Ölümünün 400.Yılında Evliya Çelebi....

Ölümünün 400.Yılında Evliya Çelebi.... - 1 Ölümünün 400.Yılında Evliya Çelebi.... - 2

Seyahatname yalnızca bir gezi kitabı olmanın da ötesinde, anlatımıyla tarih yazımı, sosyolojik bir inceleme, giderek yarı fantastik öyküsel nitelikler taşır.
Doğumunun 400. yılı olan 2011'i Unesco Evliya Çelebi yılı olarak ilan etti. Evliya Çelebi’nin yazmasına neden olan basit bir dil sürçmesi. O görkemli 10 ciltlik “Seyahatname” de dil sürçmesinin doğal sonucu. Bu dil sürçmesinin ilginç bir öyküsü var. Yemiş İskelesi yakınlarında bulunan Ahi Çelebi Camii’ni rüyasında görür Evliya Çelebi. Caminin kapısı açılınca, içeriye silahlı askerler dolar. Çelebi de arkalarından camiye girer. Aynı safta duran bir asker ilgisini çeker, kim olduğunu sorar. Asker kendini “Aşere-i Mübeşşere’den Sa’d İbni Ebi Vakkas” olarak tanıtır. Diğer askerler de Kerbelâ’da ölmüş askerlerin ruhlarıdır. Ancak camiye gelmesi gereken iki kişi daha vardır. Bunlardan biri Bilâl-i Habeşi’dir ki ezanı o okuyacaktır. Ama asıl önemli olan da Hazreti Muhammet’tir. Sa’d İbni Ebi Vakkas, Evliya Çelebi’ye, peygamberin elini öperek şefaat dilemesini söyler. Çelebi'nin heyecandan dili dolanır ve “seyahat ya Resûlallah” der. Bu dilek, 50 yıllık bir yolun ilk adımıdır.
Edebiyatın özge bir tadı: seyahatname
Evliya Çelebi 70 yıllık ömrünün 50 yılını bu rüyayı gerçekleştirmeye adar. Sonuç 10 ciltlik Seyahatname ve doğulu bir yazarın gezi izlenimleri.
Seyahatname denilince ilk akla gelen evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi ise de, onunki kadar ünlü olmamakla birlikte bilinen seyahatnameler de vardır. Bunlar arasında Piri Reis’in “Kitab-ı Bahriye”, Seydi Ali Reis’in “Mir’at-ül Memalik”, Ahmet Haşim’in “Frankfurt Seyahatnamesi”, Nabi’nin “Hicaz Seyahatnamesi”, Yirmisekiz Mehmed Çelebi’nin “Fransa Sefaretnamesi” sayılabilir.
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi İstanbul’da, 1671 tarihinde başlıyor. Evliya Çelebi Seyahatnameyi yazarken özellikle iki kenti diğerlerinden ayrıcalıklı bir biçimde anlatır. Bu kentlerden biri de Bursa’dır. Seyahatname’nin son durağı ise Hicaz’dır.
Seyahatname önemli bir gezi kitabı olarak yaygın bir biçimde anılsa da çokça okunan bir yapıt değildir. Kuşkusuz bunda yakın zamanlara kadar Seyahatname'nin iyi bir Türkçe ile bugünkü dile çevrilmemesinin payı vardır. Ne var ki, bu Seyahatname’nin önemini azaltmaz. O hâlâ bir yazılı efsanedir. Evliya Çelebi Seyahatnameyi yalın ve duru bir biçimde dönemin dilini ve yaşam biçimlerini gözeterek yazmıştır. Seyahatname yalnızca bir gezi kitabı olmanın da ötesinde, anlatımıyla tarih yazımı, sosyolojik bir inceleme, giderek yarı fantastik öyküsel nitelikler taşır.

Kaç iklimde, kaç kıtada bir Çelebi
Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinin ilk cildi İstanbul’a ve ona komşu yakın çevreye ayrılmıştır. İkinci ciltte anlatılan Bursa, Amasya, Ünye, Batum, Trabzon, Samsun, Kafkasya, Girit Erzurum, Azerbaycan, Gürcistan’dır. Üçüncü cilt Şam, Suriye, Filistin, Urmiye, Sivas, El-Cezire, Ermenistan, Rumeli’yi  –Bulgaristan ve Dobruca- kapsar. Çelebi dördüncü ciltte Van, Tebriz, Bağdat, Basra’yı anlatır. Beşinci cilt, Van ve Basra gezisinin sonuna ayrılmıştır. Bu ciltte Evliya Çelebi Oçakov, Rakoçzi, Rusya, Boğdan, Transilvanya, Bosna, Dalmaçya gibi seferlere ayrılmış. Sofya’ya geri dönüşle bitirilmiş. Altıncı ciltte; Transilvanya, Arnavutluk, İstanbul’a dönüş. Macar Seferi, Uyvar kuşatması, Baltık Denizine kadar yapılan seferler, Kuşatma sonucu Uyvar’ın istilası, Belgrad’a dönüş, Hersek, Ragusa, Karadağ, Kanije seferleri, Kanizsa-Hırvat gezisi, Yedinci ciltte; Avusturya, Kırım, Dağıstan, Deşt-i Kıpçak, Esterhan, sekizinci ciltte; Kırım, Girit Selanik, Rumeli, dokuzuncu ciltte; Kütahya, Afyon, Manisa, İzmir, Kuşadası, Tire, Aydın, Denizli, Muğla, Bodrum gibi Ege bölgesi gezileri, Sakız ve Ege Adaları Adası, Amasya, Isparta, Antalya, Alanya, Karaman, Silifke, Tarsus, Adana, Maraş, Antep, Kilis, Urfa, Lâskîye, Şam, Beyrut, Sayda, Safed, Nablus, Kudüs, Medine, Mekke gibi kutsal yerlere yapılan geziler anlatılır. 10. ve son cilt Mısır’a ayrılmıştır.
Evliya Çelebi’nin sıradan bir insan olmadığı, ekonomik anlamda da çalışmadan yaşamını sürdürebilecek ve 50 yıl gibi neredeyse dönemine göre bir ömür sayılabilecek bir süreci geziler yapabilecek varsıllığa sahip olduğu göz ardı edilmemelidir.
Her seyahat dileyen, on cilde sığdırılacak bir Seyahatname'ye konu olacak koşullara sahip olamaz. Günümüzde şehiriçi taşıma ücretleri nedeniyle yaşadığı kenti ve denizi göremeyen nice gezi tutkunu insan olduğu da düşünülürse…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amasya Gezisinden Kalanlar....

Nerde Kalmıştık?

Günlük, Sergi Gezisi