar/ Stephen Crane
Konusu aslında son zamanlarda çokça okuduğum/uz konulardan. Bir mahalle düşünün, zenci köleler, ırkçılık, yalanlama, iftira.... Tabi nedense şu beyaz insanların siyahi derililere uyguladıkları zulüm ne zaman son bulacak bilemiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da insanoğlunda ki "ego" ve hükmetme dürtüsü çok fena...
çıkan yangında çalıştığı evdeki çocuğu kurtarmaya çalışırken yüzü yanan ve etraf tarafından yanma sonucu görüntüsü itibari ile" canavar" ilan edilen kişinin patronu ile mahalleli arasında verdiği. mücadele... Arka kapak yazısı şöyle;
1898 yılında yayımlanan Canavar,
Stephen Crane’in en bilinen novellalarından biridir. New York
yakınlarında yer alan Whilomville adlı kurgusal bir kasabada;
önyargıların, korkunun ve tecridin gölgesinde geçen bu hikâyede, beyaz
ırktan bir çocuğu kurtarmak uğruna yangının ortasına dalarak feci
şekilde yanan siyahi bir gencin toplumdan nasıl dışlandığına şahit
oluruz. Köleliğin kaldırılmasıyla birlikte siyahilere duyulan nefretin
ayyuka çıkması yetmezmiş gibi, siyahi yardımcı Henry Johnson’ın da
korkulan bir “canavara” dönüşmesiyle karakterler arasındaki bütün
ilişkiler değişir. Görünen o ki bir insanın yüzünü kaybetmesi, toplumda
ona atfedilen rolü de kaybederek tanınmaz hale gelmesi demektir. Yazar
ise asıl canavarın Henry mi, yoksa kendinden olmayanı nefretle dışlayan
toplum mu olduğuna karar vermeyi okuruna bırakır.
Yer yer analtım dilinden sıkıldığım ve zor ilerlediği de oldu. Lakin konusu itibari ile bitirdiğim bir kitap oldu.
Diğer kitabım;
Murat Uyurkulak/ HAR
Açıkcası ikinci kez okumaya başladım fakat yine okuyamadığım bir kitap oldu. Bende kendimi daha fazla zorlamamak adına tamamen bıraktım. Evet çok zekice cümleleri evet detaylar iyi ama anlatım dili bana göre değil. İçim daraldı okurken.
Her şey gönlünüze olsun
YanıtlaSilsağlık ve mutluluklar dilerim
Günaydın. Teşekkürler :)
SilSize de sağlıklı, keyifli günler. Selamlar .
Bende hiç bale izlemedim. Sıkılırım gibime geliyor. Kitaplardan sadece Canavar’ı duymuştum. Ama daha okuma fırsatım olmadı.
YanıtlaSilKlasik müzik seviyorsanız çok sıkılmazsınız aslında. Hareketli bir gösteri oluyor aslında.
Silİyi okumalar.
Ben baleyi ve klasik müzik konserlerini severim en çok. Operayı çok nadir sevebiliyorum. Süreyya Operası'nda epeyce seyrettim ama artık bilet almak çok zor, hemen bitiyor. Kitapların hiç biri tanıdık değil, keyifli okumalar, sevgiler:)
YanıtlaSilRuhumu dinlendirmek istediğimde en sevdiğim müzik türü;klasik müziktir. Bilet alabilmek içşn sabahtan gittim operaya, sıraya girdim. Kalabalık oluyor Gül Hn.haklısınız.
SilSevgiler.
Kadıköy'e yakın olsam kalabalığa aldırmadan gideceğim de ben Avrupa yakasındayım o yüzden internetten almaya çalışıyorum tam satış başladığında hazır ve nazır bekliyorum ama birkaç dakika geç açıyorlar siteyi ve o zamanda tüm biletler bitmiş oluyor, zaten salon küçük. Son birkaç denememde böyle olunca bende bıraktım artık. Hala AKM'li dönemleri özleyen biri olarak ülkenin bu halinde bir çözüm bulunur mu hiç umutlu değilim:( İyi geceler, sevgiler.
SilGeç açmalarının sebebi; önce gişeden sanırım satış yapıyorlar ve sonra da siteyi açıyorlar. Çok haklısınız. Akm'yi bitirdiler umarım Süreyya Operası küçük sahnede olsa devam eder.
SilSevgiler benden de. İyi geceler.
Gülşahım çok güzle bir gündü. İyi ki gitmişiz, iyi ki o gün beraber vakit geçirmişiz. Ocak'ta başka bir keyifli günü iple çekiyorum.
YanıtlaSilCamın içi seninle sohbet öyle keyifli ki.... Ve evet bundan böyle ayda bir buluşuyoruz. 🍀😘
SilBen de hiç bale gösterisine gitmedim ama gitmeyi çok istiyorum. Umarım bir gün kısmet olur.
YanıtlaSilYemek yapmayı hiç sevmiyorum ama evde küçük bir kız yetişiyor. Onun sağlıklı beslenme alışkanlığı olması için düzgün yemekler yapmam lazım. Yemek yapma işi çok nankör geliyor bana. Saatlerce uğraşıyorsun, öncesinde hazırlama sonrasında bulaşıkla, on dakikada yiyip kalkıyorlar. Bazen keşke hapla karın doyma teknolojisine ulaşsak diyorum. Zamandan çok tasarruf ederdik :-)