Güne dair...biten kitaplarım.....!!!

Selaammmmmmmmm.

#evdekal çağrısına uyarak neredeyse bir buçuk ayımız bitiyor. Markete de beyi tayin ettik :)))

Zor günler gerçektende. Her ne kadar sayılar artık düşmeye başlasa da endişe devam ediyor içimizde. Haberlerde birde dışarıdakileri gösteriyorlar ve onlarda hani diyorlar ya ; evde otur otur sıkıldık abi bir hava almaya çıktık" cümlesine inanamayarak izledim, dinledim.
Bugün ilaç yazdırmak için Aile Hekimliğine gittim. İnanın eve dönene kadar, içimden hep bir yere dokunma, elini yüzüne götürme Gülşah söylevleri çektim kendime.
Evet hele çocuklu olunca evde zaman biraz daha hareketli geçiyor. Biraz ondan biraz bundan derken bir bakmışız akşam olmuş.
Etkinlikler yapmaya çalışıyoruz. Biraz da dikkat güçlendirici kitaplarımız vardı onları yapıyoruz. Lakin bizim en büyük sorunumuz bizim kızın tek başına oyun oynamaması. Elbet devamlı değil ama serbest zaman uyguluyoruz ve onda bile tek bir şey yapmak istemiyor. Tabi biraz bende de kabahat var, nasılsa bir daha bu yaşlara gelmeyecek deyip birlikte bir şeyler yapıyoruz. Hiç bir şey olmasa ben kitabımı okuyorum oda ya çizgi film açıyor ya da gelip dibimde oturuyor.
Bana göre Merter daha net ve kararlı bu konularda. Ama bende şu açıdan bakıyorum; tek çocuk ve bende kendisini yalnız hissetsin istemiyorum. Belki yanlış yapıyorum ama böyle hissediyorum. Bu konuyu bir araştırayım. hatta sizde bana yardımcı olsanız :)
Bazen içimde ki sesi dinlemek istiyorum ve dinliyorum. ama bazende ya ilerde onun için yanlış bir şey yapıyorsam düşüncesi de oluyor... Aman be diyorum sonra, annelik iki ucu boklu deynek  gibi.........Eminim analarımız bu kadar düşünmemiştik, ama bak bize gayet sağlıklı bireyleriz... değil mi?! :)
Hala ekmek yapmadım..... :))) İg'de bayağı dönüp dolanıyor. Ve çok hoşuma gidiyor lakin nedense gözüm pek yemiyor ekmek yapmayı. Belki zor değildir ama ne bileyim... biz bu ara yemeğe ve tatlı olayına sardık.
Bir ara düzenli spor yapmaya başlamıştık ama oda kaldı.
Sadece Umay'a düzenli jimnastik yaptırıyoruz ki bacakları kapanmasın.



23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramı'nın 100.Yıl vesilesi ile evde de bayram havası yaptık. Camları bayraklarla, balonlarla süsledik. Akşamınada balkona çıkıp İstiklal Marşımızı söyledik mahallece.
Çok güzel bir sinerji oluyor böyle durumlarda....
Düşünüyorumda koskoca 100 yıl geçmiş ve yattıkları yerler nur içinde olsun Atatürk ve şehitlerimizin, bu ülke toprakları için gövdelerini siper eden atalarımızın...

Tabi aralarda da kitap okuyorum. Bu ara pdf okumaya bayağı sardım. Listemde olan eski kitapları bulmak daha kolay oluyor.

1Nobel1 Klasik grubumuz ile "Nişanlılar/Alessandro Manzoni" kitabını okuduk.

Ne tuhaftır ki bu kitabı daha önce seyyar eskicilerin arabasında görmüş ve kapak fotoğrafı ve arka kapak yazısı sebebi ile almamıştım.
Sonra grup kitabı olunca da okumak zorunda kalmıştım....
İyi ki ama iyi ki okudum/k.
Ve mutlaka okuyun diyeceğim kitaplardan oldu. Hatta bu kitap o dönemlerde okullarda okutulmuş. Çünkü bir döneme "veba salgını" dönemine denk geliyor ve yazarda bunu tarihi roman şeklinde yazıyor.
İnternette biraz araştırınca ki kitabın ön sözünde detaylı bilgiler var, hatta fotoğraflar da var ki daha hoş olmuş kitap. :) Birde bizim de şuan yaşadığımız pandemi dönemi düşünülürse kitap daha bir anlamlı oldu.
Her ne kadar başlarda nişanlı bir çift anlatılsa da o dönem yaşanan olaylar, din adı altında insanların sömürülmesi ama bir yandan da iyilik yapmak isteyen rahiplerin olması...derken savaş ve veba salgının baş göstermesi... sonrası açlık, hastalık, ölümler, toplu gömülmek zorunda kalanlar derken..... okurken tam bir edebi şölen.
Bana göre kitap tamaman kapak fotoğrafının azizliğine uğramış....

Şöyle der kaynaklar;

On beş yıl boyunca temel yapıtlarını ortaya koyan Manzoni 1830’a doğru, İ promessi sposi (Nişanlılar) adlı ro­manının kendisine yalnızca İtalya’da değil tüm Avrupa ülkelerinde ün ka­zandırmasından sonra edebiyat ala­nında yazmayı bırakıp yalnızca bilimsel çalışmalara yöneldi. Milano’da ya da kent dışında, siyasal olaylardan uzak gösterişsiz bir yaşam sürdü. Ama düşüncelerinin hiçbirini inkâr etmedi. İtalya’nın birleşmesi sırasın­da, hükümet tarafından senatörlüğe getirildi. 28 Mayıs 1873’te ölünce, ül­kenin her yanında gösteriler düzen­lendi; Milano halkı da mezarını yap­tırdı.

İ Promessi Sposi (Nişanlılar)

Bir tek romanı, yani İ promessi sposi (Nişanlılar, 1825-1827) Manzoni’nin ölümsüzleşmesine yeterli oldu. Bu ro­man, çok daha uzun, olayları ve diya­logları bakımından daha tiyatrosal olan ve Manzoni’nin ayıklayarak kı­salttığı Fermo ve Lucia (1821-1823) adlı bir romanın yeniden yazılmış son biçimiydi. Manzoni, Walter Scott’un etkisinde kalarak yazdığı İ promessi sposi’yi “köylülerle, soylularla, rahiplerle, yargıçlarla, büginlerle, savaş ve açlık”la doldurmuştu. Bu kişiler ve olaylar, ilginç olmaları nedeniyle değil, bir toplumsal gerçekliği yansıttık­ları için bu romanda yer alıyorlardı ve Manzoni böylece bir tarih tablosu çizmiş oluyordu.

İ promessi sposi Milano’da ayaklan­manın patlak verdiği Kasım 1628 olaylarıyla başlar ve 1630 veba sal­gınıyla sona erer. “Nişanlılar”, yani Renzo ve Lucia romantik kahraman­lar olmaktan çok, bir toplumsal serü­ven, yani Mantova veraset savaşları içinde kaybolmuş alçakgönüllü tanık­lar ve küçük insanlardır. Aşırı bir ger­çekçilik ve yırtıcı bir alaycılık, İ pro­messi sposi’yi bir toplumun modern tablosu haline getirir; burada “feodal anarşiyle ve halk anarşisiyle birleş­miş en keyfi bir hükümetin etkinlikle­ri” göz önüne serilir.

Yetkinlik KavgasıManzoni, “temelinde doğru bulunma­yan her konuyu, önceden mahkûm edebiliriz,” diyordu. Titiz bir tarihçi ve devrimci bir edebiyat kuramcısı olan Manzoni, Hıristiyanlığın,en bü­yük esinler olan aşkın, yurtseverliğin, adaletin ve iç barışın kaynağı olabi­leceğini göstermek istemiş; yetkin ola­bilmesi için kesinlikle edinmesi gere­ken ahlaksal değeri edebiyata kazan­dırmayı amaçlamıştır. Yetkinlik kay­gısıyla da, yapıtlarını yavaş yavaş ve büyük bir titizlikle hazırlamıştır. Manzoni’nin yukarda belirttiğimiz ya­pıtları dışında odları (İl cinque marsi [Beş Mart, 1821]; Marzo 1821 [Mart 1821,1848]),trajedileri (Carmagnola, 1819; Adelchi, 1822), tarih, dil ve din konusunda yapıtları vardır.


Diğer kitabım çocuk kitabı aslında. "DEDEM BİR KİRAZ AĞACI"

Lakin okurken içiniz ısınıyor. Biraz hüzünlü olsa da çok keyifli idi. Hatta kızımada almam gerek diye düşündüm.

Konu Özeti

Tonino, köyde yaşayan dedesiyle anneannesine düşkün bir çocuktur. Onların köydeki sevgi ve eğlence dolu yaşamı, Tonino için anne babasının baskısından uzak, özgür günler anlamına gelmektedir. Annesi doğduğunda dedesinin dikmiş olduğu kiraz ağacı Felice ve anneannesinin beslediği akıllı kaz Alfonsina, Tonino için çok özeldir. Hele, yaşamındaki önlenemez değişiklikler, Felice ve Alfonsina’ya yepyeni bir gözle bakmasına neden olacaktır…

Yazar aynı zamanda ödüllerde almış başarılı bir kadın. Bu kitabında da hissetiğiniz sıcaklık sizi anılarınıza götürüyor. Birde içinde ki resimler daha bir hoşluk katmış.
(İtalyan edebiyatının güçlü yazarlarından, Hans Christian Andersen Ödülü sahibi İtalyan edebiyatının güçlü yazarlarından, Hans Christian Andersen Ödülü sahibi)

Gerçekten de çocuklar için büyüklerle zaman geçirmek tam bir hazine. Tabi büyüğüne ve sevgisine göre değişir.

Mesela bizim Tonino'nun babanesi ve dedesi benciller ve kendilerini düşünüyorlar. Ama ananesi ve dedesi ise tam bir hazine çocuk için. Bahçedeki ağaç, hayvan sevgileri, doğa ile uyumlu yaşamaya çalışmaları, yaşlarının getirdiği rahatsızlıklar ve derken torunları ile geçirdikleri keyifli zamanlar....




Yorumlar

  1. bende senin gibiyim Gülşah. Bu yaşlar bir daha gelmeyecek diyerek her ne yapacaksak birlikte yapanlardan :)) Şu anda biri yirmi diğeri on altı yaşında ve ben iyi ki öyle yapmışım diyorum...sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel yalnız olmamak Sevda. Ah ne güzel kocaman olmuşlar, darısı bize :) Selamlar sevgiler.

      Sil
  2. Çocuğunuzla istediğiniz kadar oynayın, zaman o kadar çabuk geçiyor ki bir bakıyorsunuz kocaman bağımsız bir birey olmuşlar. Nişanlılar çoook uzun zamandır listemde olan bir kitap, her sene kitap fuarında elime alıp alıp bırakıyordum:)) şimdi sizin yorumunuzu okuyunca kesin almalıyım artık diye düşündüm. Umarım bu günlerden sorunsuz kurtuluruz. Keyifli okumalar, sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolun Gül Hn. O arada kalmak fena bir durummuş 😎
      İç sesi dinlemek en iyisi.
      Nişanlılar ah nasıl geride bırakılmış dedim. Hatta bir yerde okudum, Orhan Pamuk'da veba günlerini yazacağı vakit bu kitaptan yararlanmış. İti okumalar sizede :) sevgiler

      Sil
  3. Selam:)) yorumsuz bırakmayayım dedim ama devamı gelmedi :))

    YanıtlaSil
  4. Bu yaşlarda beraber vakit geçirmek önemli bence de :)) Nişanlılar'ı okumak istiyorum belki pdf okurum, ben de normale oranla daha çok pdf okuyorum bu sıralar :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nişanlılar'ı nolur okuyun diyebilirim o kadar kefilim Sevgili Kağıt Salıncak.
      Bu aralar pdf iyi kurtarıcı oldu. 🎈
      Selamlar,

      Sil
  5. Hımmm çocuğum olmadığı için tavsiye vermem garip olur sanırım Gülşahım. Ancak tek çocuk olarak şöyle diyebilirim. Yalnız oynamayı öğrenmeli, çünkü ilerde kendisini oyalaması gereken durumlar olabilir.Maalesef arkadaşlarımız her zaman yanımızda olmuyor. Kendi tecrübelerimden yola çıkarak bu yorumu yaptım. Dediğim gibi en doğrusunu bir anne olarak sen bilirsin Gülşah'cığım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah Gamzem. Bazı duyguları anne olmadan da biliriz bence. Ve sağol arkadaşım. Doğru diyprsun aslında, bazı şeyleri tekde yapabilmeli. Lakin tek oynama konusunda o kadar net ki Umay. Sanırım başka yollar denemem gerek.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasya Gezisinden Kalanlar....

Nerde Kalmıştık?

Günlük, Sergi Gezisi